Meriç Velidedeoğlu

9 Eylül’ler

14 Eylül 2018 Cuma

Cumhuriyet tarihimizde ilk “9 Eylül” bilindiği gibi, İzmir’in Kurtuluş günü; “Büyük Zafer”den sonraki ilk “9 Eylül” de, “Cumhuriyet Halk Fırkası”nın kurulduğu gün.
Her iki “9 Eylül”ü de Söylev’de (Nutuk) anlatmıştır Atatürk.
Kuşkusuz, “30 Ağustos Zaferi”nin ardından, ordunun İzmir’e doğru yönelmesi, Anadolu’nun tüm işgalcilerden kurtarılması, “TC Devleti”nin kurulması demekti. Kuşkusuz bugün devleti yönetenlerin, “var olması” da demekti...
Ne var ki AKP iktidarının 9 Eylül’ü, “İzmir’in Kurtuluşu” bağlamında anmaması, bu “Kurtuluş’u yok sayması”nın bir değeri yok; “Tarih” kabul ettiğine göre, yurt genelinde büyük bir coşkuyla kutlandığına göre, devletin başındakinin anmaması, kutlamaması yüz kızartıcı, ulus için de üzücü bir durum.
Bir başka “9 Eylül”e, “Cumhuriyet Halk Partisi”nin kuruluşuna gelince, Meclis’in açıldığı 1920 yılının ortalarına doğru, Meclis oturumlarında beliren bir durumu şöyle dile getirir Atatürk: “Zaman geçtikçe, Meclis’te ‘birlik’ olarak çalışmanın sağlanmasında güçlükler doğmaya başladı. (...) Meclis’ten iş çıkamıyordu!”
Oysa Atatürk, “Meclis’in niteliği” ve “Meclis’in yönetimi” için gereken yöntem ile ilgili görüşlerini, “Halkçılık Programı” olarak Meclis’e sunmuş, kabul edilmişti. (18.09.1920)
Yine de Meclis’te, kimi örgütlerin kurulması önlenemez, bunların durumunu şöyle dile getirir Atatürk: “Bu grupların hepsi de, Meclis görüşmelerinde düzeni sağlamak ve oyların dağılışını önlemek amacıyla kurulmuşsa da, bunların varlıkları tersine bir sonuç veriyordu!”
Sonunda, “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu” adıyla bir grup kurmaya karar verir, bu grup, ilk “Büyük Millet Meclisi”nin çalıştığı sürece, “Hükümetin iş görmesine yardımcı olabilmiştir!” diye vurgular Atatürk.
Burada yine bir ayraç açıp, Atatürk’ün her “Meclis” dediğinde, bu kurum için “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden başka hiçbir mevki, Ulus’un yazgısında etken olamaz. Bütün yasaların düzenlenmesinde, her türlü örgütlenmede, yönetimin bütün ayrıntılarında, eğitimde, ekonomide, ulusal egemenlik ilkesine uyulacaktır!” vurgulamasıyla birlikte ortaya koyduğunu, AKP iktidarının ve başındakinin artık anımsaması gerek ve değerli dostlar ayracı kapatıp, Söylev’e dönersek, yine bu bağlamda “Meclis”i temel alma konusunda, bir örneği daha anımsatıp, günümüzdeki durumla karşılaştıralım.
“15 Ocak 1923” tarihli Meclis oturumunda Afyonkarahisar Milletvekili Hoca Şükrü Efendi ve arkadaşlarının, “Halife Meclis’in, Meclis Halife’nindir!” vurgulamasıyla ortaya konan bu durumu, Atatürk, “Millet Meclisi’ni, Halife’nin ‘Danışma Kurulu’ gibi göstermek ve kabul ettirmek istemişlerdir!” diyerek yanıtlar.
Evet, tam 95 yıl önce Atatürk’ün sözleriyle ortaya konan bu “Meclis” değerlendirmesinde, din hocasının bile Meclis’i tümüyle devreden çıkarıp sıfırlamadığı görülüyor.
Bu tarihsel açıklama, bugünkü “TC Devleti’nin Başkanı”nın “TBMM”yi ne denli “Hiç”e saymasının ne boyutta olduğunun göstergesidir.
Ayrıca, “Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Grubu”nun, “CHP”yi oluşturduğu bilinir.
Ve bu partinin özelliklerinden biri de “doğurgan” oluşudur, ilk ürün, “Terakkiperver Cumhuriyet Partisi”dir (17.11.1924). Parti’nin, “Dinsel düşünce ve inançlara saygılıdır!” vurgusu, temel ilkelerindendir.
İkinci ürün, “Demokrat Parti”nin kurucularından A. Menderes’in de, partisinin “Grup Toplantısı”nda, milletvekilerine, “Siz isterseniz Hilafeti bile geri getiririz!” dediğini anımsatalım!..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları