Yunus Efsanesi, Gezi Efsanesi ve Fazıl Say

04 Ağustos 2014 Pazartesi

Turgutreis D-Marin’de Uluslararası Klasik Müzik Festivali’nin açılışı 31 Temmuz’da Fazıl Say’ın “Yunus Sırtındaki Çocuk” eseri ile yapıldı. Hem de festivalin 10. yıldönümünü kutlayarak.
Bu bir dünya prömiyeri idi, yapıt ilk defa sunuluyordu.
Milas’taki çocuk Hermias’ın efsanesi ile Gezi’deki Berkin’in gerçek acı öyküsü sese ve lirizme bürünmüş olarak içimize, duygularımıza, benliğimize yerleştiriliyordu sanki Fazıl’ın performansı ile.
Gezi’nin çocukları da Sevgili Fazıl’ın dramatik ve lirik bestesinde bütünleşerek efsaneleşmişler. Hermias’ın masalı ve Gezi çocuklarının dramı efsanevi bir biçimde bütünleşiyorlar.
Fazıl Say’ın bu birleştirici felsefesi Mezopotamya Senfonisi’nde de buram buram hissedildi. Orada ölüm kültürü ile yaşam sevincinin geçişleri harmanlanıyordu.
Milas’ın insanını Hermias’ın ve Yunus’un verdiği sevgi ve bütünleştirme ruhu Gezi’nin gençlerinde de yok muydu?
Fazıl Say’ın yeni yapıtı çok etkileyici, Hermias’ın masalını bugünün Gezi ruhu ile birleştiriyor.
Sevgili Fazıl’ı bir kez daha gönülden kutluyorum. Onun müzik yolu ile topluma sunduğu insani, demokratik ve birleştirici mesajları insanımızın gururunu okşuyor. Yarına umutla bakmasında etkili oluyor.
Fazıl’ın üzerine gidenler ve onu to plumdan soyutlamaya çalışanlar Fazıl Say’ın bir yaratıcı müzik insanı olarak toplumla bütünleşmesinden rahatsız olanlardır.
Fazıl Say öte yandan, müziğin (ve sanatın) toplum üzerindeki etkisini gözler önüne seren eserler sunarak bunu kanıtlamaktadır.
Türk insanına ve dünyaya örnek olacak şekilde bu festivali 10 yıldır düzenleyen herkesi sanat ve toplum adına kutlamamız gerekiyor. Fazıl’ların yaratıcılıklarının bizim ve dünyanın önüne serilmesine büyük katkı yapmaktadırlar.
Öte yandan Fazıl Say gibi Genco Erkal, Gülriz Sururi, Müjdat Gezen, Levent Kırca, Yıldız Kenter, Tarık Akan, Dilek Türker gibi niceleri dünden bugüne sanatın toplumdaki apaydın yüzünün örnek yansımaları halinde halkla bütünleşmişlerdir.
1970’ten bugüne kadar Türkiye ve dünyadaki 60 kişi hakkında yazdığım yazıları bir kitapta toplamıştım.(*) O 60 insan arasında tabii Fazıl Say da bulunuyor. “Mezopotamya Senfonisi”ni toplumsal felsefe penceresinden görmeye çalışmıştım o yazımda.
Belki 500 önemli insan hakkında bugüne kadar yazmıştım ama bunların arasından 60’ını ayırdım, Fazıl’la birlikte.

Ve kokteylde konuşulanlar(!)
Festivalin 10. yılı dolayısıyla verilen kokteylde İstanbul’da göremediğim bazı dostlarla dertleştik.
En azından Turgut Kazan ile yaptığımız kapsamlı sohbete değinmek istiyorum. Sevgili Kazan ile 20. yüzyılın ve bugünün diktatörlerini masaya yatırdık. Bugünlerde görülen ideolojik diktatörlerin nasıl eskilerden farklılaştıkları konusuna geldik. Meseleyi din bağlamında da değerlendirdik ve tehlikenin dünkülerden daha büyük olduğu sonucuna vardık.
Turgut Kazan beni “dinci diktatörlerin din dışı ideolojik diktatörlerden daha tehlikeli olduğuna” iknaya çalışıyordu. Sonunda, beni ikna etmeyi başardı.(!) Fikir birliği içinde ayrıldık.
Her neyse, sohbet benim için çok yararlı oldu. İkimizin de içinde yaşadığımız “çelişkileri” üzülerek andık.
Umarım gelecek yıl da festivalde Fazıl Say ile yeniden birlikte oluruz. Umarım Turgut Kazan’la daha olumlu sorunlar üzerinde sohbet ederiz.

(*) Onlar İçin Yazdıklarım; 60 İnsan, Tarihçi Kitabevi, 2013.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları