Ahmet İnsel

Bir otokrat prototipi

01 Eylül 2018 Cumartesi

Filipinler, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni (UCM) kuran Roma Antlaşması’nı imzalamış ülkelerden biri. Birkaç gün önce, çocukları yargısız infaza kurban giden dört Filipinli aile, Filipinler Başkanı Rodrigo Duterte’yi “insanlığa karşı suç” işlediği gerekçesiyle UCM’ye şikâyet etti. 2017’de Filipinli bir avukat da aynı gerekçeyle UCM’ye başvurmuştu. Mahkeme Şubat 2018’de birinci başvurunun kabul edilebilirliğini inceleme kararı almış, Duterte de ülkesinin bu antlaşmadan çıktığını ilan etmişti. Ancak antlaşmada çıkış kararının bir yıl sonra yürürlüğe gireceği yazıyor. Bakalım Duterte’ye dava açılacak mı?
Duterte iki yıl önce göreve başladı. O tarihten beri Filipinler’de resmen dört bin kişi polis tarafından, “kaçarken” veya “direnirken” öldürüldü. İnsan Hakları İzleme örgütü gerçek sayının on iki bin civarında olduğunu, geri kalan sekiz bin kişiyi devlet güdümlü milislerin öldürdüğünü iddia ediyor.
73 yaşındaki Duterte’nin en önemli seçim vaadi, uyuşturucu satıcıları ve kullanıcılarını öldürerek gerçek bir sorun olan uyuşturucu ile mücadele etmekti. Başkan seçildikten sonra bir konuşmasında, Hitler’in Yahudileri öldürdüğü gibi, kendisinin de uyuşturucu satıcılarını yok edeceğini ilan etti. Sonra bu sözü için Yahudilerden özür diledi ama “uyuşturucu kullanan üç milyon kişiyi” öldürtmekle Filipinlerin geleceği için en hayırlı işi yapacağını iddia etmeyi ihmal etmedi.
Duterte günümüz otoriter popülist liderlerin bir tür prototipi. Babasından devraldığı Davao kenti belediye başkanlığını yirmi üç yıl sürdürdü. Şimdi kızı o kentin belediye başkanı. Duterte’nin belediye başkanlığı sırasında ölüm müfrezeleri binden fazla kişiyi katletti. Böyle huzur getirmesiyle şöhret yaptı ve başkanlık seçimini kazandı. Bunun yanında, zenginliğe el koymuş büyük ailelere karşı yoksulları desteklemek, yükseköğrenimi parasız kılmak, sağlık sigortasının kapsamını genişletmek, altyapı yatırımları gibi vaatleri de elbette var. Alttakilerin, kenarda kalanların büyüklere olan hıncını bol küfürle karışık sahnelemeyi de ihmal etmiyor.
Katliam yoluyla asayiş politikasını eleştiren Obama’ya, Ba Ki-moon’a açıkça küfreden Duterte, günümüz popülist otoriterizmlerinin yöntemlerinin hepsini kullanıyor. Muhalefeti kriminalize ediyor. En önemli muhalifi olan Leila M. De Lina bir buçuk yıldır hapiste ama senatörlüğü devam ediyor! Yüksek Mahkeme Başkanı görevden alındı. Şimdi sırada başkan yardımcısı Leonor Robredo’nun seçiminin iptali var. Duterte, insan hakları aktivisti bir avukat olan Robredo yerine, eski diktatör Marcos’un oğlunun seçilmesini istiyordu!
Medya bir yıl içinde denetim altına alınmış durumda. İki büyük gruptan oluşan merkez medyanın bir grubu başkanın bir arkadaşına satılıverdi. Diğeri sürekli taciz ve tehdit altında sesini kesti. Sosyal medyada yasakların ve el koymaların yanında, beş yüz civarında trolden oluşan bir ekip başkanın hizmetinde çalışıyor. Yurttaşların Ulusal Muhafızları adında içişleri bakanlığının kurdurduğu milis gücü, bakanlığın yayımladığı “komünist ve terörist” listesindeki kişilerle mücadele etmekle görevli.
Orduyu yanına alan ama yöntemlerini tasvip etmeyen Katolik Kilisesiyle itişen Duterte, en sonunda kafasının tası atıp, “Tanrı budalanın biri… O…pu çocuğu…” diyerek, nüfusunun yüzde sekseni Katolik olan Filipinler’de şaşkınlık yarattı. Ama Duterte’ye Tanrı’nın lütfü, bir yıl önce Müslümanların çoğunlukta olduğu Mindanao’da İslami Devlet’e bağlı olduğunu ilan eden bir grubun Marawi kentini işgal etmesi oldu. 2014’te devletle barış anlaşması imzalamış ve 1970’ten beri devam eden son derece kanlı bir isyana son vermiş olan Moro İslami Kurtuluş Cephe’sinin desteğini alan Duterte, altı ay süren bir savaştan sonra kenti neredeyse dümdüz ederek İslami Devlet militanlarından temizledi. Bu vesileyle terörle mücadeleyi de yeniden yargısız infaz politikasının diğer gerekçesi haline getirdi.
Bir yandan Çin, diğer yandan Rusya ile yakın durmaya çalışan, eski kolonyal güç ABD’ye askeri ve ticari olarak göbekten bağlı olan Filipinlerin Başkanı, kalabalık bir emekli subay ve polis eşliğinde yarın İsrail’e dört günlük resmi ziyaret için gelecek. Bir iddiaya göre, yüklü bir silah anlaşması yapmak için… Rivayet odur ki, Trump’ın pek sevdiği ve takdir ettiği, şimdiki zamanların bu yükselen lider prototipi, ziyareti sırasında büyükelçiliğin Kudüs’e taşınacağını da ilan edecek. Yakışır…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir otokrat prototipi 1 Eylül 2018
Kayırma ekonomisinin bedeli 28 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları