Ramazan ve sivil dindarlık

Ramazan ve sivil dindarlık

Yayınlanma: 18.06.2015 - 21:15
Abone Ol google-news

Ramazan ayı hoş geldi, hayır ve bereketiyle de gelsin! Hepimiz nasiplenelim inşallah!..

Farkındayım, pek mütedeyyin bir jargonla yazıya giriş yaptım, ama Ramazan böyle işte!.. Herkesi meşrebine göre öyle ya da böyle dindar bir kisveye büründürür.

Ramazan’da artan dindarlığın kişiler ve kurumlar üzerinden farklı yansımalarını görürüz. Kişiler üzerinden yansımaları, “irfani” (kültürel) ve sivil nitelikleri ağır bastığı için renkli, neşeli ve samimidir. Kurumlar üzerinden yansımaları ise “şer’i” (yasal) ve resmi nitelikleri ağır bastığı için renksiz, sıkıcı ve yapmacık bir hal alıyor.

Bu ayrıma biraz daha detaylıca girelim!..

Ramazan’da sivil dindarlık, bazılarının giyiminde dekolteden uzaklaşmak ve makyaj yapmayı bırakmak olarak kendini gösterir. Bazılarının alkollü içki içmeye ara vermesiyle, bazılarının namaza başlamasıyla, bazılarının kutsal olduğuna inanılan yerleri ziyaret edip dua etmesiyle, bazılarının da oruç tutmasa da akşam yemeğini iftar vaktine denk getirmesiyle…

İftardan sonra teravih için camiye gitmek de dindarlığın bir biçimidir, sahura kadar arkadaşlarla nargile keyfi yapmak da…

Bunların hepsinde ruhsal bir başkalaşma, içsel bir huzur, manevi bir heyecan vardır. Ramazan’a özgü adet ve gelenekler aslında bu duygulardan doğmuştur.

Resmi dindarlık

Bir de resmi dindarlık var. Bu, kendisini televizyonlardaki dini programlarda, camilerdeki hutbe ve vaazlarda, ilahiyatçıların söyleminde dışa vuruyor genellikle. Ramazan’ı bir dinin özüne dönüş fırsatına çevirmeye çalışmak, dinin doğrusunu öğretmek üzere bir teyakkuz halinde dindarlık adına takıntılı (“obsesif”) benlikler üretiliyor.

Resmi dindarlığın İslam’ın “öz”ü veya “doğru İslam” olarak telkin ettiği bilgi, genel hatlarıyla iktidar tarafından sınırları çizilmiş bir din alanının, din adına yetkili kişilerce tanımından ibarettir. Böylece, kısırdöngü halinde, her Ramazan orucu neyin bozduğu; teravihin sünnet olup olmadığı; imsakın erken yapılıp yapılmadığı tartışılırken insanların dindarlığı çerçeve içine alınmaya çalışılıyor.

Oysa dindarlık çerçeveye sığmaz. Dindarlık coşkuyu, arzuyu, aşkı gerektirir.

Elbette her kurumun olduğu gibi dinin de kuralları, ritüelleri, emir ve yasakları vardır. Ama tüm bunlar hayat içinde insanlar tarafından yeniden şekillendirilir, estetize edilerek hatları yumuşatılır.

Genellikle de resmi dindarlığın dini camilere kapatıp ciddiyeti koruma çabasına rağmen, sivil dindarlık dini hayata katarak neşeyi korumaya çabalamıştır.

Biz de burada bu Ramazan sivil dindarlığın ve seküler toplumda maneviyatın imkanlarını ararken, dini hayatta zevki keşfetmeye çalışacağız. Ramazan’ı neşeyle geçirelim diye...


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler