Hikmet Çetinkaya

Herkes özgür olmadıkça...

09 Ağustos 2018 Perşembe

AKP ya da AK Parti yola hangi sözlerle çıktı?
Birlikte nasıl ıslandı yağmurda!
Sonra ne oldu?
Umur Talu’nun deyişiyle kimi suya sele kapıldı; kimi zatürree oldu, kimi yağmurdan sonra kavruldu, kurudu, çürüdü!
AKP ya da AK Parti güzel şeyler söylüyordu, çağdaş bir dünyanın parçası Türkiye’nin temel hak ve özgürlükler açısından hak ettiği yere gelmesi için büyük çaba göstereceğini belirtiyordu.
Çünkü toplumun beklentisi böyleydi...
Bireylerin hak ve özgürlüklerine saygı...
Bir toplumdaki en önemli güven öğesinin, toplum içinde yaşayan bireylerin kendi hak ve özgürlüklerine saygı duyulmasının olmazsa olmaz koşuluydu.
Toplumun büyük beklentisiydi...
Tüm bunlar bireylerin özgürlüklerine saygı, demokratik siyasi rejimin toplum tarafından benimsenmesinin, toplumsal barış ve huzurun en temel koşuluydu.
Çünkü barış ve huzur demokrasinin vazgeçilmez şartıydı. Demokrasi hoşgörüye dayanan bir sistemdi.
Yurttaşların bir kısmının daha üstün hak ve özgürlüklerden ya da ayrıcalıklardan yararlanması mümkün değildir.
Yarışı kazanmak ve iktidara gelmek, çoğunluğun iradesini mutlaklaştırmaz.
Çağdaş demokrasinin en çok önemsenen niteliklerinden biri, çoğunluğun hiçbir şart altında temel hak ve özgürlükleri tartışma konusu yapmaması ve azınlıkta bulunanların hak ve özgürlüklerine saygılı olmasıdır.
Demokrasinin çoğulcu niteliği böyle oluşur.
Azınlıkta görüşler özgürce, anayasanın güvencesiyle elde edilir.

***

AKP ya da AK Parti şöyle diyordu:
“Herkes özgür olmadıkça kimse özgür değildir.”
Temel hak ve özgürlükler insanlığın yüzyıllar boyu süren mücadeleler sonucu elde edilmiş kazanımlarıydı.
Bu özgürlüklerin, çağdaş bir toplum olmanın yolunu açar...
Bu da en büyük bir beklentidir.
Tartışılmaz!
“Başta İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Paris Şartı, Helsinki Senedi olmak üzere, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin insan hakları alanında getirdiği standartlar hayata geçirilecektir...”
Bu sözlerde AKP’nindir...
Devam ediyorum:
“Partimiz bütün vatandaşların özgür haber alma ve düşüncelerini yansıtma hakkını esas kabul eder.”
AKP ya da AK Parti sözlerini şöyle sürdürüyordu:
“Çağımız demokrasilerinin vazgeçilmez koşullarından biri özgür medyanın varlığıdır.”
“Başta anayasa olmak üzere, medyaya ilişkin tüm yasal çerçeve ele alınarak, medyanın ifade özgürlüğüne getirilen ve demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaşmayan yasak ve cezalar kaldırılacaktır.”
“Yazılı ve görsel medyanın özgürlükleri titizlikle korunacak ve tekelleşmeye fırsat tanımayacaktır.”
“Medyayı denetleyen kurumların objektif kriterlerle hareket etmesi sağlanacak, medya üzerinde siyasi baskı aracı haline gelmeleri engellenecektir.”
Bitmedi...
Sansür ve benzeri kavramlarının tanımı şüpheye de mahal bırakılmaksızın tamamen sivil inisiyatif tarafından belirlenecek ve önlemlerde yine siyasi iradenin dışında alınacaktır.”

***

Verilen sözler gerçekleşti mi?
Hayır!...
Herkes özgür olmadıkça kimse özgür değildir.
Bu bir özdeyiştir...
Verilen sözler çoktan unutulmuştur...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları