Rejim Değişti Devlet Dönüşüyor

18 Temmuz 2018 Çarşamba

Diktatör Şah Rıza Pehlevi’nin, esnaf üzerinde etkin mollaların örgütlü hareketiyle devrilmesi, Humeyni’nin önderliğinde yeni bir devletin kurulması Avrupa’da ve Türkiye’de “devrim” olarak nitelendi; “karşı devrimdir.” Bir geçiş döneminde kendisini ılımlı olarak tanıtmayı başaran Humeyni, tüm destekçilerini ki aralarında İranlı komünistlerin örgütü TUDEH de vardı, zaman içinde tasfiye etti.

***

Türkiye ilericileri, demokratları, sosyalistleri de İran’daki “devrimi” adlı adınca nitelemek yerine kendi ülkelerinde benzer bir hareketin gelişmesine yol açacak bir mantıkla yorumladılar. Tarikatları yasaklayan, en azından denetlemeye yarayan ünlü TCK 163’ün kaldırılmasını “demokrasinin zaferi” olarak gördüler. Yüzde 33 gibi yüksek bir oy oranı ile seçim kazanan Ecevit’in Erbakan’la kurduğu, adına “tarihsel uzlaşma” dediği koalisyon da bu mantığın ürünüdür.

***

1971 - 1980 askeri darbelerinin rejim değişikliğini gerçekleştirme, devletin kuruluş aşamasının ilkelerini revize etme girişimleri, devleti değiştirmeye yetmediyse de yolu açtı. 2002’de Ecevit, Bahçeli, Yılmaz koalisyonu Bahçeli’nin erken seçim talebiyle torpillendi. Yaşanan ekonomik krize karşı uzman olarak getirilen Derviş’in de katkısıyla siyaset sahnesinden her üç parti de bir süre için silindiler. Bahçeli bu görevi 2018’de de başarıyla yerine getirdi.

***

İçeriden açılan sur kapısı, Kerkeporta’dan, Erbakan’dan ayrılarak parti kuranların kente, devlete girmeleri zor olmadı. “Modern, demokrat” bir imaj yaratmaya özen gösteren sosyalistler, bir kısım Atatürkçüler takıyyeye dikkat çekseler de, AB çevrelerinin, liberallerin militanca desteğiyle AKP iktidara geldi. Sonrası sabırlı, takıyyeci bir politikanın ustalığı, muhalefet partilerinin sonu gelmeyen aymazlığı ile gelinen noktadır.

***

İran’da sokağın desteği, Şah’ın işkence merkezlerinin devralınması ile gerçekleşen karşı devrim, Türkiye’de eski ortağın denetimindeki mahkemeler eliyle derinleşti. Özellikle Kemalist kesimlere, orduya yöneldi. Rejim değişikliği “Allah’ın bir lütfu” olarak değerlendirilen darbe girişiminden sonra sertleşen, muhalefete, sola akademiye yönelen baskı, seçmenlerin yarısına yakınının oyları, geri kalan kesimin, parlamenter sisteme kör güveni, kitle desteğinin eksikliği ile adım adım gerçekleşti.

***

Şimdi yolun sonundayız. Devletin hızla dönüştürülmesini izliyoruz. AKP artık klasik bir parti değil; AKP artık devleti dönüştürmenin ince ince düşünülmüş stratejisinin tek kişiye hizmet eden kadrosudur. Devletin dönüştürülmesi, Cumhuriyeti, laikliği, demokrasiyi reddeden İslamcı ideolojik zeminde gelişiyor. Yetkileri başka herhangi bir güçle paylaşmaya yanaşmayan tekçi yapı, işlevsiz parlamentoyu dönüştürülmüş devletin meşruiyeti için içeride, dışarıda kullanmayı planlıyor.

***

Bu sürecin hızla tamamlanmasının önemli olduğunun da bilincindedirler. Çünkü aksamalar, daha önce ustalıkla uyguladıkları “iki adım ileri bir adım geri” taktikleri bu kez işe yaramayabilir. Hâlâ büyük bir muhalefet gücü olan yüzde 50’nin örgütlenme olasılığı korkutuyor; acelenin nedeni budur.

***

Bilmiyoruz; şimdilik bildiğimiz, adı ne olursa olsun, yeni rejimin, yeni devletin, yalnızca halkın demokratik direnişi ile durdurulabileceğidir. Bunun için krizlerle baş etme yöntemi olarak baskıdan başka “ikna” yöntemi bilmeyen yeni kuruluşa gecikmeden itiraz etmek son çaredir; hani ne diyorlar, köprüden önceki son çıkıştır.
Sonra uzun, ama gerçekten çok uzun bir süre rota değiştirmek mümkün olmayacaktır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları