Ankara Kadın Platformu ve LGBT'den ortak açıklama: 'İstismarı örtbas etmenize izin vermeyeceğiz'

Ankara Kadın Platformu çocuk istismarı yasa tasarısına karşı “istismarı örtbas etmenize izin vermeyeceğiz” diyerek bir açıklama gerçekleştirdi.

Yayınlanma: 20.04.2018 - 19:07
Abone Ol google-news

<video:961708>

Ankara Kadın Platformu ve LGBT, çocuk istismarı yasa tasarısına karşı “istismarı örtbas etmenize izin vermeyeceğiz” diyerek bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Dilek Yıldız'ın okuduğu basın açıklaması şöyle: 

09 Nisan 2018 tarihinde TBMM’ye sunulan çocukların cinsel istismarı suçuna ilişkin değişiklikler öngören “Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” çocukların haklarını merkeze koymak yerine çocuk istismarı vakalarının artması ve görünürlük kazanmasıyla ortaya çıkan tepkileri bastırmak için ilgili tarafların görüşü alınmadan özensizce hazırlanmıştır.  Çocuklara yönelik cinsel istismar durumunda faile yönelik cezaları artırmayı esas alan tasarı, bu vakaların toplumsal ve psikolojik nedenleri araştırılmadan yargılamalardan kaynaklanan sorunları ayrıntılı olarak tespit edilmeden hazırlanmış olduğundan mevcut sorunları çözmeyeceği gibi, yeni sorunları da beraberinde getirecektir. Bu nedenle, kadın ve LGBTİ+ örgütleri olarak, bu yasa tasarısına itiraz ediyoruz!

Çocuğa yönelik cinsel istismar erkek egemen sistemin ortaya çıkardığı ve meşrulaştırdığı bir şiddet türüdür. Çocuğa yönelik cinsel şiddet, çocuğun üzerinde kurulan iktidar ve gücün kötüye kullanımı ve tahakkümün bir sonucudur. Bu nedenle, çocuğa yönelik cinsel şiddet konusu sadece faillerin cezalandırılması ile çözülemez. Anayasa’nın 41/2 maddesi ve Türkiye’nin imzaladığı uluslararası çocuk hakları sözleşmeleri uyarınca, devletin öncelikli görevi, çocukların cinsel istismara maruz kaldığı şartları ortadan kaldırmak, koruyucu ve önleyici hizmetleri kurumsallaştırmaktır. Çocuk istismarına suç ve ceza eksenini aşan daha geniş perspektiften, disiplinlerarası bir yaklaşımla ve hak temelli bir çocuk koruma anlayışıyla çözüm bulunması gerekmektedir. Çocuk haklarına dayalı bütüncül bir çocuk politikası hayata geçirilmeli, konuya ilişkin bilimsel verileri, yaşanan deneyimleri, nedenleri dikkate alan, ilgili tarafların ve sivil toplum kuruluşlarının demokratik katılımıyla çocuk haklarını merkeze alan bir düzenleme yapılmalıdır.

Tasarı, “mağdur”un 15 yaşından küçük olduğu hallerde ciddi bir ceza artırımı öngörüyor. 15 yaşından büyük “mağdur”larda sadece suçun silahla işlenmesi hali için bir ceza artırımı söz konusu. Suçun birden fazla kişi tarafından işlenmesi, kan bağı olması, cebir ve tehdit olması gibi ağırlaştırıcı sebeplerin olduğu durumlarda, cinsel istismara maruz bırakılan çocuk 15 yaşın altında ise, faile müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına varan cezalar öngörülüyor.  Çocuğun 15 yaşın üstünde olması durumunda ise, silah kullanımı halinde müebbet hapis cezası öngörülmüş.  Verilecek müebbet hapis cezası ise 40 yıl olarak belirleniyor.

Tasarıda, failin de çocuk olduğu hallere ilişkin ise hiçbir düzenleme bulunmuyor. Oysa, 2015 verilerine göre cinsel dokunulmazlık suçlarından yargılanan her altı kişiden biri çocuktur. Devlet çocuğu, çocuk suç faili olsa da korumakla yükümlüdür. Aşırı derecede ağırlaştırılmış cezalar, failin çocuk ve ergen olduğu durumlarda büyük adaletsizliklere ve yeni toplumsal sorunlara yol açacaktır.

Tasarı, basit cinsel saldırı ile cinsel taciz dışındaki cinsel suçlarda cinsel isteğin ilaçla baskılanmasına yönelik tıbbı müdahale öngörmektedir. Suçluyu kişinin onayı olmaksızın tıbbi uygulamalarla cezalandırmaya çalışmak insan haklarına aykırıdır. Sorunun ataerkil, cinsiyetçi sistemden kaynaklanan toplumsal boyutlarının göz ardı edilerek bireye indirgenmesi yaklaşımının bir ürünüdür. Kısas, linç gibi çağdışı cezalandırma yöntemlerinin önünü açacak tehlikeli bir adımdır.  

Tasarı çocukların cinsel istismarına ilişkin suçların soruşturulması ve kovuşturulması aşamasında yapılan yayınların yasaklanmasına ilişkin düzenlemeler öngörmektedir. Tasarıda yapılacak kısıtlamaların içeriği ve niteliği belirsiz olduğundan, habere konu olayın tamamen karartılması riskini de beraberinde getirmektedir. Sessizlik cinsel şiddeti arttırır. Toplumun haber alma ve doğru bilgilenme hakkını ihlal eden bu düzenleme, toplumun konuya ilişkin duyarlılığına da sekte vurma, sansür ve otosansür uygulamalarını genişletme riski taşımaktadır.

Bugüne kadar yapılan yasal düzenlemeler ve verilen yargı kararları, ceza artırımının çözüm olmadığını göstermiştir. Aşırı ağır cezalar yargıçları da zor durumda bırakmakta, birçok davada mahkûmiyet yerine beraat kararı verilmesine neden olmaktadır.
Bu doğrultuda;

- Çocukla ilgili suç-ceza yaklaşımını dengeli kılmanın yanı sıra önleme ve koruma felsefesini merkezine alan hak temelli ve bütüncül bir çocuk koruma politikası hayata geç

- Çocuğa karşı cinsel istismar suçlarının soruşturulması ve kovuşturulması sırasında delil kalitesini artırıcı, yargılamanın iyileştirilmesini sağlayıcı bir düzenleme yapılmalıdır. Örneğin çocuk cinsel istismarında zamanaşımı sorununa çözüm bulunmalı, çocuğun beyanının hukuki değeri güçlendirilmelidir.

- Cezaların yeniden belirlenmesi ve kurumsal mekanizmaların oluşturulması konusunda uluslararası sözleşmeler ve iyi uygulama örnekleri oluşturan ülkelerin deneyimleri göz önüne alınmalıdır.

- Cinsel istismar suçuna maruz bırakılan çocukları korumak için içinde bulundukları duruma uygun sosyo-psikolojik yardım ve destek mekanizmaları oluşturulmalıdır.

- Tekrarlanan mağduriyetlerin önlenmesi için tasarıda öngörülen düzenlemeler yetersizdir, ilgili tarafların ve sivil toplum kuruluşlarının görüşleri alınarak yeniden düzenlenmelidir.

- Değişiklikte Çocuk İzleme Merkezleri’nin yapılarının değiştirilmesi ve suçların niteliği bakımından bir ayrım yapılmadan bu merkezlerde tüm cinsel şiddete maruz bırakılan bireylere hizmet verilmesi öngörülmüştür. Bunun yerine devlet İstanbul Sözleşmesi’nde de yer alan Tecavüz Kriz Merkezleri, Cinsel Şiddet Başvuru Merkezleri modelini geliştirmeli ve hayata geç

- Cinsel dokunulmazlığa karşı suçların toplumsal ve hukuki meşruiyet zeminini oluşturan çocuk yaşta ve zorla evlendirmeleri önleyecek ve tüm sorumlular hakkında caydırıcı cezalar getirecek yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

- Failin çocuk olduğu hallere ilişkin ayrı bir düzenleme yapılmalıdır. Failin çocuk olması halinde, eylem; fiil, cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir şekilde gerçekleştirilmemişse, failin cezalandırılması yerine onarıcı adalet ilkeleri uygulanmalıdır. Cinsel istismar faili çocuklara özel ıslah mekanizmaları oluşturulmalıdır. Cinsel dokunulmazlığa karşı suçun failinin çocuk olması durumunda, cinsel istismara maruz bırakılan ile fail arasında yaş farkını göz önünde bulunduran bir yaklaşım benimsenmelidir. İki çocuğun “akran” kabul edilebilmesi için aralarındaki yaş farkı üçten fazla olmamalıdır.

- Akran cinselliği suçtan ayırt edilerek tanınmalıdır. Örneğin 15 yaşında bir çocuk 14 yaşında bir çocukla zorlama olmadan öpüştüğünde ve bu eylem istismar olarak tanımlandığında 8 ila 10 yıl hapis cezası öngörülmektedir. Mevcut yasadaki bu eksiklik giderilmelidir.

- Devlet koruyucu ve önleyici önlemler almakla yükümlüdür. Bu doğrultuda kadınların ve çocukların şiddete maruz kaldıklarında başvuracakları merkezler yaygınlaştırılmalıdır. İstismarı fark eden kişilerin ve meslek uzmanlarının bildirimde bulunmasının önündeki engeller tespit edilmeli ve bunların kaldırılmasına yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Çocuğun istismara maruz kaldığını fark edip bildirimde bulunmak ve çocuğu desteklemek isteyen ebeveyni, öğretmeni vs. destekleyecek mekanizmalar oluşturulmalıdır. Cinsel istismara karşı koruyucu-önleyici kapsamlı cinsel sağlık ve toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi başta tüm çocuklar olmak üzere herkes için erişilebilir hale gelmelidir.

Kadın ve LGBTİ+ örgütleri olarak çocuklara yönelik cinsel şiddet suçlarını düzenlemeyi hedefleyen bu tasarının ivedilikle geri çekilmesini talep ediyoruz. Türkiye’nin taraf olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi, Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi ve İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere uluslararası sözleşmelere uygun düzenlemeler yapılmalıdır. Başta çocuk, kadın ve LGBTİ+ örgütleri olmak üzere ilgili tarafların katılımıyla çocuk haklarını merkeze alan, koruyucu ve önleyici tedbirleri içeren, çocuğun bütünlüklü olarak güçlendirileceği bir Çocuk Politikası oluşturulmalı, bilimsel verilere ve yaşanan tecrübelere dayalı hak temelli bir yasal düzenleme yapılmalıdır."


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler