İyileşirken, iyileştiriyor

Malala Fonu’nun tüm dünyadaki 26 eğitim şampiyonundan biri olan Gamze Karadağ, “Kız çocukları güçlenirse dünya değişir” diyor.

Yayınlanma: 27.10.2018 - 23:53
Abone Ol google-news

Mavi Kalem Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Gamze Karadağ, 2004’ten beri çocuk ve kadın hakları için mücadele ediyor. Eğitmenlik, eğitim modeli geliştirme, atölye yürütücülüğü, gönüllü yöneticilik gibi pek çok rolü oldu. Kız çocuklarının eğitime devamı konusundaki savunuculuk faaliyetleri nedeniyle, 2017 yılında Malala Fonu Eğitim Şampiyonu seçildi. Suriyeli mülteci kız çocuklarıyla çalışıyordu. Beşiktaş’da 10 Aralık 2016’da İnönü Stadı’nın önünde bekleyen polislere yönelik terör saldırısında eşini kaybetti. O sırada oğlu Deniz’e gebeydi. Yaşadığı büyük acıyla birlikte, bir süre sahalardan uzak kaldı. Malala Fonu, bu yıl da Karadağ’ı şampiyon seçince, gücünü toplayıp, ayağa kalktı. Şimdi, Suriyeli Çocukların Eğitimine Dair Model Oluşturma Projesi’ne liderlik ediyor. Karadağ, “ Kız çocukları güçlenirse dünya değişir. Buna inanıyorum. Çözüm için aktif rol almalıyız. Bilginin güç olduğunu kadınlara ve kız çocuklarına hatırlatmalıyız” diyor.

-Mavi Kalem’i kısaca tanıtır mısın?

Derneğimiz 2000 yılında kurulduğundan beri çocukların eğitimi için çalışıyor. Son yıllarda Suriyeli kız çocuklarıyla da çalışmaya başladık. 18 yılda, özellikle saha çalışması, eğitim ve eğitici eğitimi başlıklarında uzmanlaştık. Kadınların güçlendirilmesi, sağlık hakkına erişimi ve insani yardım prensiplerinin yaygınlaştırılması faaliyetlerimizin bel kemiğini oluşturuyor. Sağlık eğitimi mezunuyum. Stajımı burada yaptım, o gün bugündür dernekteyim. Kadınlar ve kız çocukları hep öncelikli çalışma gruplarımız oldu.

-Neden?

Balat’ta 2002 yılından beri birlikte çalıştığımız kız çocuklarının, ortaokula devam etmemeye, sokakta vakit geçirmeye, evdeki işleri yapmaya, kardeşlerine bakmaya başladıklarını ve  okul dışında kaldıklarını gördük. Ne yapabiliriz diye düşünmeye başladık. Erkek çocukların da sorunları var. Ancak, bir ailede parasızlık söz konusu olduğunda kız çocuğu yerine erkek çocuğunun eğitime devam etmesi isteniyor. Kızların evdeki iş yüküne destek olmaları bekleniyor.

-Mavi Kalem, kızları nasıl destekledi?

Kız Klubü’nü 2010’da kurduk. İsmini onlar seçti. Kızlar, atölyelerin sonlarına doğru kendilerini daha rahat ifade ediyordu. Kendilerine güven duymaya başlamışlardı. Gözlerindeki ışıltıya birebir tanık olduk. “Kızlar Güçleniyor” projesiyle, kulüp çalışmalarının sonunda workshop serisi düzenledik. Konu başlıklarımız şunlardı: Bedenlerimizi tanıyalım, toplumsal cinsiyet, şiddet, taciz, cinsellik, psikolojik iyi olma hali. Amacımız, kızların yapabileceklerini fark etmeleriydi. Çünkü onlar yapabilirler. Her çocuğun bir deneyimi var. İçinde güç ve enerji var. Önemli olan bilgiyle güçlenmesi. Bütün kadınlar için de bu böyle. İçimizdeki gücü fark etmemiz gerekiyor. Yapabiliriz. Eğitime devam etmek de böyle bir güç. Bir çocuk eğitime devam ediyorsa, elinde güç var demektir. Eğitim, kendi hayatımız hakkında  karar vermemiz için çok önemli bir anahtar.

ŞAMPİYONLARIN İŞİ İKNA ETMEK

-Malala Fonu ne yapıyor?

Yerelde kız çocuklarına birebir erişebilecek kurumlara, kız çocuklarını desteklesinler diye fon veriyor. Hindistan, Afganistan, Pakistan, Brezilya ve Suriye bölgesi olarak bir savunuculuk ağı kurdular. Türkiye, Suriye bölgesi olarak geçiyor. 26 eğitim şampiyonu var. Türkiye’de iki şampiyon var. Ben ve Metin Çorabatır. Amaç, kız çocuklarının 12 yıl ücretsiz, kaliteli ver kesintisiz eğitime erişmesi. Okul dışı kalan kız çocukları eğitime katılabilirse, dünya ekonomisine 30 trilyon dolar katkı sağlayacaklar. Şampiyonlar, kız çocuklarının, ailelerin ve karar vericilerin kız çocuklarının eğitimi konusunda dikkatini çekmek ve onları bu alanda yapılacak iyileştirmelere ikna etmek için çalışıyor.

-Nasıl şampiyon oldun?

Dernekte, kadınlarla ve çocuklarla, toplumsal cinsiyet, sağlık hakkı, cinsel sağlık, üreme sağlığı, cinsel yollarla bulaşan hastalıklar, ilk yardım benzeri konularda onlarca eğitim yaptım. Bir yandan da kadın hareketini takip ettim. 2016’da mülteci çocukların eğitime devamını ve sorunlarını analiz etmeye yönelik proje hazırladık. Malala Fonu’na başvurduk. Projemiz kabul edildi, eğitim şampiyonu seçildim, birkaç ay sonra bombalı saldırıda eşim öldü.

‘SEVDİĞİM ADAMI KAYBETTİM...’

-Eşinin kaybından söz etmek ister misin?

Eşim bir bombalı saldırıda öldü. Bunu söylemek kolay değildi. İlk kez yüksek sesle Suriyeli kız çocuklarıyla yaptığımız bir toplantıda söyledim. Burs verdiğimiz kızları bir araya getirdiğimiz bir etkinlikti. Mavi Kalem adına, kız çocuklarının eğitimiyle ilgili bir konuşmam vardı. Hikayemi anlattım. Ben de bir kız çocuğuydum. 7 yıl, ortaokuldan itibaren yatılı okudum. Üniversiteye İstanbul’a geldim. Anne oldum. Çocuğumu yalnız büyütüyorum. Birden bire karar verdim ve hiç durmadan anlattım. Herkes çok  şaşırdı. Sonrasında kadınlar gelip sarıldı. Türkçe bilmeyen bir kadın, ‘Ben de 2011 yılından beri kocamı bulamıyorum. Öldü mü bilmiyorum. Seni çok iyi anlıyorum’ dedi. Yıllardır sivil toplum alanında çalışıyorum, empatiyle çalışıyorum ama bu başka bir paylaşımdı. Orada söylemeye çalıştığım şey şuydu; ne olursa olsun bir kadın olarak buradayım, ayaktayım, yatılı zor şartlarda okumuş bir kız çocuğuyum, okumak istedim, okutuldum, eğitim hayatımı değiştirdi. Savaş ve politik çekişmeler yüzünden sevdiğim adamı kaybettim ama hayata devam ediyorum. Başımdan ne geçerse geçsin, ‘devam edebiliyorum’ dediğim sürece ayakta kalacağımı düşünüyorum.

-Bunu deme gücünü kendinde nasıl buldun?

İsmail’le Balat’ta tanıştık. Reklamcıydı. Derneğin gönüllüsüydü. İyi bir çizerdi... O haberi aldığım an hayat benim için iptal oldu. Acım çok büyüktü. Büyük travmaydı benim için.  Deniz karnımdaydı. “Görürsün bu çocuk sana iyi gelecek” diyorlardı. “Hiç tanımadığım bir çocuk bana nasıl iyi gelebilir?” diyordum. İşe bu sene dönebildim. Terapiye hala devam ediyorum. Geçen yıl Malala Fonu’nda ekipten başka bir arkadaşım beni temsil etti. Malala Fonu, şampiyon olarak benimle devam etmek isteyince, düşündüm. Dönmek, iyileşme sürecimi hızlandırdı. Deniz, hayatıma geldi. Deniz’i kuzenimle büyütüyoruz. Hızla büyüyor, şu an 15 aylık. Mavi Kalem de beni çok destekledi. İşe ve hayata geri dönebilmem için bana Deniz’le birlikte alan açtı. Deniz okula başlayana kadar çoğunlukla evden çalışıyorum. Şampiyon rolüyle ilgili toplantılara bazen skyple katılıyorum. Şampiyonluk, yıllardır biriktirdiğim bilgiyi yorumlayıp aktarabileceğim iyi bir alan. Kadın dayanışmasıyla ayakta kaldım. Hep kadınlar var yanımda.

‘ÖNYARGI HALA VAR’

-Suriyeli çocukların eğitimi konusunda Türkiye ne durumda?

En önemi sorun; dil bariyeri. Dili çözemedikleri sürece iyi bir eğitim alamayacaklar. Bence öğrenciler en az bir yıl dil eğitimi almalı. Gelişlerinin üzerinden 8 sene geçti ama yine de bu önemli. Bizim projemiz biraz bunun üstüne kurulu. İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’nün işbirliği ve izniyle on okulda 250 öğretmenle görüşme yapacağız. Şu an 185 öğretmenle görüştük. Rapor hazırlayacağız ve İstanbul, Ankara ve Gaziantep’te, eğitim alanından karar vericiler, ulusal ve uluslar arası sivil toplum örgütleriyle paylaşacağız. Sorunları ve ihtiyaçları bir de öğretmenlerden duyalım istedik. Suriyeli öğrencilerle çalışan öğretmenleri desteklemek için INEE / Afet ve Acil Durumlarda Eğitimin Sürdürülebilirliği Ağı’nın ‘Psikososyal Destek ve Sosyo-Duyusal Öğrenme’ rehberini çevirdik. Bu rehber travma yaşayan çocuklarla çalışan öğretmenler için bir eğitim yaklaşımı öneriyor. Yıl sonunda bu rehberin tanıtımı için 100 öğretmene eğitim vereceğiz.

-Aradan geçen onca zamanda mültecilere yönelik önyargılar kırıldı mı? Sahada ne görüyorsunuz?

İlk başta herkes şaşkındı. Her ne kadar ortaklıklarımız olsa da iki farklı kültürün karşılaşması söz konusu oldu. Ağır travmalarla, kayıplarla geldiler. Kaçmak, kurtulmak zorunda kaldılar. Kadınlar, çocuklar tecavüze uğradı. Biz de ülke elimizden alınıyor gibi hissettik, anlamadık. Herkes endişeli davrandı. Bence birazcık daha anlaşılmaya başladılar ama bir sürü önyargı var. Hayatları tümden değişti. Bilgiye erişimleri çok zor. Korku ve kaygı içinde yaşıyorlar. 8 yıl hemen hayatı normalleştirmeye yetmiyor. Kendimden yola çıkıyorum. 1,5 yıldır İsmail’in olmadığını düşünmek, hala çok ağır geliyor. Hayatın onsuz devam edeceğini kabul etmek... 8 seneyi uzun zaman gibi yorumluyoruz ya. Ne kayıplarla, nasıl hayatlar, hangi koşullarda devam ediyor bilemiyoruz. Biz de onlara bu 8 senede mükemmel koşullar sağlamadık. Şimdi yaraları ne kadar sarıldı iyileşti bilemiyoruz.

-Senin önerin ne bu konuda?

Anlamaya açık olalım. Bu politik kriz değil, insani kriz. Önce kendimize bakmamız lazım. Bu insanlar bu krizle nasıl başa çıkıyorlar? Nasıl anlayabiliriz?...


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler