Zamanıdır Yeni Bir Aşkın

10 Ağustos 2018 Cuma

Sol hakkında ne zaman konuşmaya başlasak, durumun ümitsizliği, solun dağınıklığı, eski mantıkla hareket etmekte ısrarlı olanların yolu tıkadığı ya da seçimlerde alınan oylar baz alınarak, bir türlü yüzde üçlere ulaşamayan zayıflığı gündeme gelir, tartışma konusu olur. Tüm bu genel ve alt konularda haklılık haksızlık payı arandığında ise tartışmanın giderek soyutlaştığı, verimsiz bir münazaraya, laf yarıştırmaya dönüştüğü görülebilir.

***

Solun siyasette iktidar hedefiyle etkin olabilmesinin zamanıdır artık. Kuşkusuz “yola çıktık, biz böyle iyiyiz, işin doğrusu da budur, haklı olduğumuz görülecektir, iktidar yolu budur” da denilebilir. Böyle bir iddiaya, kimsenin diyecek bir sözü olamaz. Bu görüşü, eylemi dikkatle izlemekte, ders almakta, bir anlamda ondan öğrenmekte de yarar vardır.

***

Türkiye’de solun bir örgütlenme sorunu yaşadığını düşünenler ise, henüz bu soruların yanıtını bulmuş değildir. Hiç yol alınmadığını söylemek doğru değil, tartışmanın teorik olarak netleşmediğini, pratiğe dökülmesi için uzun, çok uzun yıllar gerektiğini söylemek de haksızlık. İlk söylenecek söz pek çok kez söylenmiştir, yinelemekte yarar var: Bize bir örgüt gerek.

***

İkinci soru “nasıl bir örgüt” sorusudur. Yanıtını ikirciksiz vermeli: Geniş kitleleri kapsayacak, onları sosyalizm ana fikrinde birleştirecek, ülkenin bugünkü sorunlarına kapsamlı, gelecekle bağı kurulmuş yanıtlar verebilecek bir örgüt. Halkın bugünkü sorunlarına “bu sorunlar sosyalizmde çözülecektir” diye yanıt vermenin hiç yanıt vermemekten farkı yoktur. “Çözüm şudur, şu önlemler acil alarak alınmalıdır” diyebilen, ülkenin ekonomik politik, iç, dış tüm sorunlarına yanıtı olan bir örgütten söz ediyoruz demek ki.

***

Bu konu, yani bugünün sorunlarına yanıt verme konusu aslında teorik olarak da sağlam bir zemine sahiptir. Çünkü kapitalizmin çözümsüzlüğü onun artık ilerleyebileceği bir yolun kalmamasından, tükenmişliğinden, çürümüşlüğünden kaynaklanır. Bugünün sorunlarına yalnızca sosyalistler yanıt verebilecek durumdadırlar. Kısacası bizim vereceğimiz yanıtlara egemen sınıfların tutarlı yanıtlarla karşılık vermesi artık olanaksızdır, zorbalıklarının temel nedeni de budur.

***

Bir diğer önemli, moral bozucu konu niceliksel zayıflık konusudur. Bu konuda da çaresizliği baştan kabul etme eğilimi ne yazık ki hâlâ etkin. Ama gerçeği yansıtmıyor. Türkiye’de durumdan hoşnutsuz olan, değişim isteyenler bugünkü verilerle toplumun yarısına yaklaşıyor. Sınıfsal aidiyet konusunda ayrıntılı bir araştırma bu kesim içinde işçilerin önemli bir yer tuttuğunu gösterecektir.

***

Değişim isteğinde samimi bu geniş kitlenin, düzen partisi olma çemberini tarihin de kanıtladığı gibi hiçbir zaman kıramayacak sosyal demokratlar tarafından sürekli hayal kırıklığına uğratıldığını da biliyoruz. Bu nedenle “nasıl bir örgüt?” sorusunun yanıtının ikinci önemli ayağı “değişim isteğine öncülük edebilecek bir örgüt”tür. Değişim isteyenlerin çaresizliğinin nedeni, sosyal demokrasinin “benden başkası yok, bana mecbursunuz” şantajını kırabilecek bir örgütün henüz ortaya çıkmamış olmasıdır.

***

Sosyal demokrasinin yerine göz dikmiş reformcu bir başka partiden söz etmiyoruz. Çarenin bugünden yarına sosyalizmde olduğunu bilen, bilincinde olan, çözüm yollarını bu kapsamda halkın önüne koyan sosyalist bir örgütten söz ediyoruz. Bu arada “sosyalistlerin birliği sorunu ne olacak?” kadim sorusu artık gerçekten “kadim”dir, ancak pratikte çözülebilecek bir sorundur.

***

Kuşkusuz bir de her zaman sorulmuş “ne zaman” sorusu vardır. Yanıtı basittir: Bekleyecek zaman mı kaldı?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları