Eylül aniden geldi

02 Eylül 2018 Pazar

Üstelik 2’si oldu bile.
Süryanice “Aylul”den dilimize geçmiş. “Üzüm ayı” demek. Bağbozumunun başlangıcı.
Eylül’ün namı hüzün ayına çıkmış. Belki üzüm ile ses benzerliği belki de bağbozumunun hüznünden.
Her ayın 2’si gibi dünyada ve bizde hoş şeyler de olmuş hüzünlü şeyler de.
02 Eylül 1922: Eskişehir Yunan işgalinden kurtuldu. Yunan Orduları Başkomutanı General Trikopis esir edildi.
02 Eylül 1925: Tekke ve zaviyeler kapatıldı. Memurların şapka giymesine ilişkin kanun çıkarıldı.
02 Eylül 1929: Cumhuriyet gazetesinin düzenlediği ilk güzellik yarışmasında, Feriha Tevfik Hanım (1910-1991) Türkiye Güzeli seçildi.
02 Eylül 1938: Hatay devletinin kuruluşu ilan edildi. Hatay Millet Meclisi ilk toplantısını yaptı ve Tayfur Sökmen’i Cumhurbaşkanı seçti.
02 Eylül 1945: Atom bombası atılan Japonya kayıtsız şartsız teslim oldu.
02 Eylül 1968: İlk kadın gazeteci ve yazarlarımızdan Sabiha Sertel 73 yaşında Bakû’da vefat etti.
02 Eylül 1977: İstanbul Ümraniye 1 Mayıs Mahallesi’ndeki gecekondu direnişinde 12 kişi hayatını kaybetti.
2 Eylül’ler sürüp gidiyor. Yıl 2018 oldu.
Ve henüz 2 Eylül gelmemişken bile “hayatını kaybeden kaybedene”!
Bayram tatili trafikteki ölümleri artırmaya yarıyor. 9 günde 142 ölü- Bu kaza yerindeki ölü sayısı. Hastaneye ulaştıktan sonraki sayılar kapsam dışı. Bir de eğlence için ölen- öldürülenlerimiz var. Düğünde maganda kurşunu ile ölen sayısı 46’ya ulaşmış. Külliye’ye dil uzatmak gibi olmazsa, destur diyerek bu iki “hayati konu” keşke, 5 vakit atılan nutuklardan birine ve zırt pırt için çıkartılan KHK’lerin muhtevasına dahil edilse keşke!
Sonuçta rastlantısal ölçekte ölenlerin yüzde 52.5 si Tayyip Bey’in kendi seçmeni.

***

Ekonomi tarihi aslında “arz”cılar ile “talep”çilerin mücadele tarihidir.
Ekonomistler kafayı ve paçayı “döviz kurları”na, “üretime”, “enflasyon”a, “istihdam”a vs. kaptırmadan önce iki cepheye ayrılmıştı.
Bir cephenin iddiası şuydu:
Her arz kendi talebini yaratır.
Yani, sen yeter ki piyasaya sür, isteklisi alıcısı çıkar.
Ötekiler ise tam tersini savunuyordu: Her talep kendi arzını yaratır.
Bu bir anlamda siyah ile beyazın kavgası idi. Ama gerçek her zamanki gibi gri tonlarda idi.
En koyu gri ise “enflasyon” idi. Hayatı, piyasayı altüst ediyordu. Toplam talep, toplam arzdan fazla olunca fiyatlar yükseliyordu.
İşin tuhafı üretim maliyetleri artınca da yine fiyatlar yükseliyordu. Buna naçizane “betonlaşma çıkmazı veya eser bırakma aşkı” da diyebiliriz.
Toplam talep niçin toplam arzı geçer?
Bu soruyu eriyen TL’ye ve şişinen “dolar”a kaydırıp kafa karıştırmanın âlemi yok.
Zira bir başka vesile ile yazmıştık, ABD eski başkanlarından L. Johnson’un dediği üzere, uzun ekonomik izahat idrarını kaçırmak gibidir. Bacaklarından aşağıya giden ılık ıslaklığı sadece insan kendisi anlar.
Erdoğan’ımız dövizdeki yangınımızı izaha yelteniyor mu?
Dolar - molar yolumuzu kesmez ülkemize açılan ekonomik savaş” deyip geçiyor.

***

Benzer “ekonomik savaşı” 1990’ların başında Arjantin de yaşamıştı. (Hâlâ da yaşamakta.)
Uzun bir yazı görevi nedeniyle uzunca bir süre Buones Aires’de kalmıştım. Buones Aires “iyi havalar” demekti. Ahali başkentlerinin adının hakkını vermekten, sokaklarda tango yapmaktan geri durmuyordu.
Marketlerde görevliler, sepete konulan ürünlere, müşteri kasaya ulaşmadan gelip yeni fiyat etiketi basıyordu. Eflasyon yüzde 1000’lere vurmuştu, radyo ve TV’ler saatlik enflasyon ilan ediyordu.
Tüm güç, ailesi Osmanlı döneminde göç ettiği için, El Turco diye anılan Cumhurbaşkanı Carlos Menem’de idi.
IMF tavsiyelerine uyarak bir yasa çıkartıldı: “1 Peso eşit 1 dolar”.
Ötesi “Sen sağ ben selamet!” diye beklendi. Olmadı. İğneden ipliğe her şeyi özel sektöre devretmeyi sürdürdüler.
İşsizlik, yolsuzluk, pahalılık katlanmaya devam etti. Genelkurmay Başkanı’nın tarihi resmi konutu bile bir otel zincirine satıldı.
Fabrikalar, kurumlar özel ellere devredildi. En sonunda da hapisanelerin özel sektöre devri gündeme geldi.
Sonuç?
El Turco kaçakçılıktan hüküm giydikten sonra merak etmek içimden gelmedi doğrusu.
Filmin devamını şimdi ülkemizde izliyoruz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Küçükpazarlı Kemal 17 Mart 2024
Vakıa vakası! 10 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları