CHP’ye Mektuplar

23 Ağustos 2014 Cumartesi

Doğuda olmayan, batıdaki seçmenini de takmayan, her ortamda AKP’ye müteşekkirliğinden söz eden bir adayı aday gösteren CHP bence öldü. Sol ideolojinin yeni bir vücutta hayat bulması için bundan uygun zaman bulunmaz. Ortada kendi tabanı ile küsen bir CHP varken yeni isim ve yeni yüzler ile ortanın solu ideolojisini benimseyen yeni bir parti kurulmalı” diyen 27 yaşında genç Sorbonne’lu okurum Utkan Tumar’ın; “Utkan haksız mı” sorusuyla yayımladığım iletisi ile başladı her şey. (“CHP Öldü mü?” 16 Ağustos)
“Haksız!” diyenlerin çoğu, bariz şekilde 27 yaşındaki genç okurumuzun “Sorbonne” kökenine takmış, bundan Erdoğan’vari bir “monşer ötekileştirmesi” üretmişti. “Demek ki yalnız AKP seçmeninde değil, CHP seçmeninde de köklü bir ‘monşer’ tepkisi var!” dediğim son yazımda da o çıkışlara yer verdim (“CHP Krizi ve Okurlar” 20 Ağustos)...
Bunun üzerine posta kutuma -“Sorbonne”a hâlâ takılı kalan bir iki okur dışında- dolu ve içerikli destek mektupları yağdı…

‘Dost acı söyler’
Utkan ve siz haklısınız” diyor Muharrem Ergin; “Dost acı söyler. Bildiğiniz doğrulardan asla vazgeçmeyin. CHP kuşatılmış vaziyette. Algı yönetimi var. Hedef saptırıyorlar.
Yeni mi, yeniden mi bilmem ama bu CHP değil” diyerek konuyu özetleyen Nazım Ceylan; “CHP’yi eleştiren okurunuza sert tepki veren arkadaşlar aslında eleştirinin haklı olduğunun baskısını yaşıyorlar” diyor:
Ne kadar haksız bulsalar da seçim sonuçlarındaki matematiği inkâr edemezler sanırım. O halde yapılması gereken bir şeyler, söylenmesi gereken sözler var. Ben de partinin, yöneticilerin huzurunu bozacak kadar eleştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Hatta bu yüzden bir grup arkadaşımla bugün gidip partiye üye olup ilçe teşkilatı ile görüşme yapmayı düşünüyoruz. Sanırım kapatmadan önce taşın altına elimizi sokarak çalışmak daha akıllıca…

‘Eleştiri baskısı şart’
Mustafa Taner aynı görüşte: “CHP Öldü mü… yazısı üzerine size eleştirenler olduğuna inanamıyorum. Bence AKP’nin ne olduğu ve programı belli olduğuna göre tek kurtuluş iyi bir muhalefette. Mevcut CHP bunu yapamıyor. Mevcut kadrolarla ve yapısıyla yapamaz zaten. Ekmel Bey’i hiç desteklemediler. Bulunan slogan bile işin ciddiye alınmadığının göstergesiydi. CHP’ye az bile yükleniyorsunuz.
Esas mücadele CHP’yi değiştirmek ve canlandırmak için verilmeli. RTE ve AKP’yi yazmanın, eleştirmenin hiçbir anlamı yok artık. Baskı CHP üzerinde kurulmalı ve bu ancak sizin gibi güçlü yazarlarla olur. Şu ana kadar bu eleştiri çok az ve zayıf yapıldı maalesef.

‘Gezi’den başlamalı’
Satırlarına, “Utkan Bey haklı, hem de çok. Ana muhalefet ve yıllarca bu partiye oy vermiş insanların eleştiriye kapalı olması konusunda da siz çok haklısınız. Ben de sosyal medyada ve ve çevremde benzer tepkilerle karşılaşıyorum” diye başlayan Ayça Tanyaş da şöyle isyan ediyor:
Son iki seçimde ‘Oy ve Ötesi’ ile seçim gözlemcisi oldum. CHP mahalle temsilcisinin seçim sabahı bize ‘Yani siz kimsiniz şimdi? Aaa ne güzel bizden iyi organize olmuşsunuz’ demesi hem üzücü, hem düşündürücü. Hepimiz çok daha iyisini hak ediyoruz. Orta alt sınıfların desteklediği parti kalifiye, okumuş insan eksikliğine rağmen bu kadar iyi organize olabiliyor, toplumu hipnotize edecek siyasi dil yaratabiliyor, siyasi iletişim dilini mükemmel kullanarak, seçmenine umut vermeye devam ederek 9 seçimdir başarılı olabiliyor. Tam tersi orta sınıf, üst orta sınıfların desteklediği parti bunca kalifiye, okumuş insan gücüne rağmen organizasyonsuzluktan dökülüyor, hâlâ 90’lı yılların siyasi dilini kullanıyor, siyaset iletişiminden bihaber, kendi seçmenini bıktıracak kadar atıl kalabiliyor. Değişime bunun üzerinde düşünerek başlamalıyız derim. Nedir bu çelişki?.. CHP değişecekse buna Gezi fenomenini iyi analiz ederek başlamalı, Kürt meselesi üzerinde iyi çalışıp, kâinatın tüm renklerine açık bir siyaset dili yaratmaya bakmalı.
Uzun, ayrıntılı analizinde CHP’nin savrulmalarına değinen, Kılıçdaroğlu’nun demokratikleşme umutlarını boşa çıkardığını söyleyen Dr. Haşim Aydın; “Artık şu anlaşılmıştır; sorun yapısaldır” diyor: “Kemikleşmiş bu parti yapılarıyla gidilecek yol yoktur. Problem sadece iktidar kaynaklı değildir. Durum Nilüfer Göle’nin tanımlamasıyla ‘Feminize olmuş Türkiye sendromu’dur. Önündeki tek engeli kocaları gören kadınlar gibiyiz. Yani Tayyip Erdoğan tek engel. Temsilde ve yetkinlikte dökülen siyasetin hasım odak üzerinden politika yapması en kolay yoldur. Çünkü ülke sorunlarının çeşitliliği ve ağırlığı karşısında temsili gücü de siyaset belirleme kapasitesi de yetersizdir.

‘Gençler üye olsun!’
Çareyi “gençlerin CHP’ye üye olmasında” gören Zehra Koray ise “67 yaşında kırk yıllık bir Cumhuriyet okuruyum” dedikten sonra ekliyor:
Hayatımda ilk kez bir gazete yazarına yazıyorum, genç okurlar tarafından okunduğunuzu bildiğım için. Seçime kadar… 9 aylık sürede Atatürk’ün kurduğu ve belki de son kalemiz olan CHP’yi kapatıp yerine başka parti kurup seçimlerde birinci parti yapmak herhalde mucizeden öte olur. Yerine gençlere, dışarıdan eleştirmek yerine, CHP’ye kalabalıklarla üye olup onu yenilemeye çalışmalarını önermemiz daha yerinde olmaz mı?
CHP’yi içerden değiştirmek -hâlâ!- mümkün müdür? Soru bu.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları