Çatı Neden Çöktü?

18 Ağustos 2014 Pazartesi

Kemal Bey’in adayını Devlet Bey’in kabul etmesi ile Ekmel Bey’in kerhen adaylığı ortaya çıktığında 19 Haziran Perşembe tarihli Cumhuriyet’te yazmıştım.
Ekmel Bey’in neden Tayyip Bey’in şansını artırdığını yazımdaki iki vurgu ile belirtmiştim:
- CHP seçmeni Kemal Bey’in tutumu ile “seçimsizliğe mahkûm edilmiştir” demiştim.
- Seçmenin önüne “Tayyip’lerden Tayyip beğen benzeri bir seçenek sunulmuştur” diye yazmıştım.
Ben de üzülerek yazdığım bu sözlerden hoşnut değildim, ama gerçek buydu.
Daha sonra Ekmel Bey seçmenin karşısına çıkarak
- Vallahi de billahi de ben Atatürkçüyüm dercesine oy istemeye başladı.
- Cumhuriyet’e bağlı, Atatürk ilkelerine, laikliğe ve demokrasiye gönül vermiş kitlelerde rahatsızlık yarattı.
Benim seçim öncesi son yazımda da belirttiğim gibi “ehvenişer” olana oy vermek zorunda kaldı.
Bu da bu kitleyi gönülden vurdu, inançlarını sarstı. Ekmel Bey 4 dil bilebilirdi, profesör olabilirdi ama halkın gönlünde yatan aday değildi. Zaten bunu da kendisi kanıtladı.
Oy vermeyen seçmeni sandığa Tarhan ya da İnce gibi bir isim çekebilirdi. Hatta Abdüllatif Şener gibi sevilen, popüler ve doğruluğuna gönülden inanılmış bir aday Ekmel Bey’in aldığından çok fazlasını alır ve işi ikinci tura getirirdi.

MHP mi?
Sorun eğer MHP’nin tatmin edilmesi idiyse bu da ana muhalefet olarak CHP’nin sorunudur. “Muhalefet olmak, kerhen ve teorik hesaplarla bir çatı adayı seçmek değildir.”
Böyle olunca akla Kemal Bey’in ve Devlet Bey’in yetersiz kaldıkları ve “kumarı kaybettikleri” sonucu gelir.
Kumarı kaybeden oyuncular faturayı öder ve masadan giderler. Yoksa işi “oy vermeyenlere yıkarak” kurtulamazlar. Bu sonucu baştan görmeleri gerekirdi. Birçoğumuz yazdık. Madem siyaset yapıyorsunuz bunu da önceden kestireceksiniz. Beceremiyorsanız gidersiniz.

Kemal Bey mi?
Evet, Kılıçdaroğlu çok çalıştı, elinden geleni yaptı; dürüst bir politikacıdır.
Ancak bunlar politikada başarı için yetmez; görülemeyen şeyleri göreceksiniz, tongaya basmayacaksınız, kerhen aday seçmeyeceksiniz. Halkın sezgilerini göreceksiniz. Kendinizi seçmenin yerine koymasını bileceksiniz. “Tıpış tıpış giderler” diyerek bu işi götüremezsiniz. O seçmenler tıpış tıpış gitmez ama siz gidersiniz, bu oyunun kuralı böyle çalışır.

Ekmel Bey mi?
Ekmel Bey’e de bir çift sözüm var; keşke çatı adaylığını kabul etmeseydiniz. Yürütmekte olduğunuz işlerde kalıp “bu maceraya” dahil olmasaydınız.
Kemal Bey ve Bahçeli Bey’le birlikte Tayyip Bey’in önüne kırmızı halı seren bir konuma gelmeseydiniz.
Sizinle geçmişte fikir ayrılıklarımız oldu. O ayrı mesele; dürüst ve çalışkan bir akademisyendiniz. Herkesin öneri yapıldı diye ille de politikaya girmesi söz konusu olmayacağını bilmeniz gerekirdi.
Ne yapalım, sonunda Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ile birlikte bir sacayağı oluşturmak zorunda kaldınız.
Kimse faturayı sadece seçmene ödetmeye kalkmasın;
- Her siyasi lider önünde sonunda yaptıklarının bedelini öder.
- Her seçmen de “iktidara öyle ya da böyle gelen (ve getirdiği)” iktidarın faturasına katlanır.
Demokrasinin kuralı mı desem? Yoksa bozuk düzenin sonuçları mı?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları