Övgünün sahtesi, Danimarka’dan döner...

09 Eylül 2018 Pazar

1980’li yıllarda Türkiye gündemini, bazılarını okul kapılarından devşirip ailelerinden kopardığı iyi yetişmiş gençlerle meşgul eden Adnan Oktar ve çetesi; 90’larda kan kaçakçılığı, fuhuş ticareti, tehditle şantaj, illegal telefon kayıtları gibi “adi” suçlarla anılıyordu.
1999 yılında hazırlanan DGM iddianamesinde de zaten bu suçlar ve “çıkar amaçlı silahlı örgüt kurmak”la itham edildi. Başka bir deyişle Adnancılar bildiğiniz mafya, Adnan da bu mafyanın babasıydı!
İşte böyle bir mafya babası, Mustafa Akyol gibi “prezantabl” müridleri sayesinde güvenini kazanıp desteğini aldığı Evangelist Kilise’nin Yaratılış Atlası’nı Harun Yahya takma adıyla yayımlayarak sınıf atladı!
Deli raporlarıyla hapisten kurtarılan Adnan Oktar, Türkiye’deki avanak devletlilerin bilimsel mantığı gömmek için Evrim teorisine karşı gökte ararken yerde bulduğu çakma antidot, yaratılış savı sayesinde adeta saygınlık kazandı. Harun Yahya namıyla mehdi olduğunu sezdirmeye başladı.
Bu saygınlık elbette uzun sürmeyecek, eşya tabii ki aslına, yani Harun Yahya çok geçmeden A9 kanalında kediciklerle oynaşan Adnan Oktar’a, Adnancılar da fuhuş, şantaj, kan ticareti vb’den beslenen kriminal suç örgütüne dönmekte gecikmeyecekti.

***

Ama 2007’de Adnancı mafya, henüz Evangelistlerin ekmeğini yiyor, Yaratılış Atlası’nın Türkiye’de gördüğü izzet ikram ile bizim şuursuz devletten aldıkları alkışı, sanki çakma atlasın on binlercesini gönderdikleri dünya ülkelerinden de alıyormuş gibi yapıyorlardı.
Bir dış muhabir olarak benim Adnancılara yönelik ilgim de zaten bu sahte alkışlarla başladı. Örneğin Fransa’da “entellektüel sahtekârlık” diye nitelenen Yaratılış Atlası’nın okullara, kitaplıklara, hatta hükümet üyeleri ve milletvekillerine bedava gönderilmesi infiale yol açmış, sonunda toplatılıp imha edilmişti. Oysa Adnancıların sayısız “yaratılışçı” sitesinde, yabancı basında çıkan, atlas hakkında övgü dolu, ama asılları ortada olmayan makalelerin Türkçe çevirileri (!) yayımlanıyordu!
Bir değil, on değil, yüzlerce sahte makale üreten ve sayısız internet sitesi kuran Adnancıların; sanıldığından çok daha kalabalık, derin, yaygın, teknik altyapısı son derece gelişmiş, organize bir suç örgütü olduğunu böylece anladım.
Adnancı sitelerin hepsini tek başıma kontrol etmem mümkün değildi. Atlasa sahte övgü düzen dünya basınını da bire bir izleyemezdim.

***

Ama bazen doğruların ayağına gelir eğriler…
Bir gün, Adnancı sitelerden birinde Danimarkalı Politiken gazetesinde güya Yaratılış Atlası’nın övüldüğü bir makale çevirisine rastgeldim.
İşte bu olamazdı!
Danimarka’nın küçük nüfusuna karşın yarım milyondan fazla okuru olan Politiken, ilerici çizgisi ve ciddiyetiyle öne çıkan saygın bir gazeteydi.
Gazetenin Yazı İşleri Müdürü Toger Seidenfaden’e bir mail gönderdim. Adamcağız, Adnancıların uyduruk makalesine o kadar sinirlenmiş olmalı ki, birkaç saat içinde cevap verdi.
Zor tuttuğu bir öfkeyle yazdığı cevapta, özetle: “Politiken, Harun Yahya ve Yaratılış Atlası’nı öven bir makale elbette yayımlamadı! Böyle bir yapıt, asgari düzeyde bilimsel kültür sahibi olan herkes için gülünç bir kitaptır ve sahtekârlıklarla doludur” diyordu. “Aksine, Politiken bu olayı (Atlas Danimarka’ya da bedava yağdırılmıştı) incelediği 12 Kasım 2007 tarihli sayısında pek çok uzmanın görüşlerine yer vermiş ve bu uzmanlar, söz konusu yapıtın hiçbir bilimsel değer taşımadığının, bilimsel Darwinizme propaganda yöntemleriyle saldıran yaratılışçı kampanyanın bir parçası olduğunun altını çizmişlerdir…”

***

Adnancıların yalan uçurtmasını, kuyruğundan yakalamıştım!
Togen Seidenfaden’den gelen cevap çerçevesinde, 28 Aralık 2007 tarihinde “Yahya’nın mumu Politiken’e kadar” başlıklı alaycı bir yazı yayımladım.
Tabii ki çıldırdılar.
Yakınlarım, “Adnancılar çok tehlikeli, üstelik fuhuş ve şantaj örgütü. Senin işin değil, uğraşma!” diyorlardı. Ama bu çakma mehdi, hakiki mafya ile birilerinin de uğraşması gerekiyordu. Özellikle Evangelist yaratılış safsatası, eğitime zerkedilmeye başladıktan sonra…
Ve boğuşma başladı.
Devamı haftaya...
YN: Aziz okurlarım, gazetemiz Cumhuriyet’in kuruluş ilkeleriyle yeniden buluştuğu bugün, onu temel değerleriyle yaşatacak olan Cumhuriyet Vakfı’nın yeni yönetim kurulunu ve görev almaktan onur duyduğum yayın kurulunu gönülden kutluyor; Cumhuriyet’in bir gazeteyi çok aşan aydınlatmacı ışığını sizlerle birlikte güçlendireceğimizin güvenini taşıyorum.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Deli Şair’e vefa 17 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları