Aydın Engin

Tık zindana, göm hücreye ve unut öyle mi? Yağma yok!..

18 Haziran 2018 Pazartesi

Anladık, tamam, biliyoruz. Seçim var.
Evet, doğru, biliyoruz. Bu çok önemli, Türkiye’nin yakın hatta uzak geleceğini belirleyebilecek bir seçim.
Öyleyse her şeyi, acılarımızı, kanayan yaralarımızı, ödevlerimizi, ilkelerimizi bir yana bırakıp sadece seçimden, siyasetten söz edelim; “Kim kazanır, kim kazanamaz” sorularına cevap arayalım öyle mi?
Yağma yok!..
Nasıl merdiven çıkarken sakız çiğneyebilirsek; nasıl yürürken türkü de çığırabilirsek, seçimden söz ederken, seçimle yatıp seçimle kalkarken hapishanedekileri de aynı yakıcılıkta düşünebilir, unutanlara hatırlatır, unutturmak isteyenlere inat yeniden ve yeniden gündeme taşıyabiliriz.
Bu bizim yurttaş olarak, gazeteci olarak, demokrat olarak, haksızlığa, hukuksuzluğa teslim olmayı reddedenler olarak ertelenmez, savsaklanmaz ödevimiz.

***

Ne yani, Osman Kavala arkadaşımı sekiz aydır herhangi bir iddianame yazamadan, yazdıramadan hapiste tutacaklar ve biz susacağız, hesap sormayacağız öyle mi?
Tık zindana, göm hücreye ve unuttur, öyle mi?
Yağma yok!..
Ne yani, Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak ömür boyu ağırlaştırılmış hapis cezasına çarptırıldılar. Yazı yazmaktan başka eylemleri yok ve hiçbirinin yazılarında tek satır “darbe” kışkırtıcılığı, şiddet kullanımı izine rastlayamazsınız.
Görüşlerine katılın katılmayın, bu üç gazetecinin ömür boyu ağırlaştırılmış hapis cezasına mahkûm edilip Silivri zindanında bir hücrede dünyadan ve hayattan tümüyle yalıtılmış olarak yatmalarına sessiz kalınacak öyle mi?
Tık zindana, göm hücreye ve unuttur, öyle mi?
Yağma yok!..
Ne yani, “Cep telefonu Cumhuriyet yakınlarında sinyal verdiğine göre MİT TIR’ları haberini mutlaka o vermiştir”den ibaret bir gerekçe uydurarak ve başkaca hiçbir kanıt aramaya, bulmaya gerek bile duymadan, bu ayıp bahane ile Enis Berberoğlu arkadaşımı hapse tıkan zihniyet, “Eh n’apalım, yargı hüküm kesmiş, şeriatın kestiği parmak acımaz” mavalına kendimizi kaptırıp susacağımızı umuyorsa avucunu yalar.
Tık zindana, göm hücreye ve unuttur, öyle mi?
Yağma yok!..
İyi günlerinde “Cemaat” diye andıkları elebaşısına saygıyla Hocaefendidedikleri, aralarında iktidar paylaşım “savaşı” patlayınca adını FETÖ’ye dönüştürdükleri örgütlenmenin organı Zaman gazetesinde yazan ve suçları (suçları?) Zaman gazetesinde yazmaktan ibaret olanlardan Ali Bulaç, Şahin Alpay tahliye edildiler. Ahmet Turan Alkan, Mümtazer Türköne, İhsan Duran Dağı hâlâ hapisteler ve savcı esas hakkındaki mütalaasında tahliye edilmiş ya da edilmemiş, tümü hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi.
Yalnız, o mütalaada önemsiz(!) bir eksik var: Bu yazarların tümünün yazılarında darbeyi savunduklarına, darbe ortamı için satırlar döktürdüklerine ilişkin tek kanıt göstermeye ihtiyaç duyulmamış.
Ne yani, sadece Zaman’da yazdılar öyleyse suçludurlar diye mi düşüneceğiz? Zaman’da yazdıkları için o meslektaşları hasım belleyip susacağız öyle mi?
Tık zindana, göm hücreye ve unuttur, öyle mi?
Yağma yok!..
Ya Kürt gazeteciler? Çok elverişsiz koşullarda görevlerini yapmaya çalışan bu kadın ve erkek ve çoğu gencecik meslektaşlarımız ükenin dört bir köşesinde hapishanelere tıkıldılar. Suçları haber yapmak. Reis’in istemediği haberleri yapmak.
Tık zindana, göm hücreye ve unuttur, öyle mi ?
Yağma yok!..

***

Çok azını, çok azımızı sayabildim. Üstelik sadece adlarını bildiğim, tanıdığım meslektaşları...
Oysa adı ünü duyulmamış, durumları bize kadar ulaşmamış onlarca, yüzlerce meslektaşımız var.
Üstelik gazeteciler yüzlerle ölçülüyorken, yargı celladının tutsak kıldığı, rehin aldığı daha binlerce adalet arayan yurttaşımız var.
Onların tümünü temsil ettiğine kimsenin kuşkusu olmayan Selahattin Demirtaş arkadaşımızı anmak yetsin.
Bırakın bir cumhurbaşkanı adayının tutuklu kalmasındaki derin demokrasi ayıbını, bırakın kendisi de cumhurbaşkanı adayı olan AKP Reisi’nin, bir başka adayı idamla tehdit etmesindeki dehşet verici vicdan ve zihniyet çürümesini, sadece ülkenin geleceğini ışıldatabileceğini defalarca kanıtlamış genç bir siyasetçiyi hapsedenler, seçim heyecanına kapılıp onu unutacağımızı mı umuyorlar?
Avuçlarını yalasınlar.
Tık zindana, göm hücreye ve unuttur, öyle mi?
Yağma yok!..

***

Onları unutursak, unutturursak mürekkebimiz bitsin, kâğıdımız tükensin, bilgisayarlarımıza virüsler dolsun, kendimizden “gazeteci” diye söz edemez olalım.
O yüzden inatla ve hep yineleyelim.
Tık zindana, göm hücreye ve unuttur, öyle mi?
Yağma yok!..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları