Der Spiegel ve Cumhuriyet

20 Ağustos 2014 Çarşamba

Federal Alman Şansölyesi Angela Merkel’in istihbarat örgütü BND’ye (Bundesnachrichtendienst-Federal Haberalma Servisi) “Türkiye’yi de dinleyin” emrini verdiği Almanya’nın önde gelen dergi ve gazeteleri tarafından ortaya çıkarıldı ve kamuoyuna sunuldu. Alman hükümetinin zor durumda kaldığı bir gerçek. Çünkü tam da o günlerde ABD’nin Almanya’yı dinlediği de ortaya çıkmış ve Almanya “ihtiyatlı bir dille kıyameti koparmıştı”. “İhtiyatlı dille kıyamet nasıl koparılırmış” diye aklınıza bir soru gelirse Türk Dışişleri’nin ve hükümetinin tutumu, tavrı da bir fikir verebilir.

***

Konu, tarihin en eski mesleklerinden biri olan “ülkelerin birbirini dinlemesi, izlemesi, kısaca casusluk” olunca bu alanda övgü ile yerginin birbirine karıştığı malumdur. Uluslararası siyasetin bu kaçınılmaz aracı, kimi ülkelerde ayağa düştüyse de çapından bir şey yitirmemiş, teknolojinin gelişen nimetlerinden de alabildiğince yararlanmıştır.
Bu işlerin hep karşılıklı, neredeyse eşit düzeyde olduğu düşünülür. Öyle olmadığı en azından bir eşitlikten söz edilemeyeceğini biliyoruz artık: ABD herkesi, bu arada Almanya’yı da dinliyor. Almanya Türkiye’yi ve kuşkusuz daha pek çok ülkeyi dinliyor. Türkiye kimi dinliyor bilmiyoruz.
Bildiğimiz onun içeride çok meşgul olduğudur.

***

Ama ben bu yazıda konunun başka bir boyutuna dikkat çekmek istiyorum izninizle. Geçen aylarda aralarında Cumhuriyet’in de bulunduğu bazı yayın organları Dışişleri Bakanlığı’nda yapılan ve kayıtları ortaya dökülen bir gizli toplantı ile ilgili yayın yaptılar. Şimdi yargılanıyorlar. Üzerinde yayın yasağı da var ve artık içeriğini herkesin bildiği bu toplantıda konuşulanlar ile ilgili yazıp çizemiyoruz.
Dava da açıldı zaten ve Cumhuriyet şimdi o davada “kamuoyunun haber alma hakkını” savunmak gibi bir görevle karşı karşıya.

***

Peki, Almanya’da Alman MİT’i BND’nin Türkiye’yi dinlediğini ortaya çıkaran Der Spiegel ve diğer yayın organları mahkemeye çıkarılacaklar mı? Alman “derin devletinin” ne yaptığını ne yapacağını bilemem ama derin olmayan devletin bu tür bir işe girişeceğini sanmıyorum.
Federal Alman hükümetinin başbakanı Angela Merkel, geçen pazartesi günü Letland ziyareti sırasında yaptığı açıklamada, “BND’nin çalışmaları konusunda detaylı bir açıklama yapmayacağını, konunun, gerektiği ölçüde istihbarat faaliyetlerinin denetiminden sorumlu Parlamento Denetleme Komisyonu (PKGr/ Parlamentarischen Kontrollgremium) tarafından ele alınacağını” söyledi. Demek ki orada böyle bir Meclis Komisyonu da varmış. Bu komisyonun işleri örtbas edip etmediğini de tartışıyor şimdi Almanlar.

***

Bu kadar da değil, Almanlar çıldırmış olmalı, siyasi partiler açıklama üstüne açıklama yapıyor, “Hakkımızdır, dinleriz; Türkiye dost kategorisine girmez” diyen var, “Ne münasebet hiç olur mu öyle şey, beceriksiz BND Almanya’nın güvenilirliğini zedeledi” diyen de. Ama “Ulan alçak Der Spiegel, ulan haddini bilmez Süddeutchezeitung size şimdi devletin gizli bilgilerini yayımlamaktan bir dava açalım da görün gününüzü” diyen yok.
Orada YSK’nin resmi açıklamasını sumen altı eden Resmi Gazete de yok.
Basın özgürlüğü var mı? Kılcal damarlara kadar nüfuz etmiş kendine aşırı güvenen sistemin varlığını tehlikeye sokmadığınız sürece var. Bizde ise sistemin kendine güveni daha çok “heeyyt ya da eyy” modundadır ve bu nedenle basın hem sistemi eleştirmek hem de “eyy... heeyt” düzenine karşı kendini korumak durumundadır. Bu arada havuz doldu taştı; özgürlükçü olduğunu söyleyen kimileri ise rakiplerinin değil, refiklerinin tökezlemesini dört gözle bekliyor. Bu da işin bir başka boyutu ama üzerinde durmak zaman kaybı olur...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları