‘OHAL kalkıyor!’

10 Temmuz 2018 Salı

24 Haziran seçimleri sonrasında, 15 Temmuz darbe girişiminin ertesinde anayasanın 119. maddesine dayanılarak ilan edilen olağanüstü halin kaldırılacağı bizzat Türkiye’nin tek yetki sahibi, etkili kişisi tarafından ilan edildi.
Ne yazık ki bu açıklamaya dayanarak size “hadi gözünüz aydın, OHAL kalkıyor!” diyemeyeceğiz.
18 Temmuz’dan itibaren yürütmenin OHAL’in devamı konusunda bir talebi olmaması üzerine OHAL’in kendiliğinden kalkması durumunda bir şey değişecek mi?
Hayır!
Tek değişen resmen OHAL’siz, fiili olağanüstü hal dönemine girmiş olmamız olacak, yoksa gelişmiş, mutlu, uygar insanların ülkesindeki gibi olağan demokratik hale dönüş söz konusu değil.
6 Temmuz Cuma günü Çağlayan “Adalet Sarayı(!)” önünde toplanan 66. Adalet Kurultayı’nda bir konuşma yapan, CHP İstanbul Milletvekili Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu bu gerçeği şöyle dile getiriyordu:
- OHAL’in kendiliğinden kalkacak olması bizi aldatmamalıdır, tuzağa düşürmemelidir. Çünkü 682 sayılı KHK ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti tasfiye edilirken OHAL’in tortuları muhafaza edilmiştir.
Kaboğlu’nun dile getirdiği husus, OHAL ile ilgili uygulamaların diğer yasalar içinde eritilmiş olarak sürdürülmesidir.

***

“Yargı mercileri suçsuz kişilerle meşgul, suçu olanların suçu tescil edilmiyor çünkü avukatlar, öğretim üyeleri, gazeteciler konuşmalarından, düşüncelerinden, açıklamalarından, bir yerde bulunmakta olmalarından dolayı yargılanıyorlar ya da mahpus durumdadırlar” diyen Kaboğlu’nun bu açıklamasından birkaç gün sonra çıkarılan 32. KHK ile bir kalemde 18 bin 632 kişi görevlerinden uzaklaştırılmış, bu arada Ankara’da ODTÜ mezuniyet törenleri sırasında da Musa Kart’ın 13 yıl önce çizdiği ve beraatle sonuçlanan bir davaya konu olan Tayyip Erdoğan ile ilgili bir karikatürü içeren pankart taşıyan öğrenciler, önce “özel güvenlik kuvvetleri”nin orantısız güç kullandıkları saldırılarına maruz kalmışlar, sonra da aralarından üçü Cumhurbaşkanı’na hakaret gerekçesiyle gözaltına alınmıştır.
Dünyanın her yerinde bu tür törenlerde öğrencilerin iktidarları veya siyasileri mizahi bir dille eleştirmeleri doğal karşılandığı halde, bu olay üzerine Türkiye’de içeri alınan öğrenci sayısına üç yenisi daha eklenmiştir.
Normaldir, Türkiye hapishaneleri öğretim üyesi, sanatçı, yazar, gazeteci ve öğrenci ile doludur.
CHP milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi’nin sorusuna Adalet Bakanlığı’nın verdiği yanıta göre Türkiye’de yaklaşık olarak 70 bin öğrenci (tam olarak 69.301) tutuklu veya hükümlü olarak hapiste bulunmaktadır.
2017 Kasım ayı itibarıyla hapishanelerinde 230.753 tutuklu ve hükümlü bulunduğu resmen açıklanmış olan Türkiye’de herhangi bir yerde bulunduğunuz, herhangi legal bir örgüte üye olduğunuz için suçlanabilirsiniz.

***

Nitekim, öğrencilerin savunmanlığında uzmanlaşmış Av. Hüseyin Boğatekin Alman D.W’ye yaptığı açıklamada, bu gençlerin çoğunun üniversitedeki yasal öğrenci derneğine üye olduklarını veya eski Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesi veya Uludere olayını proteste eden gösterilere katıldıklarını belirten bilgilerin dosyalarında suç delili olarak bulundurulduğunu, çektikleri halayın “gerilla halayı” diye nitelendirildiğini açıklarken aslında Prof. Kaboğlu’nun dile getirdiği gerçeğin altını çiziyordu.
Türkiye’de hapse düşmek kolay, oradan çıkmak güçtür.
OHAL döneminde bu daha da artmıştır ve OHAL’in kaldırılmasıyla, OHAL’siz OHAL dönemine girmekle bu durum değişecek değildir.
ODTÜ’deki son olayla ilgili olarak eski rektör Prof. Dr. Ural Akbulut’un açıklaması ise olayın başka bir korkunç boyutunu vurguluyor.
Bazı medya organlarında olayın çok kışkırtıcı biçimde yansıtıldığını, bu durumda savcıların kendilerini baskı altında hissederek dava açma zorunluluğunu hissettiklerini söyleyen Akbulut’un bu açıklaması, artık Türkiye’de “Cadı Avı Devri”ne de girildiğini haber vermektedir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları