KESK Başkanı Özgen: Muhalefete darbe sürüyor

KESK Genel Başkanı Lami Özgen, AKP’nin, darbeye katılmış kesimlerin kendi içinde barındığını gayet iyi bildiğini ancak bunu ortaya çıkarmak yerine muhalif kesimler üzerinde cadı avı yürüttüğünü söyledi.

Yayınlanma: 03.10.2016 - 19:50
Abone Ol google-news

Hükümet-cemaat ilişkilerinde 17/25 Aralık’ın milat değil sonuç olduğunu belirten Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu Başkanı Özgen, “Milat, AKP’nin iktidara geldiği gündür. 2002’den itibaren aynılaştılar” dedi.

Hükümetin cemaatin ihtiyaçlarına göre düzenlemeler yaptığını söyleyen Özgen, eğitimdeki 4+4+4 sistemini örnek göstererek “Dönemin eğitim bakanı bilmemesine rağmen birileri yasayı Meclis’e getirdi” diye konuştu.

Darbe girişiminde bulunanların aklanacak bir gerekçesi olamayacağını vurgulayan Özgen, “Muhaliflere yönelik darbeler devam ediyor. Sendikal haklar suç olarak görülüyor. Memur-Sen muhbirlik ve polislik yapıyor” dedi.

- Darbe sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz, kalkışanlar kimlerdi?

Hükümet 14 yıl boyunca bilinçli bir tercihle Gülen cemaati ile simyotik bir ilişki kurdu. Gülen cemaati AKP iktidarının her dönem açık ve gizli iktidar ortağı ve müttefiği oldu. Bu cemaat iktidarın bir bileşenidir. 15 Temmuz’a kadar yürütülen politikalarda iki güç arasında bire bir bir eşitlik ve ortaklık vardır. AKP eşittir Gülen, Gülen eşittir AKP’dir...

- Bu ilişki 17 Aralık’a kadar mı böyleydi?

Milat 17 Aralık’tır demek bir manipülasyondur. 17-25 Aralık bir sonuçtur. Bu sonuç üzerinden kendini o suçlardan arındırma, birilerini suçlu göstererek, bazılarını yanına almak için yapılan manipülasyondur. Milat, AKP’nin iktidara geldiği gündür... Bugüne kadar yapılmış bütün düzenlemeler Gülen cemaatinin talep ve ihtiyaçlarına göre yapılmıştır.

Toplum dizaynı için

İddia ediyorum, 4+4+4 eğitim yasası AKP’nin, cemaatin talepleri doğrultusunda biçimlendirdiği bir taleptir. O dönemde AKP’nin programında böyle bir şey yoktu. Birçok milletvekili ve dönemin eğitim bakanı bilmemesine rağmen birileri Meclis’e getirdi ve 4+4+4 yasası geçirildi. Bu, eğitimin piyasalaştırılması ve AKP’nin ve cemaatların istedikleri bir toplum dizaynına göre gerçekleştirdiği bir yasadır. Böylelikle özel okullara sermaye aktarımı gündeme geldi. O dönemde kimlerin okulları vardı. Bunu yaparken düşünmediler mi? Tabii ki düşündüler. Bu çok boyutlu bir ilişki. Yolsuzluk ölçüsünde boy verdiği için milat olarak alıyorlar. Gülen cemaatinin iktidarla ilişkisi öncesine dayanıyor ama 2002’de ciddi bir sistemsel bir ortaklık oluştu... 2002’den önce ilişkileri vardı ama bu tarihten itibaren aynılaşmışlardır.

Darbeciler aklanamaz

- Gerçekleşemeyen bu darbeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gelmiş geçmiş tüm darbelerden zarar görmüş ve aynı zamanda darbelere karşı duran bir tutumumuz var. Buna da en sert tepkiyi de biz gösterdik diyebilirim. Bizim AKP’nin icraatlarını anlatırken darbeyi aklama gibi bir durumumuz yok; tam tersine, bu darbe yurttaşlara karşı silah kullanmış, milletin iradesini ifade eden Meclis’e saldırmıştır. Bu girişimde bulunanların aklanacak bir gerekçesi yoktur, olmayacaktır...

- Türkiye darbe ortamına nasıl geldi?

7 Haziran ile AKP tek başına iktidar gücünü kaybedince “Ya ben ya kaos” dedi. Koalisyon hükümetlerini engelleyerek “ya ben ya kaos” stratejisini çatışma ortamı yaratmak için kullandı. Dışarıda da Suriye’deki savaşa yönelik de bazı tutumlar geliştirildi. Bu bize göre faşizmin hayata geçirilmesi için yürütülen bir strateji. Bu politikalar çok acımasızca yaşandı. Uzun süreli sokağa çıkma yasakları, öğretmenlerin memleketlerine gönderilmesi, sağlık ocaklarının kapatılması... Yaşama, eğitim ve sağlık gibi temel haklar ciddi bir şekilde ihlal edildi ve sindirerek biat ettirme araçları olarak kullanıldı.

4 öğretmen intihar etti

- Bu ülke hükümetin mi?

4 öğretmen intihar etti. Bunun sorumlusu hükümettir. Sorumlusu ihbarcı tarzı öne çıkan müdürler, Memur-Sen’in yönetici ve temsilcileridir... Hükümet politikalarına biat etmeyen hiç kimse kamuda çalışmayacak, örgütlenmeyecek. Bu ülke hükümetin ülkesi mi? Diyarbakır’da 4 bin 301 kişinin açığa alınmasına imza atan vali yardımcısı, soruşturmaları yürüten Milli Eğitim müdür yardımcısı, liste oluşturmaktan sorumla müfettiş FETÖ’den tutuklu... Bunlar icraatlarından dolayı tutuklular ama bunların icraatları sonucu oluşturulan listelerde yer alan arkadaşlar açıkta. Onlar eğer suçluysa, bulundukları görevlerde yaptıkları icraatların sonucu iptal edilmeli.

Kamu çalışanlarını kitlesel olarak mağdur etmenin, çalışma yaşamının dışına itmenin darbeyle mücadele ile de ilgisi yoktur. Hükümet, kendi politik tutumuyla uyuşmayan insanları işsiz bırakamaz, bunun yerine de sadece kendi politik tercihleri ile uyuşuyor diye insanları işe alamaz.

- Alınan öğretmenler zan altında kalmasın?

İleride sorunlar çıkacaktır. Mesela bir öğretmen atanıyor. İsmini beğenmediği öğrencinin ismini değiştiriyor. Öğrenciye bir kişilik ve biçim vermeye kalkıyor. Böylesi bir kişi öğretmenlik yapamaz.

Kayyımlar toplumu nasıl etkileyecek? Cumhurbaşkanı, başbakan, milletvekilleri nasıl bir irade ile seçiliyorsa, belediye başkanları da bir irade ile seçiliyor. Sorun bir parti sorunu değil. Halk bir irade ortaya koyuyor. KHK’lerle halkın iradesinin yok sayılması kabul edilecek husus değil. Bizim alanımıza ilişkin darbeler nasıl devam ediyorsa, basına sansür devam ediyorsa, kayyımlarla da belediyelere yönelik darbeler devam ediyor.

Belediyenin iradesini yok sayan atamalarla il meclisleri üzerinden oluşturulan hizmet faaliyetlerini ortadan kaldırırsınız. Gelen kayyımların ilk işleri tabelaları değiştirmek, belediyelerde kadın dairelerini, çalışmalarını durdurmak... Yerel yönetimden seçilmiş kişilerin bir suçu varsa mevcut ceza yasası çerçevesinden yargılanması da tutuklanması da mümkündür. Onun yerine meclisten, meclis kararıyla bir vekil atanır.

Sosyal patlama örgütleniyor

Asker ve polis zoruyla belediye binalarının ablukaya alınması çalışanların hizmet üretimlerini ortadan kaldıracak. Çalışanlar açısında da sorun var. Bazı belediyelerde taşeron işçiler hemen işten atılıyor. Basından duyuldu, Rize Belediyesi’nden Batman Belediyesi’ne işçi getiriliyor. Bu, halk kitleleri arasında yeni sosyal patlamaları geliştirmek ve örgütlemektir... Kayyımdan dolayı çalışanların iş akitlerinin feshedilmesi de gündeme gelecek gibi görünüyor ki bunların da işten atılması var olan sorunlara yeni sorunlar ekleyecektir.

Muhaliflere darbe bitmedi

- Darbe sonrası gelen OHAL ve KHK’leri nasıl değerlendiriyorsunuz?

ama KHK ve OHAL ile emekçilere, muhaliflere yönelik darbeler silsilesi olarak devam ediyor. Kamu çalışanları kitlesel olarak, sorgusuz sualsiz işlerinden atılıyor. Daha önce yapılan demokratik haklara, barış taleplerine ilişkin tüm eylemler terör şablonuna konuluyor. Tüm özgürlük ve temel haklar rafa kaldırılıyor. Savunma ve ifade etme hakkınız yok ediliyor. Bu bizim açımızdan kabul edilecek bir durum değil.

Darbe bahanesi ile kamu çalışanlarının iş güvenceleri ve çalışma hakları kitlesel olarak ortadan kaldırılmış, sözleşmeli ve esnek, kuralsız çalışma, özellikle öğretmen alımı ile başlatılmıştır. Bunu dün normal koşullarda yasama sürecinde yapan hükümet şimdi OHAL kapsamında yapıyor. Bakanlar ve hatta başbakan bile bunu söyledi. “Normal koşullarda anayasa, temel haklar, uluslararası normlar ve ILO sözleşmelerine aykırı olduğu için yapamadığımız düzenlemeleri OHAL kapsamında yapıyoruz” dediler.

- Kamudaki durum ne?

120 binin üzerinde kamu çalışanı kamunun dışına atılmış durumda. Büyük bir kısmı işten atıldı. Eğitim işkolunda KHK’lerle 28 bin öğretmen atıldı, geri dönüşleri yok. Bunların arasında 156 üyemiz vardı. Bir bu kadar da açığa alımlar var. Toplam 206 üyemiz atıldı.

- Niye asıl olarak kamu seçildi?

AKP darbe sürecine katılmış kesimlerin her düzeyde kendi içinde barındırdığını gayet iyi biliyor. AKP bunu açığa çıkarmak yerine bunların üstünü örtmek için muhalif kamu emekçileri üzerinden cadı avı yürütmek suretiyle temizlik yapıyor. Üstelik yalnız kamu emekçileri değil, muhalif tüm gruplar; sol, sosyalist, Alevi, üniversite hocası... Kendi siyasi görüşleri ve hayat tarzlarını uygulayacak insanları, kuralsız şekilde sadece mülakatla işe alıyorlar.

Sendikal eylemler suç

- Kamu çalışanları neyle suçlanıyor?

Suçlandığımız maddeler sendikal hak ve eylemler... Geriye dönük, sendika hak ve özgürlükler, temel hak ve özgürlükler idari işlemle suç konumuna indirgenemez... Şu anda valilik ve bakanlık talimatıyla sendikal haklar suç olarak değerlendiriliyor. AKP ve yandaşları, Memur- Sen şu an muhbirlik ve polislik yapıyor. İki yıl önceki tartışmalar suça temel oluşturabiliyor ya da 18 yıl önce öğrencilik yapan ve haksızlığına uğradığını düşünen birinin ihbarı üzerinden suç oluşturuluyor.

Çözüm sürecine dönüşte ciddi sorunlar yaşanır

- Çözüm süreci nasıl etkilenir?

Suruç’tan bu yana yaşanan süreç, duygusal kopuşlar anlamında önceki savaş sürecinden daha derin izler yarattı. Muhalif kesimleri susturma işi böyle devam ederse barış sürecine dönmede ciddi sorunlarla karşı karşıya kalınacaktır.

Acı üzerinden yeniden barış sürecine dönmek çok uzun zaman alır. Çünkü yaşananlar çok insafsızca yaşanıyor. Bir de Suriye, Rojava boyutu var. Görüyoruz ki hükümet Suriye’deki savaşa daha çok müdahil olmak için bir Cerablus adımı atmıştır. Bu adımın çok tehlikeli boyutları var. Bırakın çözümü tam tersine savaşı öne çıkarın bir durum var.

Bir de hükümet Ortadoğu’da savaşa müdahil olunca ittifak olarak oradaki kimi çete gruplarını ılımlılaştırarak sempatik hale getirmeye çalışıyor. Yaptığı ittifak devlet boyutunda ciddi sorunlara neden olacak. Türkiye toplumu ve uluslararası ilişkiler açısından sorunlar olacak gibi görülüyor. Artık hükümet Kürt sorununu demokratik çözümü düşünüyorsa, içerdeki Kürtlerle de dışardaki Kürtlerle de de demokratik bir zeminde görüşme tutumunu öne çıkarmalı.

- Bu darbe başarılı olsaydı nasıl bir Türkiye olurdu?

Belki bazılarımız içerde olurduk, bazılarımız öldürülmüş olabilirdik ama yaşadıklarımız yine aynı şekilde olacaktı. Kırmızı kitaplarına göre yeni politikalar hayata geçiriyorlar. 12 Eylül’de 4 bin küsur kamu çalışanı işten atılmış, şimdi sadece Diyarbakır’da bu kadar insan açığa alındı. Darbe bizim açımızdan devam ediyor. Hep Fransa örneğini veriyor ama orada kaç kamu çalışanı işten atıldı, kaç gazete kapatıldı.

 Yazı dizisinin ilk bölümü: 'Herkes için adalet istiyoruz'


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler