Zafer Arapkirli

Neden?

21 Eylül 2018 Cuma

Yazmalıyım... Yazmalıyız... Yazılmalı... Bu ülkenin emekçileri köle koşullarında, karın tokluğuna, ölümle burun burna, insanlık dışı koşullarda çalıştırılmasın, iş cinayetlerine kurban gitmesin, göçüklerde yangınlarda inşaatlardan düşerek, ciğerleri sökülerek pisi pisine öldürülmesinler, haklarını aradıklarında tekme, yumruk, cop, kurşun yemesinler, karakollarda- mahkemelerde süründürülmesinler diye yazmalı.
Bu ülkenin gençleri çağdaş dünya seviyesinde okullarda eğitilebilsinler, beyinleri hurafe ile değil bilimsel gerçeklerle doldurulsun, din bezirgânlarının elinde heba edilmesin, körpecik beyinlerine safsatalar doldurulmasın, kansızların elinde istismara uğramasın, bu ülkeyi kuran Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının çizdiği yolda, gösterdiği hedefe bağlı yetişsin diye yazmalı.
Bu ülkenin akademisyenleri, sadece ve sadece bilimden yana tavır alabilsinler, akademinin kutsallığını savunabilsinler, sorgulasınlar ve sorgulamayı-itiraz edebilmeyi öğretsinler diye yazmalı.
Bu ülkenin köylüsü-çiftçisi, alın terinin, göz nurunun ve sabrının karşılığını alabilsin, ürününün çöpe gittiğini, haczedildiğini, hiç edildiğini görmesin diye yazmalı.
Bu ülkenin kadını daha fazla ezilmesin, eşit birey-eşit yurttaş olarak yaşayabilsin, çalışabilsin, ikinci sınıf bir yaratık muamelesi görmesin, itilip kakılmasın, yasalar önünde de eşit sayılsın, şiddete-cinayete ve aşağılanmaya maruz kalmasın diye yazmalı.
Bu ülkenin hiçbir yurttaşı ezilmesin, sömürülmesin, sınıfdin- mezhep-ırk-etnik köken temelinde ayrımcılığa uğramasın, bir kuytuda kıstırılıp düşüncelerinden dolayı öldürülmesin, paralı ya da gönüllü faşist katil çetelerin kurbanı olmasın diye yazmalı.
Bu ülkenin Berkin’leri, Ali İsmail’leri, Abdocan’ları, Ethem’leri hak ararken, ses çıkarırken, sesini yükseltirken, sesi kısılmaya kalkışılmasın, kalleşçe katledilmesin diye yazmalı.
Bu ülkenin anaları, kayıp evlatlarının akıbetini sorguladığı için, meydanlarda coplanmasın, gazlanmasın, kurşunlanmasın, ölen evlatlarının matemini tutarken bir de yuhalanmasın diye yazmalı. Bu ülkenin hukukçusu, hâkimi, savcısı vicdanının sesini dinlesin, kendini “emir kulu” hissetmesin, bu ülkenin avukatı “savunma hakkının kutsallığını” savunduğu için cezalandırılmaya çalışılmasın, hukuk her şeyden üstün olsun diye yazmalı.
Bu ülkenin gençleri, çapsız politikacıların günlük veya dönemsel hezeyanları nedeniyle, yaban ellerde alnından vurulup kanlar içinde toprağa düşmesin, sıvasız evlerin, çamurlu sokaklarındaki evlerinin önüne getirilen al bayrağa sarılı tabutları önünde, acılı ana-babalarının- evlatlarının gözyaşları ile uğurlanmasın.
Bu ülkenin insanları, aynı çağdaş demokrasilerdeki gibi, eleştirebilme, sorgulayabilme, itiraz edebilme, örgütlenebilme, sesini yükseltebilme, protesto edebilme hakkına, özgürlüğüne sahip yaşasın, bu özgürlüklerini kullanınca devletin yumruğunu tepesinde hissetmesin diye yazmalı. Bu ülkenin gazetecileri, yazıp çizdiği, düşündüğü, konuştuğu, ima ettiği, hatta “aklından geçirdiği tahmin edilen” haber görüş ve yorumları için yargı önüne çıkarılmasın, soruşturmaya, hakarete, cezaya uğramasın diye yazmalı.
Bu ülkede onurlu gazetecilerin, bugün her zamankinden daha cesur olmaya, daha sabırlı ve azimli olmaya, gerçekleri yazmaktan bıkmadan, usanmadan, kalemini, fırçasını, klavyesini, mikrofonunu, kamerasını, yukarıda saydığım on milyonlarca insan için, sömürüye, baskıya, faşizme karşı kullanmaya, sorgulamaya, “ışık olmaya” mecburiyeti var. Çünkü tehlikenin farkındayız.
Tam da bu yüzden, bu insanların hukukuna sahip çıkmak gibi de bir görevimiz var. Bu görev uğruna yazmalı.
Vaveyla koparmalı.
Çığlık atmalı.
Susmak yok.
Sustukça ses tellerimizi koparmaya kalkışacaklar.
Yağma yok!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Mektep... 29 Aralık 2021
Yandaşlık zor zenaat 24 Aralık 2021

Günün Köşe Yazıları