Cüneyt Arcayürek

Madalyonun İki Yüzü...

15 Ağustos 2014 Cuma

Çankaya seçiminde muhalefetin, eşitlik, adalet ilkelerinin çiğnendiği iddialarına daha propagandanın başlarında Bay RTE hadi canım sen de, dedi. Bakın neden:
Hem Başbakan hem aday olmasının demokratik ilkelere aykırı olduğunu savunan muhalefet, Yüksek Seçim Kurulu’nun Başbakanlık’tan istifa etmesi gerektiğini karara bağlaması için başvurdu.
Başvuru haklı. Seçimin kurallara uygun başlayıp bitmesi ve mademki partiler vazgeçilmez öğeler, adayların da eşit koşullarda yarışa girmeleri gerektiğine göre...
... Kurulun AKP adayı Bay RTE’nin Başbakanlık’tan istifa etmesi gerekiyor diye karar vermesi beklenirken... Hele bir durun, bir anımsatma yapalım...
Bizim hukuk anlayışımıza ters karar vermeye başlarsa hakkında gereken yasal düzenlemeleri yaparız ha, diye önceden söylenen söz YSK’nin kulaklarına küpe olmuş ki...
Bir de baktık... Yasalar, demokratik gelenekler, anayasa bir yana, demokrasinin eşitlik ve adalet ilkelerine ters düşen, herhalde memleketin âli menfaatları uğruna olacağını düşündüğü bir karar verdi YSK.
Cumhurbaşkanı adayı Bay RTE, Başbakanlığa devam edebilir dedi.
İşte o karardan sonra Cumhurbaşkanı seçiminin eşit, adil kuralların ışığında olup bitmeyeceği ve Başbakan RTE’nin her bir ilde muhalefet partilerine ağzına, aklına geleni söylediği, elbette kendi iktidarının o illerdeki yatırımlarını övmesine olanak tanıdı. O da, illere yatırılan devletin trilyonları sanki babasının çiftliğinden sağlanan gelirmiş gibi, kendi lehine seçimde kullandı.

***

Demokratik rejim, daha o gün, YSK’nin seçim sonuçlarını mutlaka etkileyeceği malum Bay RTE lehine kararından sonra onarılmaz bir darbe yedi. Demokrasinin normal biçimde işlediği eski yıllarda bir seçimden önce YSK’nin böyle bir kararını muhalefet partileri rejim bunalımının başladığını açıklayarak daha işlemeden durdururlardı.
Ama şimdi muhalefet, böyle bir açıklama yaparsa, iktidarın emrindeki medya aracılığıyla seçimi yitireceklerini gören öteki partilerin “rejim bunalımı başladı” diye suçlamalara başlayacağından korktu.
Korku ölüme çareymiş gibi...
Şimdi de Bay RTE’nin 27 Ağustos’ta genel başkan seçeceği AKP olağanüstü kongresine katılıp başkanlık edemeyeceğine karar verilmesi veya partiyi uyarması için Yargıtay’dan Anayasa Mahkemesi’ne dek uzanacak yeni bir hamle başlattılar.
Anayasa bu girişimi destekliyor.
Zira anayasaya göre Bay RTE’nin, Cumhurbaşkanı seçildiği anda, “parti ile ilişkisinin kesilmesi ve milletvekilliğinin sona ermesi” gerekiyor.

***

Hadi canım sende! RTE’ye göre bütün bu kurallar 10 Ağustos gecesi eski Türkiye’de kaldı.
O gün başlayan yeni Türkiye’de cumhurun başını artık anayasaymış, yok efendim demokratik kimi kurallarmış, bağlamıyor.
Demek ki diyordur içinden veya çevresine; hayret doğrusu. Yeni Türkiye’de RTE anayasası ile yasalarının geçerli olduğunu hâlâ kavrayamayanlar var!
O 27 Ağustos’a dek partisine ve hükümete başkanlık etmeye devam edecek... Güya il başkanları ile milletvekillerine danışarak saptanacak, oysa kafasında çoktan yer etmiş müstakbel genel başkanı o gün kucaklayıp öptükten sonra sözü edilen makamlara veda edecektir.
Kısacası kurguladığı parti, hükümet senaryosunun aynen uygulamaya girdiğini gördükten sonra parti ile ilişkisini güya kesecek... Şöyle maaile, gizlenen bir yörede hak ettiği tatile çıkacak ve sanmayın orada dinlenmeye vakit ayıracak...

***

30 Ağustos nedir? Zafer Bayramı? Kimin? Ordunun. Hayır! Artık RTE ve AKP’nin seçim zaferini kutlama günü. Türkiye’yi kurtaran yeni bir Mustafa Kemal sanıyor ya kendini; o düşmanı denize döktü ise RTE de muhaliflerini her türlü yasal ve siyasal oyunla yenilgiye uğrattı. Öyleyse:
Seçim zaferini taçlandırmak için 10 Ağustos’u 30 Ağustos’la eşleştirerek o gün yeni hükümeti ilan etmesinde ne sakınca olabilir ki?

***

Ha bir de madalyonun öteki yüzüne, CHP’deki kargaşa mı desek, çatışma mı, öteki konuya bakalım. Genel Başkan, muhaliflerine, “Hodri meydan, işte ekim ayında kurultay” diyesiymiş.
Pekâlâ ama bugüne kadar başarısızlıklarını başarı diye göstererek partinin başında ve yönetiminde olanlar yine aynen muhafaza edilecekse bu kurultay geleceğe bir umut olabilir mi?
Bu kurultayda parti yönetimi baştan sona değiştirilmeli.
Aksi halde bu kurultaydan da geriye bir tarafı ya da tarafları tatmin edecek bir sonuçla, boş laf ve tartışmalar kalacak!
Yazık!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları