İdeolojinin Ekonomiyle Dansı

05 Eylül 2018 Çarşamba

Ekonomik bunalımı, gittikçe derinleşen krizi nasıl tanımlamalı? Sistemin klasik devresel krizlerinden birisi ile mi, yoksa daha farklı ya da bu krize eklemlenen yapısal bir bunalımla mı karşı karşıyayız? Öyle ya da böyle krizin daha öncekilerden farklı olduğu, farklı bir seyir izlediği ortada.

***

Krizlerin tetikleyici öğeleri farklı olabilir; Kitap derler, Rahip derler, önemi yoktur. Tetikleyici öğelerden değil, iktidarın genel stratejisinin krizin büyüdüğü zemini oluşturduğundan söz etmek daha doğru olacaktır. Kısaca ekonominin ideolojiye tabi kılınmasından, bunalıma yol açacak bir stratejinin sürekliliğinden söz ediyorum.

***

Neoliberal politikaların Batı ülkeleriyle eşzamanlı olarak Türkiye’de de etkin olmaya başladığı tarih, 24 Ocak 1980 kararları, 12 Eylül darbesi, Özal dönemi ve sonrasıdır. Neoliberal politikanın zirveye yerleşmesi ise yokluklarla, yüksek enflasyonla anılan Bülent Ecevit’in son kez başbakan olduğu koalisyon hükümeti dönemindedir.

***

Yoğunlaşan krize “çare” Amerika’dan geldi, Dünya Bankası uzmanlarından Kemal Derviş görevlendirildi. Sıkı para politikası katı bir şekilde uygulandı; kriz, yükü emekçi sınıflara yükleyerek atlatılma yoluna girmişti ki çıkartılan siyasi krizle Ecevit hükümeti düşürüldü.

***

Sonrası ilginçtir. Derviş’in de dahil olduğu komplo işe yaradı; koalisyon ortakları barajın altında kaldılar. Ortaya çıkan ya da oluşturulan boşluğu “İslamcı Erbakan”ın partisinden kopan tıpkı Adnan Menderes’in DP’si gibi “başlangıçta demokrat” AKP doldurdu. “Demokrat” olma iddiasının ciddi bir ideolojik hazırlığın yaldızı olduğu kısa sürede anlaşıldı.

***

Sonrası 2002’den, iki küçük krizden sonra ağır bir bunalımın yaşandığı günümüze uzanan süreçtir. Sürecin krizle sonuçlanmasının nedenlerinden birisi ekonominin ideolojiye tabi kılınmasıdır. Yalnızca faiz konusundaki inat bile bu durumun kanıtı sayılabilir. Daha baştan rejimi değiştirmek, Türkiye’yi İslamcı bir ülkeye dönüştürmek iddiası, bu ideolojik bakış AKP’nin ekonomi politikasını belirlemiştir.

***

Bunun için gerekli olan bir sermaye grubunun desteği idi. Yoktu, yoksa yaratılması gerekiyordu, yaratılmıştır. Erbakan döneminin “hayalci ağır sanayi hamlesi” yerine “pratik inşaat sektörü” seçilmiş, ekonominin dengelerini altüst eden yeni zenginlere sermaye aktarımı devlet desteğiyle gerçekleştirilmiştir.

***

Derviş sonrası görece iyileşen ekonomiye dış kaynaklardan akan oldukça yüklü finansal destek ya da borç yeni ideolojik yapının finansmanında kullanıldı. Kaynaklar ince eleyip sık dokumadan başta Fethullah çetesi olmak üzere tarikatlara bağlı üstencilere aktarıldı. Eğitimin İslamileştirilmesi için özel kaynaklar yaratıldı. İslamcı zengin bir zümrenin hemen her alanda, moda dahil, oluşması sağlandı.

***

Hikâye uzundur. Portföyü oldukça geniş sistemin kurallarıyla işlemek üzerine kurgulanmış Batılı, Batı’yla ilişkili ekonomi, ciddi bir ideolojik saldırıyla karşılaştı. Her durumdan kâr çıkarmaya eğilimli, kültür yoksunu burjuvazi desteklese de ideolojinin ekonomiye müdahalesi bunalımı derinleştirdi. Şimdi ABD politikalarıyla uyumlu sapmanın düzeltilmesi, emperyalist kapitalist sistemin klasik rotasına geri dönmesi isteniyor.

***

AKP zorla elde edilmiş “zaferlere” rağmen iflasın sınırındadır; iktidarını yitirebilir. Ama bunun için İslamcı ideolojinin dümen suyunda kurtuluş arayan muhalefet yerine, emekçileri halk sınıflarını bunalımın yükünden kurtarmaya öncelik tanıyan ufku sosyalizme uzanan ciddi bir muhalefet gereklidir.

***

Yok mu böyle bir muhalefet partisi, bloku, birliği? Öyleyse ne duruyoruz, var edelim...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları