Gerçeği Değiştirmek

15 Ağustos 2014 Cuma

Anayasanın ve yürürlükteki yasaların zorlama yorumlarla ihlal edileceği biliniyordu; artık kesinleşmiştir. Halen görevdeki Cumhurbaşkanı Gül’ün hitap ettiği şekliyle “Seçilmiş Cumhurbaşkanı”nın, anayasanın 101. maddedeki “Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer” amir hükmüne rağmen yasanın lafzına da ruhuna da aldırmadan milletvekilliğini ve partisiyle ilişkisini sürdürmekte kararlı olduğu, daha da sürdüreceği anlaşılmaktadır.
Peki, ne yapalım?

***

Hukukçular konuşuyor, karşılarına AKP’nin hukuk yaladıkları iddia edilen siyasileri çıkıyor ve seçilmişin henüz mazbatalı olmadığını, yemin etmediğini söyleyerek işi yokuşa sürüyorlar.
Demek istiyorlar ki yapılacak bir şey yoktur ve bundan sonra var olmayan yetkileri dilediği gibi kullanacak bir Cumhurbaşkanımız olacaktır. Kuşkusuz böyle bir hukuk dışılığı tavsiye etmeyenler de var ve gelecekte, ki o gelecek hep geliyor, sorumlulukların hatırlatılabileceğini söylemekte ve kayda geçirmektedirler.

***

Anayasanın amir hükmüne rağmen “seçilmiş cumhurbaşkanının” şimdiki partisiyle ilişkisini hiç kesmeyeceğini söyleyenler, onun sıradan bir parti lideri değil “hareketin lideri” olduğunu ısrarla belirtenlerin sayısı da epeycedir.
Ama böyle bir tanımlamanın da anayasaya aykırı olduğu, henüz görevi devretmemiş Cumhurbaşkanı’nın bile partisiyle gönül bağlarını korumakla birlikte en azından şekil şartlarına uygun davranmaya özen gösterdiği biliniyor.

***

Demek ki bundan böyle “seçilmiş cumhurbaşkanı”, öteki siyasi akımlar, partiler, hareketler karşısında tarafsız bir “görüntü” bile vermeyecek, “hareketin lideri” olarak, elinde DP bastonuyla dolaşan Celal Bayar gibi davranacaktır.
Aslında bu da gerçeğe daha uygun olacaktır. Böylece biz de “Sen tarafsızsın, neden böyle yapıyorsun?” gibi anlamsız sözlerle nefes tüketmekten kurtulacağız.

***

Gerçeği bilmekte her zaman yarar vardır.
Ama bir koşulla; o gerçeği değiştirmek için çaba harcamaktan, hukuka, insan hak ve özgürlüklerine ters düşen gerçeği mahkûm etmek, yenmek için elden geleni yapmaktan vazgeçmeyeceksiniz. O kendini dayatmış gerçeğe teslim olursanız inanınız ki yıkılıp gitmesi gereken gerçek, katlanarak hükmünü yürütecek, tarihteki vahim örneklerde olduğu gibi sizi nefes alamaz hale getirecektir.

***

Bu türden teslim olunmaması gereken gerçekler bölgemizde de tüm çıplaklığıyla gözler önündedir. Dış Politika servisimizin şefi Ceyda Karan’ın ve bölgedeki diğer gazetecilerin bir haftadır o bölgeden gönderdiği haberler servis edilen kuru ajans haberlerinin ötesinde canlı tanıklığın farkını ortaya koyuyor. IŞİD vahşetinin oradan oraya savurduğu insanların durumu gözler önündedir. Bu arada TV haberciliğinin gerçekten etkili dilini de unutmamak gerekir. Büyük bir zulüm altında kalan Ezidilerin çektiklerini aktaran uluslararası TV kanallarının tanıklığı da büyük değer taşıyor. Varsa, kalmışsa doğrudan insanlığımıza hitap eden o canlı tanıklıklar acı gerçeğin değiştirilmesi için çaba harcamazsak insanlıktan uzaklaşacağımızı bize hatırlatıyor.

***

Gerçekler böyledir. Ve zaten bu nedenle gerçekleri yani dünyayı farklı şekillerde yorumlamakla yetinen filozoflara Marx, “Asıl mesele onu değiştirmektir” demişti. Dedikodularla zaman yitirmeyi bir yana bırakıp verili gerçekle savaşmayı yeğleyen, gerçeğe teslim olmamak gerektiğini söyleyenlerin, yani değişimden yana olanların, devrimcilerin altın kuralıdır.
Dönüp dönüp okumakta büyük yarar vardır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları