Çiğdem Toker

‘Enflasyonla topyekûn mücadele’

04 Eylül 2018 Salı

İçinde IMF (Uluslararası Para Fonu) geçen iki ayrı haberi art arda duyurdu dün ajanslar.
Kısa süre önce IMF’nin kapısını çalan Arjantin hükümeti, kemer sıkma önlemleri kapsamında, 10 bakanlığı kapatmaya hazırlanıyormuş. (Süreç farklı fakat tesadüf ilginç: Türkiye’de de 26 olan bakanlık sayısı geçenlerde 16’ya indirilmişti.) Bakanlık kapatıp birleştirme işlemiyle, imzalanacak stand-by anlaşması ve kullandırılacak kredinin hızlandırılması umuluyor.
IMF Başkanı Christine Lagarde, Arjantin Devlet Başkanı Macri ile görüşmesinin ardından, daha güçlü para ve maliye politikası çabalarının derinleştirilmesi gereğini vurgulamış. Bu çabaların bütün Arjantin halkı yararına olacağını söylemeyi de ihmal etmemiş.
Bilen bilir; “güçlü para ve maliye politikası çabaları”, IMF’den para istenince en sık duyulan sözdür. Öyle birkaç kez değil. Onlarca yüzlerce kez, bıktırasıya tekrarlanır. Dahası, Lagarde’ın son demecinde gördüğümüz gibi para isteyen ülke halkının yararına olacağı masalıyla birlikte anılır.
Gerçek ise farklıdır. Krediyle sağlanan taze milyar dolarların geri dönüşünü garantilemek için her ayrıntısını, kesintilerini, takvimini IMF’nin çizip tanımladığı “güçlü para ve maliye politikası” zorunludur.
İlgili ülke yararına gibi sunulan acı reçeteler silsilesi, kapıyı çalan hükümetin zorlu “ev ödevi” olur.

Hangi tasarruf İçinde
IMF geçen ikinci haber, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın verdiği bir mülakattan. Albayrak kısa vadede enflasyondaki geçici artışların normal olduğunu belirtmiş. (Evet “normal”) Maliye politikasında ciddi tasarruf tedbirleri alındığını, IMF’ye başvurulmasının düşünülmediğini açıklamış.
(Öyle görünüyor ki kapsamlı, tutarlı bir krizden çıkış programı hazırlayıp uygulamadıkça, ekonomiyi yönetenler, içinde IMF geçen sorularla daha sık karşılaşacak.)
Düne kadar IMF’nin Türkiye’den borç istediğini gururla tekrarlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan için, IMF’ye başvurunun her şeyden önce ciddi bir psikolojik bariyer olduğunu tahmin etmek güç değil. Fakat bu meselenin bir yönü. Sorunun özü, “güçlü para ve maliye politikalarının” ifade ettiği anlamda düğümleniyor.
IMF’li bir krizden çıkış programının dayatacağı reçetenin faturasının yine geniş kitlelere çıkacak oluşundan başka karşılıkları var bu retoriğin.

Ejder
O da maliye politikasındaki tasarruf önlemlerinin öyle göstermelik biçimde değil, gerçekten sonuç getirici olmasını gerektiriyor. Sonuç getirici önlemler ise zorunlu olmayan kamu harcamalarının kısılmasını gerektiriyor. Bütçeye maliyeti açıklanmayan, ülkenin yönetildiği Saray’daki davette, milyonlarca insanın adını ilk kez duyduğu “ejder meyveli, ciha tohumlu smoothie”li menüden feragat etmeyi mesela. Ejderli menü ile maliye politikasındaki tasarruf haberlerinin aynı güne sığması da bizim büyük talihsizliğimiz.
Sonuç olarak, dünkü haberler, IMF’ye başvurmaya ihtiyaç olmadığını anlatmak adına alınacak tedbirleri sıralarken inandırıcılığın altını çizdi.
Bakan Albayrak’ın ifadesinde “enflasyon ile topyekûn mücadele”deki “topyekûn” kısmının, yönetilenlerden çok yönetenleri ilgilendirdiği ise gün gibi ortadadır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları