Özgür Mumcu

Muhalefet partilerinin hali

07 Temmuz 2018 Cumartesi

Muhalefet için seçimlerde başkanı belirlemek çok zor, seçimi ikinci tura bıraktırabilmek bir hayli mümkün, Meclis’te çoğunluğu elde etmek ise başarı için gerekli hedefti. Bu hedeflerden hiçbiri gerçekleşmeyince muhalefet partilerinden CHP ve İYİP’te işlerin karışması sürpriz değil.
CHP’nin adayı Muharrem İnce’nin partisinden daha çok oy alması nasıl onun CHP genel başkanlığı iddiasını güçlendirdiyse, İYİP’in adayı Meral Akşener’in partisinden az oy alması da parti içindeki konumunu zayıflattı.
İYİP’ten, bir senelik bir parti olmasına rağmen yüzde 10 oy almanın özgüveniyle, daha fazla oy alamamalarını CHP’yle kurulan ittifaka bağlayan sesler çıkmakta. Millet İttifakı’nın bittiğinin ilan edilmesi, bazı İYİP’li milletvekillerinin gerekirse AKP’yle anlaşılabileceğini açıklaması ve parti sözcüsü Aytun Çıray’ın, Muharrem İnce’nin performansının Erdoğan’a fayda, İYİP’e zarar getirdiğini açıklaması bu kapsamda.
HDP ise iktidar tarafından çoktan “kast-dışı” ilan edilmiş halde. Eski eş genel başkanları, birçok milletvekili, belediye başkanları ve üyeleri tutuklu. HDP’ye sanki seçime yasal bir siyasi parti değil de bizzat PKK giriyormuş gibi davranılmakta. Bu da doğal olarak çok garip bir siyasi iklim yaratıyor. Bir yandan oy pusulasında adı ve amblemi bulunan, milyonlarca seçmeni temsil eden bir parti var hem de bu parti ve ona oy verenlere sistem “flu bakmakla” kalmıyor artık tamamen sistemde yerleri olmadığı da söyleniyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sebeple “CHP bölücü terör örgütünün gündemindeki partiyi barajın üstüne taşımak için kendisine oy verenlerin bir kısmını oraya yönlendirdi” diyerek CHP’lileri parti yönetiminden hesap sormaya davet ediyor. Bu, hem içi karışan CHP’yi istikrarsızlaştırmayı amaçlıyor hem de ileride CHP’nin de HDP gibi şeytanlaştırılacağının ipucu.
Erdoğan’ın uysal bir muhalefete ihtiyacı var. Bunun için de İYİP’i kendi kurduğu büyük İslamcı-milliyetçi ittifaka katmak, CHP’yi de uysallaşmıyorsa yavaş yavaş “kast-dışı” ilan etmesi gerek.
Muhalefetteki partilerin her konuda uzlaşmasına gerek yok. Ancak demokrasiye dönüş, hukuk devletinin yeniden inşası ve denge-denetleme mekanizmalarının kurulması ilkelerinde uzlaşmalarını sürdürmeleri hayati önemde. Bu, Erdoğan’ın mahir bir şekilde kullandığı kutuplaştırma aracının da etkisini azaltacaktır.
Gelgelelim, şu anda tamamen bir tek adam rejimine geçtiğimizi idrak edip demokrasiyi inşa etmek için ne yapılması gerektiği konuşulacağına iki muhalefet partisinin kendi içindeki dalgalanmaları izliyoruz. Zannederim Erdoğan ve Cumhur İttifakı bu manzaradan bir hayli hoşnuttur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları