50. Yılında Prag Baharı!

21 Ağustos 2018 Salı

Genç bir gazeteci olarak, evde 20 Ağustos 1968 gecesi uyuyordum. Ertesi sabah annem Naciye, beni erkenden Özgen! Kalk radyodan duydum. Ruslar Çekoslovakya’yı işgal etmiş. Gazete seni Prag’a gönderecek!” dedi...
İki saat sonra Cumhuriyet Dış Haberler, “ilk uçakla Viyana’ya gitmemi, oradan da Prag’a geçmemi” istedi... O ana kadar Kıbrıs dışında yurtdışına çıkmamıştım... O an, benim için sürpriz değil “şok” idi!.. Annem bunu nasıl hissetmişti?
Viyana uçağında öteki gazetelerden 3 meslektaş daha vardı. Birlikte Çekoslovakya sınır kapısına gittik. Kapı önü kalabalıktı. Yabancıların Çekoslovakya’ya girişi yasak, buna karşılık vatandaşlarının girişi serbestti.
Ancak Avusturya polisi, karşıdaki meslektaşlarına bizim “gazeteci” olduğumuzu “fısıldadı”! Çekoslovak polisi, bizi gizlice içeri aldı, kendi arabalarıyla en yakın tren istasyonuna götürdü. Gece istasyonda bekleyen bir yataklı vagonda uyumamızı sağladı.
Ertesi sabah bizi ilk trenle Prag’a göndermekle kalmadı, yoldaki tüm istasyonlarla telgrafla iletişim sağladı, Türk Büyükelçiliğine telefon edip bizi Prag istasyonunda karşılamalarını sağlattı.

***

3 Mayıs’ta Paris’te üniversite öğrencileri ve sonra işçiler sokaklara dökülmüş, ardından bu olay Avrupa’ya yayıldığında “Paris Ayaklanması” adını almıştı.
4 ay önce Aleksander Dubçek Çekoslovakya Komünist Partisi Genel Sekreteri seçilmişti.
Birkaç hafta sonra Dubçek “totaliter komünizm” yerine “demokratik” içerikli “insan yüzlü sosyalizm” siyasasını açıklayınca bu olay “Prag Baharı” adını aldı. Dubçek, ilk iş olarak basında sansürü kaldırdı, yasaklanmış yazarların yazmaları yolunu açtı.
Bu gelişmeyi Yugoslavya ve Romanya da benimsedi. Tüm Avrupa gençlerini etkileyince Paris gençlerinin gösterileri başladı. Doğu Almanya, Dubçek’e karşı Rusya’yı kışkırttı!
Bu nedenle 20 /21 Ağustos 1968 gecesi “Troya’nın tahta atı” rolünü oynayan bir Rus uçağı Prag Havaalanı’na mecburi iniş yaptı. İçinden çıkan askerler, Çekoslovakya’nın işgalini başlattı. Dubçek ve bazı arkadaşları Moskova’ya götürüldü!

***

Prag sokaklarında Rus tanklarının fotoğraflarını çekerken bir yerel meslektaş Dubçek’in döndüğünü, saat 17’de TV’de bir açıklama yapacağını söyleyince otele döndüm. Otelin ana salonu doluydu.
Saat 17’den hemen önce TV, Beethoven’in “Kader Senfonisi” olarak bilinen “5. Senfonisi”ni çalıyordu. Bu müzik salondakilere Dubçek’in geleceğini anlattığı için çoğu insanın gözleri yaşlıydı...
Dubçek’in yorgun yüzü ekranda göründü, “Siyasal yaşamım sona erdi. Hakkımda maceraperest ve hatta sağcı demelerini onaylıyorum!” dediğinde, Moskova’nın emri olan bu sözler nedeniyle salonda hıçkırıklar artmıştı!

***

Ruslar 2 yıl sonra Dubçek’i 6 Ocak’ta Ankara’ya büyükelçi olarak atadılar. Ertesi sabah Rus Büyükelçisi Vasili F. Grubyakov’i ziyaret ettiğinde, Türkiye’de nasıl davranması gerektiği talimatını verince Dubçek şu yanıtı verdi:
“Ben diplomat değilim! Siz beni diplomat yaptınız. Bu nedenle bir diplomat olarak nasıl davranacağımı bilmiyorum. Aklım ve mantığımla nasıl davranacağımı biliyorum!”
Türk ve yabancı gazeteciler mülakat için elçiliği kuşattılar. Ne var ki Moskova’nın emriyle basına konuşması yasaklanmıştı! Ben de başvurduğumda “Tüm basın mülakat istiyor, peki siz neden?” yanıtını aldım. “Türkiye ve Çekoslovakya ilişkileri hakkında konuşacağım!” dedim. Sorularımı yazılı istediler.
O gün 9 Mayıs’tı. Birkaç gün sonra taslak yanıt gelmişti. Beni elçiliğe çağırdılar... Dubçek yazılı yanıtları verdi. Kendisi “Prag Baharı” deyimini eklemişti!
28 Mayıs’ta Prag’a dönmesi istenmişti. Moskova “Prag Baharı” deyiminden rahatsız olmuştu. Prag’a dönmeden önce Başbakan Süleyman Demirel’i ziyaret etti. Demirel, Prag’a gitmeyip Ankara’da Türkiye’nin konuğu olarak kalmasını önerdi.
Dubçek, “Ankara görevimin kısa olacağını biliyordum. Hapis edeceklerini de bekliyordum. Kişisel yaşam önemli değil, önemli olan ülkemin geleceğidir!” diyerek Prag’a gitti. Dubçek Türkiye’de 150 gün kaldı.

***

“Prag Baharı” sonra Kremlin’i de etkiledi. Yıllar sonra Mihail Gorbaçov Rusya’da “perestroyka” deyimiyle, “açıklık” anlamında “glasnot’u” ilan etti.
Rusya’nın dışında Çekoslovakya’yı işgal eden ülkeler Avrupa Birliği’ne (AB) katıldılar. Onlar da AB’nin ortak marşı Beethoven’in “9. Senfonisi”ni benimsediler.
Şimdi bir soru sormanın sırası geldi: “Dubçek’in günahı neydi?”

(Not: Şehircilik... Devam edecek...)  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları