Mızrak ve Ata davasında cezasızlık endişesi

Diyarbakır’da 2006 yılında çıkan olaylarda 8 yaşındaki Enes Ata ve 14 yaşındaki Mahsun Mızrak’ın ölümüyle ilgili 3 polis hakkında açılan davada sona gelindi. Savcı en son duruşmada polislerin beraat etmesi yönünde mütalaa verirken yarın görülecek duruşmada karar çıkması bekleniyor. Avukat Abdullah Zeytun, “Savcının beraat tabelinin mahkeme tarafından da dikkate alınacağından endişe ediyoruz. Yine delillerin kaybedilmesi ile ilgili takipsizlik kararı, ne mağdur vekillerine ne de ailelerine tebliğ edildi. Bu da bizde cesazızlık ile ilgili endişe yaratıyor” dedi.

Dava boyunca, dönemin başbakanı olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, “Kadın da olsa çocuk da olsa gereken yapılacaktır” sözleri akıllarda kaldı. Diyarbakır Valiliği, silah kullanan polisler hakkında, soruşturma izni vermedi. Ancak Diyarbakır İdare Mahkemesi’nin kararıyla yargı yolu açıldı.

Bu kez de adli emanetteki Mızrak’ın kafasına saplanan gaz fişeğinin yerine av tüfeği fişeği konulduğu ortaya çıktı. Enes Ata’nın ölümüne neden olan fişeğin ise yine adli emanette kaybolduğu belirlendi. Ayrıca 2015’te Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nce mahkemeye gönderilen bir yazıyla, olay gününe ait, polislerin yaptığı bütün telsiz konuşma kayıtlarının imha edildiği de saptandı. Kayıp gaz fişekleri ile ilgili suç duyurusu hakkında savcılık takipsizlik kararı verdi.

Davada etkin ve yeterli soruşturma yürütülmediği gerekçesiyle Mızrak ailesi tarafından AİHM’ye yapılan başvuru ise “yaşam hakkının ihlal edilmesi” ve “etkin soruşturma yürütülmemesi‘ nedeniyle ihlal kararı verildi. İnsan Hakları Derneği (İHD) Çocuk Komisyonu üyesi ve ailelerin avukatlarından Abdullah Zeytun, Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede, dava boyunca hukuk adına yapılması gereken işlemleri sürekli olarak unutturma ya da yapmama çabası gözlemlediklerine dikkati çekti.