Aynalarda dört mevsim...

05 Temmuz 2018 Perşembe

 İstanbul opera festivali doludizgin:  

Ne çok, ne çok ihtiyacımız var güzelliklere, sanata, nitelikli müziğe... Hele şimdi: Enflasyon alıp başına gitmişken; tüm toplum “bizden ve bizden olmayanlar” diye ayrıştırılmışken; kin, nefret, intikam tohumları yeşertilirken... Evet şimdi her zamankinden daha çok gereksinimimiz var sanata ve güzelliklere...
9. İstanbul Uluslararası Opera Festivali’nde önceki akşam izlediğim “La Traviata” nicedir özlediğim nitelikli güzellikle beni buluşturdu.
Festivalin bu yıl az ama öz bir programı var. “Uluslararası” niteliği yaratıcı kadrolarla sınırlı, ama olsun... Açılışı, Leyla Gencer Yarışması birincilerinden, günümüzün çok aranan star sopranosu Nino Machaidze ve Antonio Pirolli yönetiminde İstanbul Devlet Operası yapmıştı. Bunu, Arkeoloji Müzesi’ndeki Yekta Kara’nın rejisiyle klasikleşmiş ve dünyayı dolaşan Mozart’ın “Saraydan Kız Kaçırma” (İstanbul Opera ve Balesi) izledi. Gelelim Verdi’nin başyapıtlarından “La Traviata”ya...

“Aynaların La Traviata’sı”
Daha uvertürün ilk notalarıyla perde açılırken, sahnede yerden kalkan ve aynalardan oluşan, sahnenin arka duvarını tümüyle kapatan dev pano 45 derece meyille arka fona yerleştiğinde tüylerim ürperdi...
O andan sonra dünyanın (yani sahnenin) tüm katmanlarını farklı açılardan izleyecektik: Aynalardan, önden, arkadan, yandan, üstten, derinlerden... Paris’in şaşaalı, gösterişli yaşamını ve bu yaşamın kofluğunu; âşık bir kadının yükselişi ve düş kırıklığını; dostlukların sahteliğini; fedakârlıkların boşluğunu, çelişkileri, ikilemleri ve duyguların dört mevsimini...
İtalya’nın en ilginç opera festivallerinden Macerata Festivali ve Pergolese Vakfı’nın işbirliği; tiyatro kökenli Alman Henning Brockhous rejisi ve ışık tasarımı, Svoboda’nın ölümsüz dekoru... Ankara Devlet Opera ve Balesi Orkestrası ve Korosu’nu İtalyan şef Alessandro Cedrone yönetiyordu.
Hemen belirteyim: Josef Svoboda (1920-2002) 20. yüzyılın sahne büyücüsü bir tasarımcı. Çek. Efsanevi bir isim. Tanıma şansına erişmiştim. Tiyatroda “ışık perdesini” yaratan, “Laterna Magica”yı keşfeden büyücü... Bu dekoru ilk kez 1992’de Macerata Festivali için gerçekleştirmişti. O günden sonra “Aynaların La Traviata’sı” diye anılır oldu ve birçok tiyatro tarafından benimsendi. Bu kez güncelleştiren ve sahneye uygulayan Giancarlo Colis’ti.
Sahne zemini değiştikçe, aynadaki görüntü de değişiyor, buruşturulmuş mutluluklar; faydasız pişmanlıklar, katmanlar çoğalıyordu...

Burcu Uyar faktörü
Biliyorum, bir eseri dekoruyla paylaşmaya çalışmak pek olağan değil ama kendimi tutamadım, ne de olsa opera ve tiyatro tarihine damgasını vurmuş bir dekor bu...
Verdi’nin muhteşem müziği; aryaların insanın içine işlemesi bir yana “La Traviata”nın başarısı başrolleri paylaşan 3 solistin inandırıcılığıyla orantılıdır. Violetta rolünde kendini uluslararası platformda da kanıtlamış soprano Burcu Uyar mükemmeldi. Yalnız geniş yelpazeye yayılan sesiyle değil, söyleyiş biçimiyle, oyunculuğuyla da mükemmeldi.
Onunla ilgili daha önce şöyle yazmıştım: “Fazıl Say’ın Metin Altıok Oratoryosu’nu dinlediyseniz o soprano sesi unutamazsınız... Onu dinlemeyenler ne kaçırdıklarını bilmiyor!”
Leyla Gencer Yarışması’nda ödül, İtalya, Fransa, Almanya’dan ödüller... Dünya sahnelerinde kanatlandı: Tüm başroller: Lucia, Gilda, Manon, Violetta, Norma... Berlin Deutsche Oper, Nantes, Marsilya, Menheim operaları... Salzburg’da Gece Kraliçesi; Marsilya, Viyana ve Berlin operalarında “Dona Anna”... Burcu Uyar, bu kez oyunculuğunun da tadını çıkarıyordu.
Baba Germont rolünde Bulgar bariton Vladimir Stoyanov; Alfredo rolünde Gürcü tenor George Oniani, üçlüyü tamamlayan mükemmel sanatçılardı.
Eserin finalinden önce, sahnedeki meyilli ayna yavaş yavaş açısını değiştirdiğinde, biz ölümlü izleyiciler de o aynanın içine girdik, kendimizi gördük. Yaşanan her şeyde, Viyoletta’nın ölümünde (yüceltilmesinde, lanetlenmesinde) bizim de rolümüz vardı...
Svoboda - Brockhous imzalı bu prodüksiyona emeği geçenleri kutluyorum.
Opera Festivali yarın (7 Temmuz) Teodorakis’in müziği; Lorca Massine koreografisi; Ankara Devlet Opera ve Balesi prodüksiyonu “Zorba” balesiyle sona eriyor. Kaçırmayın derim.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları