Ayşe Yıldırım

‘Çözüm Süreci’ni bitiren polis cinayetleri gizemini koruyor

20 Haziran 2018 Çarşamba

‘Çözüm Süreci’ni bitiren polis cinayetleri gizemini koruyor

AKP’nin çözüm sürecini bitirme gerekçelerinden biri olarak gösterilen Ceylanpınar davasının gerekçeli kararı nihayet açıklandı. Neredeyse üç yıla yakın bir zamandır iki polisi öldürmekten çoğu tutuklu yargılanan 9 kişinin beraat gerekçesi olarak “Olay yerinde sanıklar ile ilgili herhangi bir bulgu, emare veya iz tespit edilememiştir” deniliyor.
8 Haziran’da bu köşede “Ceylanpınar’ın gerekçeli kararına ne oldu?” diye sormuştuk. Çünkü 22 Haziran 2015’te Ceylanpınar’da polisler Feyyaz Yumuşak ve Okan Acar’ı öldürdükleri iddiasıyla yargılanan 9 kişi 1 Mart 2018’de tahliye edilmiş ancak, yasal süreyi geçmesine rağmen mahkeme bir türlü gerekçeli kararını açıklamamıştı.
Karar dün açıklandı. Ne deniyor kararda:
“Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkân vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Sanıklar Hasan Işık, Ömer Kılınç, Sedat Aydın, Hüseyin Aydın, Aslan Bulut, Lütfi Abir, Hasan Aydın, Mehmet Naci Yılmaz ve Murat Abir’in fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek maktullerin kaldıkları eve gelerek maktulleri öldürdüklerine veya öldürülmeleri eylemine iştirat ettiklerine, sanıklar Hasan Işık, Ömer Kılınç, Sedat Aydın, Aslan Bulut, Lütfi Abir, Mehmet Naci Yılmaz ve Murat Abir’in 6136 sayılı yasaya aykırı olarak suçta kullanılan silahları bulundurup taşıdıklarına, Devlet topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymaya veya devletin bağımsızlığını zayıflatmaya veya birliğini bozmaya veya devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya yönelik bir fiil işlediklerine dair savunmalarının aksine, somut delillerle desteklenmeyen soyut iddia ve ihbarlardan başka mahkûmiyetlerine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesim ve inandırcı delil bulunmadığı, yüklenen suçların sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmadığı tüm dosya kapsamından anlaşıldığından….”
Yani, üç yıla yakın boyunca tutuklu yargılanan, işkence gören, tüm talepleri ve ifadeleri görmezden gelinen, dokuz kişinin AKP hükümetinin ve medyasının iddia ettiği gibi iki polisi öldürmediği ortaya çıktı.
Dokuz masum insan ‘soyut’ iddialarla tutuklandı, onları tutuklayan hâkim, polis ve savcıların ‘FETÖ’ bağlantısı yok sayıldı. Türkiye yeniden çatışmalı sürece girdi.
Ve bugün gelinen noktada iki polisin cinayeti hâlâ gizemini koruyor.
Gerekçeli kararda Feyyaz Yumuşak ve Okan Acar’ın gerçek fail ya da faillerinin araştırılarak gereğinin yapılması için Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmasına da karar verildiği belirtiliyor.
Şimdi hep birlikte bu olayın takipçisi olmalıyız.
Ve belki de şu basit sorulardan başlamalıyız:
İhbar telefonlarını açanlar kimlerdi?
Sanıkların masumiyetini kanıtlayacak HTS kayıtları kopyası bile alınmadan kim ya da kimler tarafından yok edildi?
Olay akşamı öldürülen polislerin yanında olduğu iddia edilen üçüncü polis neden araştırılmadı?
Halen görevde olan ve öldürülen polislerin evine hiç gitmediğini söylemesine rağmen evde parmak izi bulunan polis bu durumu nasıl açıklıyor?
Olaydaki ‘FETÖ’ şüphesi neden göz ardı edildi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Son bir soru ve veda 13 Eylül 2018
Siyasal yangın 30 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları