Ayşe Yıldırım

İnsanlık da kaybedilmesin diye...

23 Ağustos 2018 Perşembe

Evlatlarının katillerine sesleniyorlardı: “Biliyoruz siz talimatlara uydunuz, emirleri yerine getirdiniz. İnsansanız bize ulaşın, hiç değilse kayıplarımızın kemiklerinin yerini söyleyin. Şahsen sizi affetmeye hazırım.”
Dört yıl önce 500. kez oturduklarında Galatasaray Meydanı’na, binlerce insan da onlarla birlikte meydandaydı.
“Burada oturanlara kimse acıyarak bakmasın. Çünkü biz hesap soruyoruz. Aradığımız kayıplarımızla gurur duyuyoruz” diyorlardı.
Tam 23 yıldır sadece kayıplarını bulmak için değil kaybedilmek istenen insanlığa karşı da dirençlerini korumaya devam ediyor Cumartesi Anneleri... Bu Cumartesi 700. kez yine o meydanda olacaklar.
‘Oğlumu bulmadan beni gömmeyin’ diyen Berfo Ana’nın resmi de yine o meydanda olacak. Hani 2011 yılında dönemin Başbakanı Erdoğan’ın kabul ettiği Cumartesi Anneleri heyetinde olan ve oğlu Cemil’in bulunulacağına dair söz verilen Berfo Kırbayır.
33 yıl boyunca oğlunu arayan yüreği daha fazla dayanamayan, 2013 yılında cenaze törenine AKP’li milletvekillerinin de katıldığı, yanında oğlunun kemiklerinin konulmasını bekleyen boş mezarla yatan Berfo Ana... Çocuklarının kemiklerini bulmaya ömrü yetmeyen diğer ana babalar gibi. Son nefesinde Hayrettin’i aramaktan vazgeçmeyin” diyen Kemalettin Eren gibi…
Hiç ‘baba’ diyemeyen çocuklar orada olacak.
Bitmeyen bir arayış, bekleyiş ve mücadeleyle büyüyen çocuklar, ömürleri yettiğince beyaz tülbentleriyle o meydanda oturmaya devam edecek Cumartesi Anneleri’yle birlikte olacak.
Tıpkı 90’lardan beri iki kardeşini arayan Diyarbakırlı İffet Tekdağ gibi kayıplarının isimlerini söyleyecekler, nasıl kaybedildiklerini anlatacaklar, bulunmaları için seslenecekler..
Ne diyordu 63 yaşındaki İffet Tekdağ, on yıllardır bayramların haram olduğu kayıp yakınlarıyla konuşan Gazete Karınca’ya…
“Bazen camdan bakıyorum, kardeşimi buralarda bir yerde toprağa koymuşlar. Ama ben nerede olduğunu bilmiyorum. Bazen çobanları görüp onlara sesleniyorum, hiç gittiğiniz yerde cenaze falan buldunuz mu? Ne zaman Silvan’a yolum düşerse, Ali’ye sesleniyorum.”
Tek istedikleri evlatlarının, eşlerinin, kardeşlerinin nerede olduğunu bilmek, bir parçasına bile razı oldukları kemiklerini gömecekleri bir mezar kazmak ve tabii bir daha kimse kaybedilmesin diye geçmişle yüzleşmek, suçluların ortaya çıkarılıp yargılanmasını sağlamak…
Onlar kararlılar, tek bir kişi bile kalsalar kayıplarının akıbetini sormaya devam edecekler. Hem de dedikleri gibi “hepimiz adına.”
Peki ya biz... Yıllardır gitmedikleri yer kalmayan, dövülen, kovulan, hırpalanan, gözaltına alınan ama dirençlerini hiç kaybetmeyen Cumartesi Anneleri’nin çağrısını duyabiliyor, duyurabiliyor muyuz?
Onların orada insanlığımızı kaybetmeyelim diye bizim için de oturduğunu biliyor muyuz?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Son bir soru ve veda 13 Eylül 2018
Siyasal yangın 30 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları