Ahmet Güvener

Karabük Stadı’na İnanamadım

12 Ağustos 2014 Salı

Geçen hafta televizyonda Karabükspor- Rosenborg UEFA Avrupa Ligi ön eleme maçını izliyorum. Kulaklarıma inanamadım: Maçı anlatan TRT spikeri UEFA’nın tehlikeli bulduğu için Karabük Dr. Necmettin Şeyhoğlu Stadyumu’nun karşıdaki tribünlerine seyirci alınmasına izin verilmediğini söylüyordu. UEFA sakınca olarak da tribünlerin çok dik olmasını göstermiş. Tribün arkadan yol geçtiği için kapasiteyi fazla tutabilmek adına dik yapılmış. Bu stadyumun söz konusu tribünlerinin inşaatı daha bu sene bitmişti ve yeni sezonda kullanılmaya başlayacaktı. Şimdi merak ediyorum, lig maçlarında o bölüme seyirci alınacak mı? Sosyal medyayı biraz karıştırınca Karabüklü taraftarların bunun tam karşı tribündeki dik tribünlerin açılır kapanır koltuklarından şikâyetçi olduklarını görüyorsunuz. Dik tribüne mecburen açılır kapanır koltuk yapılmış. Taraftarın esas şikâyet nedeni tezahürat yaparken koltukların üstünde sıçrayıp durduklarında koltukların kırılması. Ama taraftar bir de açılır koltukların ve dik tribünün tehlikesinden de bahsediyor. Yani alelade vatandaş bile tehlikenin farkında. Dr. Levent Bıçakcı döneminde stadyum ve güvenlik konseptini geliştiren kişi olarak eğer TFF bu tribünlere izin verdiyse ya da verecekse yazıklar olsun diyorum.
Ama şaşırmıyorum. 2010’da Şanlıurfa’da genel sekreterliğim dönemimde yapımı yıllarca süren GAP Arena’nın açılış maçını bir kupa finali ile yapmak istemiştik. GAP Arena’nın aydınlatması o kadar kötüydü ki mecburen maçı gündüz oynatmıştık. Stadyumun eksiklerini gidermek için ben ve arkadaşlarımın göbeği çatlamıştı. Kısacası bu stadyumlar ile tesisler yapılırken çoğu zaman ulusal ve uluslararası standartlar siyasi - ekonomik nedenlerle gözardı ediliyor. Üstelik hangi ülkede? 1960’larda uluslararası standartlar tahliye kapıları dışarı doğru açılır denmesine rağmen öyle inşa edilmeyen bir stadyumda panik anında 40 küsur kişinin tahliye kapıları önünde sıkışıp öldüğü bir ülkede (17 Eylül 1967 Kayseri- Sivas maçı)... Universiad için Erzurum’da yapılan atlama kulesinin pistinin birkaç senede çöktüğü ülkede. Pes doğrusu...
Aynı maçın naklen yayını sırasında gözlerime inanamadım: Tribünler bomboştu. 14 bin kişilik stadyumda birkaç bin kişi ancak vardı. Çok takdir ettiğim Tolunay Kafkas’ın çalıştırdığı Karabük’ün şampiyonluk hedefi olamayacağına göre tek hedef Avrupa kupalarında oynamaktır. İşte UEFA Avrupa Ligi’nde oynuyorsun. Stadyuma gelerek takımını desteklesene. Şimdi gelmeyeceksen ne zaman geleceksin? Böylesi önemli maçta stadyumun dolmadığı Karabük’te bir de üniversitenin 25 bin kişilik stadyumunun inşaatı yeni bitti. Ülkemiz petrol zengini mi? Bu ne savurganlık? Hangi üniversite futbol maçına 25 bin kişi gelecek. Ya da Karabükspor maçlarını Antalya gibi üniversitenin stadyumunda oynasın. O zaman Şeyhoğlu Stadı neden yapıldı?
Gazetede okudum. Yazılana inanamadım. Soma hayrına oynanan G.Saray-Atletico Madrid maçına 20 bine yakın kişi biletsiz girmiş. Sözün bittiği yer. Bu mu insanlık? Genç, diplomalı fakat eğitimsiz ve değerlerden yoksun nüfusumuzun oluşturduğu taraftar topluluklarının yaptıkları çirkinlikleri anlatmaya sayfalar yetmez. Tribündeki seyirci profilini değiştirmedikçe bu sıkıntıları yaşarız. Geçen hafta İstanbul’da “Dünyanın Taraftarı İstanbul’da Buluşuyor: Müşteri Değil Taraftarız” adlı bir konferans yapıldı. Düzenleyen genç arkadaşlarımın iyi niyetlerini anlıyorum. Ama böyle taraftar olacağına müşteri olsunlar daha iyi. Belki o zaman para harcadıkları markanın kıymetini bilirler.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hakem lobisi 9 Temmuz 2016
Kardiac Kids 17 Kasım 2015
Yeter artık 29 Eylül 2015

Günün Köşe Yazıları