Bağış Erten

Formalar öksüz kaldı, yaşasın Tour de France

18 Temmuz 2018 Çarşamba

Yok bu kötü oldu. Öyle şak diye bitmeler, bir anda çöle dönmeler, yerinde yeller esmeler... Formalar öksüz, kadehler boş, sosyal medya ıssız... Koca Dünya Kupası böyle aniden sona erer mi? İnsan biraz alıştırır, ortamı hazırlar. Bir geçiş süreci öngörür, iki uyum yasası çıkarır... Bu ne ya! Dünya Kupası hiç biter mi? Hiçbir şey olmamış gibi boşlukta kaybolup gider mi? Bari kalsaydı bir Panini albümünde, bir iddia kuponunda, buruk bir özette, iki rakı sofrasında...
Mavrayı bırakalım ve şu acı gerçekle de yüzleşelim. An itibarıyla Dünya Kupası’na en uzak olduğumuz günlerdeyiz. Üstelik, dediklerini yaparlarsa -ki yapar bu haydutlar!- 4 yıldan da fazla bekleyeceğiz. Bir sonraki macera Kasım 2022’de Katar’da! Of ki of. Yani unutun bu güzelim karnavalı, kafayı başka yere çevirin.
Şansızlığa bakın ki, koca Wimbledon’ı da kupaya denk getirdiler bu sene. İkisinin de finali aynı gündü. O da yok elimizde. Kahrede kahrede izlediğimiz saatler süren Isner- Anderson maçını bile öper başımıza koyardık şimdi olsa. Neyse ki Fransa Bisiklet Turu var. Hem de mebzul miktarda. Günde 4-5 saat yayın var. Coğrafya da güzel, yarış da fena gitmiyor. Kazalar, ataklar, Arnavut kaldırım taşlı yollar, efsane tırmanışlar… Hiç sevmeyenini bile oyalayabilecek kadar materyal var. Froome gene favori ama Gilbert’tir, Quintana’dır, Valverde’dir, Yates’tir, Nibali’dir idare ediyoruz işte. Kaldı ki genel klasman dışında da bir dolu tat noktası söz konusu. Her bir şeyleri yapabilen Peter Sagan yeşil formaya göz dikmiş gibi. Yeni yıldız adayı Gaviria’nın çıkışları da enteresan. İki etap kazandı şimdiden. Daha bunun Chavanel’i var, Skujins’i var. Üstelik kibarlık da yapmış Fransızlar. Kupayı kazanacaklarını önceden öngörerek mi yaptılar bilemiyorum. Ama Dünya Kupası nedeniyle takvimi de azıcık kaydırma kararı aldılar. Wimbledon’da olmayan bir olgunluk bu. (Gerçi İngiltere finale çıksa görürdüm ben o İngilizleri.) Böylece heyecan çakışması da olmadı. Sindire sindire izleyeceğiz. Yetmez ama evet!
Yetmez, çünkü memleket olarak odağımızda bisiklet olmadığını hepimiz biliyoruz! Atletizm ya da yüzmenin yaklaşan büyük şampiyonaları da kesmez bizi. Memleketin spor odağı belli.
Belki biraz basketbol alsak daha sakin olurduk. Ama onlar da hepten nadastalar. NBA Yaz Ligi’nden bir şey çıkacak gibi değil. İki güzel hareket videosu dişimizin kovuğuna yetmez. Alt yaş kategori turnuvalarını izlemek için de fazla yaşlıyım ben. Malum daha çok üniversitenin ilk yıllarında tüketilen, sonrasında kademeli olarak bırakılan alışkanlıklar bunlar. (Aman Kaan Kural duymasın.)
Ha diyeceksiniz ki, kendi ligimize, babamızın ligine neden dönmüyoruz? Aman ha aman. Bu ok zehirli işte, atmayın bunu! En kötüsü orası. Henüz maçlar emekleme aşamasında. Hiçbir takımın şekli, şemali yok. Transfer deseniz, asparagasçıları hareketlendirecek kadarı bile çıkmıyor! Çünkü herkes biliyor, para yok, pul yok! UEFA var, finansal kurallar var. Ali Koç da olsanız var, Fatih Terim olsanız da... Yani yaprak kıpırdamıyor! O zaman büyük takımlara, Avrupa’nın havalılarına bakalım desek, yıldızların çoğu kupada helak oldu, takımlara dönüşü zaman alır. Henüz orada da bir kalite olmaz bir süre. Bir Ronaldo transferiyle de yaz geçmez. Bildiğin kuraklık bu!
Sözün özü zor durumdayız. Hatta belki de sporseverler olarak en kötü günlerdeyiz. Taraftarlığa en yakın şey olan seçim bile geride kaldı! Ne yapacağız şimdi? Bari biraz uzatmalar olsaydı şu kupada. Bağımlılıktan kurtulmak için aşamalı bir bitiş tasarlasalardı. Suudi Arabistan-Rusya maçına bile fitim ben. Misal, Peru Danimarka’yla tekrar oynasa -ki bu kez kesin yener Azteklerin torunları- ben bir ölçüde sakinleşirim. Ama olmaz, değil mi?
“Ah Ulan Rıza” geldi aklıma. “Kupa bitti dediler, ne kolay söylediler. Sanki dev bir taşocağını...”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu sezon o sezon değil 2 Eylül 2018
Herkes biliyor 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları