İzzet Altınmeşe: Erotik türküleri ağzıma sürmem

Türk Halk Müziği'nin önde gelen temsilcilerinden olan İzzet Altınmeşe meslek hayatı boyunca yaşadıklarını anlattığı röportajında türkülerle ilgili olarak, ‘Halime’yi samanlıkta bastılar’, ‘Tombul tombul memeler’ diye türkü okumam ben. Türkü sevdadır" yorumu yaptı.

Yayınlanma: 21.04.2018 - 13:34
Abone Ol google-news

İzzet Altınmeşe Posta'ya verdiği röportajında meslek hayatına başladığı günden bu güne yaşadıkları hakkında merak edilenleri anlattı.

"SAHNEYE ÇIKTIĞIM İLK GÜN SARPOŞ SANIP İNDİRDİLER"

Sahneye çıktığı ilk gün sahneden indirilişini söyledi. Altınmeşe, "Resmen dramdı. Abim ve bir arkadaşı bağlama çalardı. Bir araya gelince bana türkü okuturlardı. Adana'da çay bahçesinde bir ekip kurdular. Sahneye çağırdılar beni. Yaşım daha 16. Çok utangaçtım. İki kelimeyi bir araya getiremezdim. Sahneye çıkıp da karşımda rengarenk hanımları, kızları görünce heyecandan ayaklarım birbirine dolaştı. Mikrofonun kablolarına takılıp düşecek gibi yalpaladım. Birinciyi zar zor okudum bitirdim. Ama türkü mü beni okudu ben mi türküyü belli değil. Tam ikinciye başlayacağım zaman sahne müdürü gelip apar topar beni sahneden indirdi. Ahlak masasından gelmişler. Heyecandan ayaklarım dolanınca beni sarhoş zannetmişler. "Eyvah!" dedim. "Sanat hayatım başlarken bitti. "Şimdi gülerek anlatıyorum ama çok zoruma gitmişti. Ağlamak istiyorum, ağlayamıyorum... Yanımda bir abim vardı. "Bir gün siz bu çocuğun ayağına geleceksiniz ama biz bir daha sizin sahnenize gelmeyeceğiz..."

"PARASI VE BİRAZ GÜCÜ OLAN KENDİSİNE SANATÇI DİYOR" 

"Eskiden ses sanatçısı olabilmeniz için sesinizin bir ahengi, güzel bir rengi olması gerekiyordu. O renk sizde yoksa olamıyordunuz" diyen Altınmeşe, 'Rahmetli Müzeyyen Senar derdi ki, 'Eskiden sanatçılar dinlenmeye gelinirdi. Şimdi seyretmeye geliyorlar.' Önce iyi bir sesiniz sonra o cevheri işleyen bir ustanız olması lazımdı. Şimdi parası ve biraz gücü olan kendine sanatçı diyor. Okuduğum türkülerin yüzde 75'i zaten kendi dizelerim. Yıllardır da 'Zerre' mahlasıyla şiirler yazarım. Şimdi o şiirleri kitaplaştırmayı düşünüyorum. Becerebilirsem ardından da hayatımı kaleme alacağım. Bir yandan yeni bir albüm için hazırlanıyorum.

90'LARDAN BERİ YOGA YAPIYORUM

Aynı zamanda hocayım. Yogiyim. 90'da çok iyi bir yogi'yle tanıştım. Hatta Belkıs bacım, (Akkale), Selahattin Alpay falan birlikte yapardık. Sonra onlar boşladılar. Ben Adana’da büyüdüm. Orada bir hocamızın tavsiyesi üzerine başladım. O kendi ağrılarını yogayla tedavi ediyordu resmen. Tabii o yıllarda yoga nedir, yenilir mi içilir mi onu bile bilmiyoruz. Ama iyi ki başlamışım. Yoga bir beden ve ruh terbiyesi. Anadolu dervişleri gibi tasavvufi yönleri var. Bana çok iyi geliyor.


TÜRKÜLER OTORİTEYE BAŞKALDIRIR

Rahmetli Nida (Tüfekçi) hocamız, "Türkü okunmaz, yaşanır" derdi. Ben günümüzde türkü okuyanları dörde ayırıyorum. Türküyü okuyanlar, yaşayanlar, okumaya çalışanlar ve bir de türküyü bozanlar var. Maalesef günümüzde türküleri bozanlar çoğunlukta. Oysa türkü sevdadır, isyandır, başkaldırıdır. Bağlamaya şeytan icadı diyen yobazlara, "Be Allah'ın sersem kulu! Şeytan bunun neresinde?" diye cevap verir türkü. "Ferman padişahınsa dağlar bizimdir" der. Türkü hayatın bağrından çıkar. O yüzden adı 'Halk Müziği'dir zaten. Türkülerde çok erotik sözler de var. Bence yanlış. Ben ağzıma almadım, almam öyle türküleri. Edep ederim. Benim terbiyem, geleneklerim bunu men eder. Nasıl söylerim? Karşımda aile oturuyor. Edep yahu! Elbette ama gizli olmalıdır. Aşikar edilmemelidir. Bunlar oturak aleminde bekar çocukların yazıp okuduğu türküler. Eskiden kuytu köşede söylenirmiş. Şimdi su yüzüne çıktı. Herkes söylüyor. "Halime'yi samanlıkta bastılar","Tombul tombul memeler" diye türkü okumam ben. Sevgi kutsaldır. Ama, "Yatırdım yatırdım dam üstüne" dediğin zaman o erotik oluyor. O sevgi ifadesi değildir. Sevgiyi ve erotizmi bir tutamazsınız.

YÜZÜMDEKİ BEN BENİM SİMGEM ALDIRMAYI HİÇ DÜŞÜNMEDİM

Zaman zaman arkadaşlarım, "Abi kanser riski oluyormuş. Aldıralım şunu" dediler. "Valla bunca senedir olmadım. Bundan sonra olursam Allahın takdiri ne yapalım!" dedim. O benim simgem. İzzet Altınmeşe'den bile meşhur. Gençliğimde yaşlı nineler adımı bile bilmezdi belki. "Benim benli oğlum" diye sarılıp öperlerdi. Çocukluğumdan itibaren hiç kompleks yaptığımı da bilmem. Yapsam bu kadar baskıya boyun eğer aldırırdım herhalde zaten.

Röportajın tamanını buradan okuyabilirsiniz


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler