Ara Güler Müzesi

05 Eylül 2018 Çarşamba

Ara Güler 16 Ağustos’ta 90 yaşına girdi. 90. yaş kutlaması da büyük ustaya yakışır bir şekilde gerçekleştirildi. “Ara Güler Müzesi”nin açılışı yapıldı. Yoğun bir katılım oldu.
“Müze” Şişli Bomonti’deki eski bira fabrikasında kurulan Bomontiada’da yer alıyor. Bomontiada eğlence mekânları ağırlıklı sanat etkinliklerine de yer veren tarihi bir yapı. İyi bir restorasyondan geçmiş, işlevsel. Pek ayakaltı sayılmasa da İstanbullular yoğun olarak kullanıyor. Alt da Bomontiada’nın sergiler için ayrılmış bölümü. “Ara Güler Müzesi” de Alt’ın bir bölümünde yer alıyor.
Müzenin yeri Ara Güler açısından bakarsak oldukça uygun görünüyor. Bomonti, fabrikalarıyla büyük ustanın objektifinin yöneldiği önemli mahallelerdenmiş zamanında. Yapı ise tarihiyle ustanın uzun yıllar süren emeğini simgeler gibi. Üstelik yeni haliyle bir kültür kompleksi ve içinde Ara Güler adına özel bir edisyon da çıkartan Leica fotoğraf makinelerinin Türkiye’deki tek mağazası ve sanat galerisi de yer alıyor. Ara Güler de “Master of Leica”dır.
“Ara Güler Müzesi”nin ilk sergisi “Islık Çalan Adam” adını taşıyor. Müze girişinde dağıtılan broşür iki yaprak ve sadece serginin krokisi, bölümlerinin başlıkları ve sergiyi gerçekleştiren kadronun isim listesinden ibaret. Bu broşürden müzenin “aragulermuzesi.com” adlı bir internet sitesi olduğunu öğreniyorum. Ama internet sitesi de sadece tek sayfa ve serginin adını, açılış tarihini ve adresi bildiriyor. Müzenin açılış saatleri hakkında bile bir bilgi yok. Ara Güler’in doğum gününe yetiştirmek için acele edilmiş, bazı şeyler eksik kalmış olabilir ama sonra da tamamlanmamış nedense. Neyse ki tasarımı ile dikkat çeken sergi kataloğu ve öykü kitabı eksikleri gideriyor. Zaten sergiler biter ama kitapları hep kalır.
Alt’ın sadece bir bölümü müzeye ayrılmış. Boş salonları görüp müze bölümüne varıyoruz. Bir sergi girişi için uzunca bir metin karşılıyor bizi. İlk cümlede söylendiği gibi Ara Güler Türkiye’nin son doksan yılına tanıklık etmiş, 1950’den beri Türkiye’deki yaşamı ve dünya ve Türkiye’den sanatçıları, şair ve yazarları birer sanat eseri olan fotoğraflarında kayda geçirmiş. Onu dört küçük salonda tek bir sergi ile anlatmanın olanaksızlığının hem kuratörler Umut Sülün ve Sevim Sancaktar, hem de yazarlar Ali Akay, Engin Özendes ve Namık Erkal farkında. Bu durup okunamayacak uzunluktaki metinde de bu gerçekliği ifade ediyorlar.
Sergiyi Ara Güler’in “hikâye anlatıcılığı”yla sınırlamışlar. Ara Güler gençlik çağlarında fotoğrafın yanında edebiyatla ilgilenmiş, öyküler yazmış, yayımlamış. Bu öykülerin derlemesini de kitap olarak çıkarmış. Diğer odak noktaları da hikâye anlatıcısı Ara Güler olmuş. Yaşamından kesitlere odaklanılmış.
Sergide Ara Güler’in eserlerinin yanı sıra notları, evrakları, kişisel eşyaları, fotoğraf makineleri yer alıyor. Büyük ustayı yeni tanıyacaklar için iyi çalışılmış, iyi düşünülmüş bir sergi ama tadımlık. Tabii ki Ara Güler’in 70 yılı aşan emeğini tek bir sergide yansıtmak mümkün değil, o nedenle bu sergiyi giriş olarak kabul etmeliyiz. Ara Güler Müzesi’ne bir ilk adım. Ama henüz bir müzeden söz etmemiz mümkün değil. Çağdaş bir müze sürekli sergide konu edindiği sanatçının yaşam öyküsünü anlatırken süreli sergilerle de hem sanatçıya hem de onunla bağları olan konulara odaklanır. Alt’ın yarısı buna yeterli değil, tek sergilik bir alan. Ama bu takdir edilmesi ve desteklenmesi gereken girişimi hayata geçiren Doğuş Grubu alanın tamamını da tahsis etse Ara Güler Müzesi’nin gereksindiği alanın ve görünümün sağlanamayacağını düşünüyorum.
Büyük ustanın Beyoğlu’ndaki babaevi ve çalışma mekânı Güler Apartmanı’nın müze için çok daha uygun olacağı anlaşılıyor. Güler Apartmanı hazır olduğunda “Ara Güler Müzesi açıldı” diyebiliriz. Bu güzel sergi ise müzeye giden yolda ön bilgi sağlayan, büyük ustayı tanıtan bir işlev görüyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ara Güler Müzesi 5 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları