Adalar’dan atları kaldırmak mı? Neden?

14 Eylül 2018 Cuma

Yassıada’nın medyaya yansıyan son fotoğraflarını gördünüz değil mi? Beton yığınları ve aralarına sıkışmış can çekişen birkaç ağaç. Yetkililer kesilen ağaçların yerine 3 kat fazlasını dikeceklerini söylüyorlarmış... İnandınız mı? Taksim Meydanı’na Gezi Parkı’na da dikeceklerini söylemişlerdi. Çevresel, kültürel, tarihi özellikleri gözetmeden yapılan talanın ucu bucağı yok.
Şimdi aynı oyun Adalar üzerinde oynanıyor. Üstelik toplumun en yumuşak karnı olan hayvan sevgisi buna alet edilerek...
16 Eylül Pazar günü hayvan hakları aktivistleri, özgürlük ve adaleti savunan herkesi “faytona son, atlara özgürlük” sloganı ile faytonlarda atların kullandırılmasının önüne geçilmesi için Büyükada’da eyleme çağırıyorlar. Ne güzel, ne haklı bir eylem değil mi? Biliyorsunuz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da katılmıştı bu salvoya; seçim öncesi, 18 Haziran Yenikapı mitinginde “Atları faytonların boyunduruğundan kurtarıp özgürlüklerine kavuşturmak için bir çalışma yapıyoruz” demişti.
Yorgunluktan çatlayarak ölen atların fotoğrafları paylaşılıyor son birkaç yıldır medyada, protestolar yapılıyor.
Doğma büyüme adalı biri olmasam kesinlikle katılırdım o eyleme. Üstelik fotoğraflardan değil, birebir şahit oldum o görüntülere, içim parçalandı, ağladım hatta ben de paylaştım. Ama atlar kaldırılsın diye değil, önlem alınsın koşulları iyileştirilsin diye... Ama Adalar’da yaşıyorum ve biliyorum ki çözüm asla atları kaldırmak değil.
Neden mi? Anlatayım. Biz adalılar, nerede ayrışıyoruz eylemcilerle ya da Erdoğan’la? Açıklamaya çalışayım. Çünkü konu sadece bir ada ve fayton sorunu değil, sorun Türkiye’deki büyük resmin küçük bir parçası.
Evet son yıllarda Adalar ilçesinde ciddi bir fayton sorunu yaşanıyor. Bunda, özellikle Büyükada’ya gelen yerli ve yabancı turist (ağırlıklı olarak Arap turist) sayısında büyük bir patlama yaşanması kadar, atlar ve faytonlarla ilgili alınan kararların uygulanmasındaki eksiklikler ve yetersizliklerin büyük payı var.
Çözüm ise atları kaldırmak, yerine akülü faytonlar getirmek değil, uygun düzenlemelerin yapılması ve acil bir ulaşım eylem planı hazırlanması. Bu sadece benim değil, Adalar’daki tüm sivil toplum örgütlerinin ortak kararı.
Çünkü 150 yıldır sürdürülen ve Adalar’ın kültürel bir değeri haline gelmiş olan atlı fayton ulaşımını yasaklamak yazının en başında ifade ettiğim çevresel, kültürel, tarihi özellikleri gözetmeden yapılan talana daha da fazla yol açacak sürecin başlangıcı. Adalar sit kapsamında ve bu özelliğinin korunması gerekiyor. Üstelik acilen. Çünkü çoktan kişisel akülü arabalarla, kiralık bisiklet furyası ile sorunlar katlanarak artıyor. Her yıl istisnasız en az 20 kişi, gencecik kızlar erkekler, Adalar’da bisiklet kazasında yaşamını yitiriyor. Hiçbir haber okuyor musunuz? Bununla ilişkin eylem yapılıyor mu? Adalı STK’ler, gönüllüler atların koşullarının iyileştirilmesi için raporlar hazırladılar. Veteriner tahsisi, ahırların düzenlenmesi, atların çalışma saatleri, bakımı, kurallar... Bunlar yönetmeliklere dönüştü ama uygulanmadı. İstenirse uygulanabilir miydi? Evet tabii ki... Dedik ya, Türkiye’nin büyük resminin bir parçası. Önce kuralsızlığa mahkûm et, bozulmasını seyret, sonra bir çırpıda tek bir ağızdan çıkan emirle yok et, yerine kendi istediğini getir.

Peki bu arada atlara ne oluyor?
Atlar ölüyor dostlar. Çünkü sıcak yaz aylarında adalara sokulmadı yüzlercesi. Çünkü emir büyük yerden gelmişti; kimse karşı çıkmaya yeltenemezdi bile. Karantina gerekçesiyle oradan oraya kamyonlarla taşındılar, yollarda sefil oldular. Şunu da söyleyeyim. 1 ay içinde atlı faytonların tamamen kaldırılacağı söyleniyor. O atlara ne olacak peki? Ne dersiniz? Bir düşünün...
Not: Tarım ile ilgili yazının devamını bu konunun aciliyetinden haftaya bırakmak zorunda kaldım. Özür diliyorum.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biz modern insanlar... 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları