Anneyle kızını ayıran duvarlar

Avukat Şükriye Erden Karabük’te, kızı Merve ise Silivri’de cezaevinde. Merve Önem’in, annesinin yanına sevk edilmek için yaptığı başvuru, 12 kişilik koğuşta 8 kişi olmasına karşın “yer yok” denilerek reddedildi.

Yayınlanma: 29.05.2018 - 20:38
Abone Ol google-news

Karabük Cezaevi’nde tutuklu Halkın Hukuk Bürosu (HHB) avukatı Şükriye Erden ile Silivri 9 No’lu Cezaevi’nde tutuklu kızı Merve Önem, 251 gündür ayrılar. Önce anne Erden, sonra da kızı tutuklandı. Anneyle kızının aynı cezaevinde buluşma isteği de ‘kapasite dolu’ denilerek engelleniyor. Şükriye Erden, 12 Eylül 2017’de gözaltına alındıktan sonra tutuklandı. Yaklaşık bir yıl sonra, 10 Eylül 2018 günü, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargıç karşısına çıkacak. Erden, Karabük’te tutuklu. Erden’in kızı 26 yaşındaki Merve Önem ise 29 Mart 2018’de yapılan ev baskınları sırasında gözaltına alındı. Dokuz gün gözaltında kalan Önem, 2014 yılında açılan bir soruşturma kapsamında “terör örgütü üyesi olduğu” iddiasıyla tutuklandı. Önem geçen haftalarda annesinin kaldığı cezaevine sevk edilmek için dilekçe yazdı. 12 kişilik koğuşta 8 kişi olmasına karşın “Kapasite dolu” yanıtını aldı. Önem, yeni bir dilekçe yazarak annesinin yanına getirilmesi için başvuru yaptı. Sonucu bekliyor.

Gezi’de vardım

Önem, gazetemize gönderdiği mektupta, annesinin 2013 yılında, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi olduğu için tutuklandığını anımsatarak, “Ben o günlerde Uludağ Üniversitesi İktisat bölümü ikinci sınıf öğrencisiydim. Annemin tutuklanmasıyla apar topar eşyalarımı toplayıp, kardeşim İrem’in yanında durmaya İstanbul’a gelmiştim. Annem tahliye olunca okulumu bitirdim” dedi. “Herkes gibi Gezi olaylarında ben de vardım” diyen Önem, “Bir cuma günüydü sabah kalkıp işlerimi halletmiştim. Annemin istediği kıyafet ihtiyaçlarını karşılamak için yola koyuldum. Bakırköy Cezaevi’ne götürdüm. Akşam bir arkadaşım telefon etti. Böylelikle Gezi sürecinin başladığını öğrendim. Gezi sürecini hatırlarsınız, insanların birbirine yardım ettiği bir süreç hâkimdi. Ben de çantamda talcid, peçete vs. bulundurmaya çalışıyordum” ifadelerini kullandı.

‘İki aydır göremiyorum’

Evlerine, 2017’nin Eylül ayında düzenlenen operasyonla annesinin yeniden gözaltına alındığını, 2013’te dernek avukatı olmanın, 2017’de ise HHB avukatı olmanın suç kabul edildiğini belirtti. Önem mektubuna şöyle devam etti: “Annemin tutuklanmasıyla üniversite sınavına hazırlanan kardeşimle kalmaya devam ettik. 29 Mart günü evimize bir baskın daha oldu. Bu sefer beni almaya gelmişlerdi. Emniyet ifadem de öğrendim ki 2013 Gezi olaylarından 2018 yılında alınmışım. 5 yıl sonra Gezi için hâlâ insanları tutukluyorlar. Yapılan annem Şükriye Erden’i sahipleniyor olmamdan duyulan rahatsızlık. Birileri anneme ‘Bak böyle avukatlık yaparsan kızlarını da alırız’ demeye çalışıyor. Şimdi annem Karabük’te ben Silivri’deyim. İki aydır birbirimizi göremiyoruz. Bir araya gelme talebimiz reddedildi. Kardeşim ise henüz 17 yaşında bir başına ikimize de yetmeye çalışıyor. Annem yapılan suçlamalar ise komik denilebilecek düzeyde. Neden Soma’da öldürülen madencilerin avukatlığını yaptın? Neden KHK ile işten atılan Nuriye ve Semih’in avukatlığını yaptın? Neden öğrencilerin ve işçilerin avukatlığını yapıyorsun?”

İki yaşındaki kızına hasret

Cezaevleri, pek çok küçük çocuğun da annesiz büyümesine neden oluyor. İnsan hakkı savunucuları ise 0-6 yaş arasında çocuğu olan annelerin tutuklanmaması gerektiğini savunuyor. “Örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” yaptığı iddiasıyla toplam 10 yıl 10 ay ceza alan Gazel Bulut, İstanbul’da yaşayan iki yaşındaki kızı Çiğdem Arjin ile bir türlü kavuşamadı. Daha önceden Tarsus Cezaevi’nde bulunan ve İstanbul’a sevk edilmek için yaptığı başvurular bir türlü kabul edilmeyen Gazel Bulut, geçen aylarda Kandıra Cezaevi’ne sevk edildi. Kızını yanına almayı deneyen Bulut, çocuğunun cezaevindeki koşullardan etkilendiğini ve yemek yemediğini görünce kızını tekrar dışarıdaki yakınlarına emanet etti.

Cumhurbaşkanı adaylarına seslenen Gazel Bulut’un kayınvalidesi Firaz Bulut, “0-6 yaş aralığında çocuğu olan kadınların tutuksuz yargılanmasını ve denetimli serbestlik süresinin arttırılarak siyasi mahpuslara da uygulanmasını istiyoruz. Torunum görüşe gittiğimizde annesinin yanına gittiğimizi biliyor. Annesi ile kavuşacağı için çok seviniyor. Ancak içeri annesinin yanına verdiğimizde kapıların açılıp kapanmasından, havalandırmalardan yapılan konuşmalardan korkmuş. Yemekleri yiyememiş” dedi. Firaz Bulut, Gazel Bulut’un Gebze Cezaevi’ne sevk edilmesi için başvuru yapacaklarını söyledi.

Hastalar eziyet çekiyor

Özgürlükçü Hukukçular Platformu’nun nisan ve mayıs ayı raporuna göre mahpusların tedavi hakları ellerinden alınmış durumda. Rapordan bazı notlar şöyle:

l Balıkesir Kepsut L Tipi Cezaevi’ndeki Osman Podır ve Ömer Acman, verem hastası. Hayati tehlikeleri var. Diğer mahpuslarla aynı koğuşta tutuluyorlar.

l Silivri 5 No’lu Cezaevi’nde kanser hastası olan Cemil Demirbaş, revire çıkma sırası ayda bir güne indirildiği için sıranın bir türlü kendisine gelmemesinden şikâyet ediyor.

l Silivri 5 No’ludaki Murat Bider’e, göğüs kemiklerindeki çökme nedeniyle, doktorun verdiği göğüs protezi, ‘X-ray’dan geçmiyor’ denilerek verilmiyor.

l Silivri 5 No’ludaki Yılmaz Kahraman, Hipofiz beyin tümörü ameliyatı olmasına rağmen, hormon bozukluğu rahatsızlığı sebebiyle ellerinde ve ayaklarda büyümeler sürüyor. Revire çıkmakta sıkıntı yaşıyor.

l Tekirdağ’da troid kanseri hastası Çetin Tutkun’un tedavisi hastanelerde ilgili bölümler ve hekimler bulunmadığı gerekçesiyle yapılmıyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler