Seçmenleri niçin öldürmeliyiz? (*)

27 Haziran 2018 Çarşamba

Seçmenleri niçin öldürmeliyiz?
Çünkü onlar oy kullanırken hesap yaparlar ve o hesabı da hep yanlış yaparlar.
Kendilerine değer vermezler. Onlara değer verenleri beceriksiz zannederler. Onlara değer vermeyenleri baş tacı ederler.
Yoksulun, güçsüzün, ezilenin hakkını korumayı vaat eden değil, zenginin safını tutan ve devamlı kendi cebini dolduran liderlerin peşinden giderler.
Kürsüdekilerin gözlerine değil ağızlarına; kalplerine değil, ellerine kollarına bakarlar.
Kim daha iyi oyuncuysa ona kanarlar.
Kendilerine gösterilen her türlü sahte resme, edilen iki çift tatlı lafa, temelsiz her türlü vaade hemen ikna olurlar.
Söylenenlerin gerçek mi yalan mı olduğu meselesine kafa patlatarak kendilerini yormazlar.
Gerçeklerle işleri yoktur, boş hayallere kanarlar.
Soru sormaya üşenir, soru soranları sevmezler.
Seçmenleri niçin öldürmeliyiz?
Çünkü onlar köle zihniyetiyle yaşarlar, itaatkârdırlar ve korkaktırlar.
Siyasetin onlara hizmet etmekle yükümlü olduğunu fark edemeyecek kadar da akılsızdırlar.
Demokrasiyi çoğunluğun iktidarı ele geçirmesi sanırlar.
Demokrasinin azınlığın haklarının korunması anlamına geldiğini umursamazlar.
Hep güçlüden yana saf tutmaya çalışırlar.
Kendi çıkarlarını korumanın peşine düşerler. Ama çıkarlarının gerçekte ne olduğunu bilmezler.
Seçmenleri niçin öldürmeliyiz?
Çünkü onlar takım tutar gibi parti tutarlar.
Pazarlamacı ve göz boyayıcı bir medyanın aklıyla yetinirler.
Kendilerine satılan her türlü hileli siyasete kolay kanarlar.
Ambalaj onlar için yeterlidir, içeriğe kafa yormazlar.
Zararlı, kusurlu, eksik olmasına bakmadan göz kamaştıran her şeye alkış tutarlar.
Fedakârlık yapmaya yanaşmazlar, beklemeye tahammül etmezler.
Seçmenleri niçin öldürmeliyiz?
Çünkü onlar masaya vurulan yumrukların kafalarına kafalarına da vurulmasını umursamazlar.
Fikir özgürlüğünden ürkerler, itaati erdem sanırlar.
Kendi canlarını kurtarmak için sorgusuz sualsiz her türlü baskıya boyun eğerler.
Muhafazakârdırlar.
Değişiklikten korkarlar. Yenilikleri tehdit olarak görürler.
Her şey aynı kalsın isterler.
Bu arada altlarından döşekleri, üstlerinden yorganlarını alın, fark etmezler.
Uğruna öldükleri vatanı parsel parsel satın, hissetmezler.
Ceplerini delin, sonra o cepleri doldurur gibi yapın, üstten koyduğunuzu alttan boşaltın, ruhları duymaz.
Seçmenleri niçin öldürmeliyiz?
Çünkü onlar yalan söyleyin inanırlar; doğruyu söyleyin usanırlar.
Diktatörlere çok ender isyan eder, cellatlarına çok kolay âşık olurlar.
Balık hafızalıdırlar.
Çabuk unuturlar.
Balık hafızalıdırlar.
Çabuk unuturlar.
Balık hafızalıdırlar.
Çabuk unuturlar.
...
Seçmenleri, söyleyin, nasıl, nasıl kurtaralım?
(*) Bu yazı, 31 Aralık 2013 tarihinde yine bu gazetede yazdığım “PolitikacılarıNiçin Öldürmeliyiz” başlıklı yazı gibi, Şükrü Erbaş’ın, “köylülük” hakkında söylenebilecek tüm olumsuz özellikleri acımasızca sıraladığı ve neticede “Köylüleri kurtaralım kurtarmasına ama önce onların gerçekleriyle de yüzleşelim” demeye getirdiği “Köylüleri Niçin Öldürmeliyiz” adlı gözü pek ve dili sert o hoyrat şiirine öykünerek yazılmıştır.
O şiirle ve diğer yazıyla birlikte okunması tavsiye edilir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları