Sığınmacılar!

15 Ağustos 2014 Cuma

Dünkü Cumhuriyet’te “Gaziantep Kaynıyor” başlıklı haber yalnızca Cumhuriyet’te yayımlandı. Haziran başından bu yana Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılar hakkında yazmak istiyordum. Esin kaynağımın nedeni, haziranın ilk haftasını geçirdiğim Gaziantep’teki gözlemlerim olmuştu.

***

Yine bir ağustos ayıydı… 2008’de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan “Kardeşim” dediği Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ı Bodrum’da ağırladı. İki ülke arasında dostluk görülmemiş derece yükseklerde idi. Sınırdaki mayınlar temizleniyor, karşılıklı vizesiz geçişler başlıyordu. Karşılıklı ticaret rekorlar kırıyordu…

***

11 Ağustos Pazartesi Gaziantep’te ev sahibi-kiracı tartışması… Ev sahibi Hıdır Çalar, aylardır kira ödemeyen Suriyeli kiracısından evden çıkmasını istedi. Gelişmeleri oğlu Oktay şöyle anlattı:
“Babam, parkta yatan bir Suriyeli aileyi alıp boş eve yerleştirdi. Beş odalı evde 20-25 kişi kalıyorlardı. Doğru dürüst kira ödemiyorlardı. Babam bugün, kira parasını değil aylardır ödemedikleri elektrik-su paralarını istedi. Öncekileri de ben ödemiştim. Tartışma çıkınca bir Suriyeli kiracı babamı bıçakla öldürüp kaçtı. Bu olay üzerine ötekiler de evden ayrıldılar…”
Ev sahibi Kenan Tatlı, kiracısı Suriyelilerin evden çıkmalarını isteyince, evde yangın başlattılar.
Bu olaylar üzerine bazı gençler “Suriyelileri istemiyoruz” bağırışları ile sokaklara döküldü. Kentte Suriyelilerin açtıkları bazı işyerlerine saldırılar yapıldı. Bazı Suriyeliler dövüldü. Polis, göstericileri “biber gazı” ile dağıttı. Suriye plakalı araçlar devrildi, ateşe verilenleri bazı komşular söndürdü. 13 genç yaralandı.
Pazartesiden bu yana Cumhuriyet’in doğru başlığı ile “Gaziantep kaynıyordu!”

***

Bu olaylardan 4 gün önce cumhurbaşkanı adayı Erdoğan, Gaziantep’te konuşmasında mangalda kül koymuyordu:
“Şu anda da zor şartlarda bulunan Suriyeli kardeşlerimize kucak açtık. Bu kalıcı bir durum değil, bu ilelebet devam edecek bir durum değil. İnşallah Suriye’de şartlar düzeldiğinde, Suriye’de o eli kanlı rejim gittiğinde, buradaki kardeşlerimiz de şehirlerine, köylerine, evlerine geri dönecekler.
Gaziantep’e huzur gelmesi “inşallaha” kalırken aday, bu kentten yüzde 60.4 gibi yüksek bir oranda oy alıyordu.

***

1 Ağustos’ta İçişleri Bakanlığı Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların 1 milyon 385 bini bulduğunu açıkladı. Sığınmacılar en çok İstanbul’un 335 bin nüfuslu Sarıyer ilçesindeydiler. Sayıları 330 bin idi! İstanbul’dan sonra en çok sığınmacı 220 bin ile Gaziantep’teydi. Yalnızca Türkiye’nin 9 ilinde Suriyeli yoktu.
Türkiye’den sonra Lübnan’da 1.1 milyon, Ürdün’de 610 bin, Irak’ta 210 bin, Mısır’da 140 bin Suriyeli sığınmacı vardı. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Temsilcisi Carol Batchelor, 2014 sonuna değin dünyada Suriyeli sığınmacı sayısının 4 milyon 100 bine ulaşacağını belirtirken “Gelecek yıl Türkiye’deki Suriyeli mülteci sayısının 1.5 milyonu bulacağını düşünüyoruz” diyor.
Gaziantep Ticaret Odası Suriye Çalışma Grubu, “İlde yaşayan her 10 kişiden biri Suriyeli sığınmacıdır. Bu durum, kentin toplumsal ve ekonomik yaşamını olumsuz etkiliyor” açıklamasını yaptı.

***

Gaziantep’teki gözlemlerimizi ve sonrasında izlediklerimizi özetleyelim:
1. Zengin sığınmacılar, ev kiralarını dürüst ödüyorlar, işyeri, hatta çocukları için Arapça eğitim veren özel okul bile açtılar. Konuştuklarım, “Bu zenginlerin parası bitince ne olacak” diye soruyorlar!
2. 150-200 lira olan ev kiraları 400-500 liraya çıktı.
3. Sığınmacılar olağan işçi ücretinin dörtte birine razı olunca, Gaziantepli işsiz kalıyor.
4. Açtıkları işyerlerinde vergi yok, SGK yok…
5. Bir yakınma da bir Suriyeli babadan: “Suriye’de iken iki kızım üniversiteye gidiyordu. Burada yaklaşık iki aydır tekstil işliğinde 11-12 saat ayakta çalışıyorlar. Suriye’de hiç çalışmadılar, akşam ayakları şişmiş halde eve geliyorlar. Biri aylık 500 TL, ikincisi 400 TL alıyor. Pazarlık yapma şansımız yok, kaç para verirlerse razı olmak durumundayız.”
Türkiye’deki etkilerini de özetleyelim.
1. Yalnız Gaziantep’te değil, tüm Türkiye’de işsiz Suriyeli dilencilerin sayısı arttı. İçişleri Bakanlığı illere gönderdiği genelgede (Türk dilencilere dokunmamak için olsa gerek) “Arapça konuşan Suriyeli dilencilerin” toplanarak kamplara gönderilmesini istedi.
2. Bakanlığın verilerine göre son 1.5 yılda Türkiye’de en çok Gürcü ve İranlı hırsızlık suçundan yakalanırken şimdi Suriyeliler öne geçti.
3. İşsiz Suriyeli kadınlar, hatta çocuk yaştaki kızların fuhuşa yönlendirildikleri bildiriliyor. Gaziantep’te 5 lira karşılığında çocuklarla cinsel ilişkiden söz ediliyor. Bir başka yöntem de “kuma” edinmek ya da “muta nikâhı” ile evlenmek. İlişki sonrasında “boş ol” denilince iş bitiyor.
4. IŞİD’in militanları, sığınmacı adı altında Türkiye’de örgütlenmeyi yerel cemaatlerle yapıyorlar.
5. Hatay Reyhanlı’da geçen yıl 18 olan kaçak mazot boru hattına el konulurken bu yılın ilk 4 ayında bu rakam 93’e çıktı. Suriye’den pompalanan ucuz mazot ile bu taraftaki kaçakçılar sığınmacılara maddi destek sağlıyorlar. Boru hatları bazı durumlarda toprağın 7 m. derinliğe, 3 km. uzunluğa ulaşabiliyor. Asi Nehri üzerinde sallara yüklü bidonlarla yapılan kaçakçılık da yaygın. Şimdi Türkiye, bir zamanlar mayınları temizlediği Reyhanlı’da sınıra 8 km. uzunluğunda, 3 m. yüksekliğinde betondan “utanç duvarı” çekiyor. Utanmayan adamların utanç duvarı…
6. Suriye’de müzelerden çalınan tarihsel miras Türkiye’ye kaçırılıyor. Gaziantep’te iken Suriye’den gelen 4 mozaiğe polisin el koyduğunu görmüştüm.
7. Söz konusu toplumsal ve ekonomik sorunları bir yana bırakacak olursak, Türkiye bütçesinden Suriyeli sığınmacılar için harcanan para 7 milyar lirayı aşıyor. Bu parayla neler yapılmazdı ki!
Ama Türkiye’nin komşuları ile “sorunları sıfırlayacağı”nı söyleyenlerden biri cumhurbaşkanı, ötekisi de başbakan olma yolunda! İnşallah Türkiye’yi sıfırlamazlar…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları