Özdemir İnce

Tahrif ve tahrip

25 Eylül 2018 Salı

19 Eylül 2018 tarihli Birgün gazetesi, “Çok ciddi bir uluslararası kuşatma altındayız” başlıklı bir haber yayımladı. “Çok ciddi bir uluslararası kuşatma altındayız” diyen kişi AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan (ki aynı zamanda Cumhurbaşkanıdır).
“AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eğitim-öğretim yılının başlaması vesilesiyle dün (18.08.18) Kabataş Erkek Lisesi’nin açılışına katıldı. Konuşmasında ‘Çok ciddi bir uluslararası kuşatma altındayız’ diyen Erdoğan, öğrencilerden beklentilerini ifade etti.”
Erdoğan her zaman olduğu gibi, hayalî düşmanlardan söz ederken, gene gerçek Cumhuriyet dönemini tahrif (değiştirme) ve tahrip (yıkıp bozma) programını sürdürüyor. Çok ciddi bir uluslararası kuşatma altındaymışız(!). Bu çok olağan değil mi? Bütün ülkeler aynı durumda değil mi? Çalma başkalarının kapısını çalarlar kapını. Herkesin eli armut toplamıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gençlere yaptığı konuşmanın tarihin gerçekleriyle hiçbir ilişkisi yok. Böyle konuşursa, eleştirimizden kurtulamaz.
ERDOĞAN: Eğitim öğretimi bütünleştirmek suretiyle geleceğe yürüyeceğiz. Teoriyle pratiği birleştirmeliyiz. Tek tipçi, yasakçı, öğrencinin tekamülü yerine formatlanmasını esas alan eski eğitim öğretim mantalitesini bir daha geri gelmemek üzere rafa kaldırdık.
BEN: Benim de içinde yetiştiğim eğitim-öğretim sistemi kesinlikle “Tek tipçi, yasakçı, öğrencinin tekamülü yerine formatlanmasını esas alan” bir program değildi. 1923-1950 yılları arasında İngiltere, Fransa gibi uygar ülkelerde uygulanan program kadar uygar ve evrenseldi. Mezunları da dünya standartlarında idi. Öğrenciler, dinsel dogmalar karşısında özgür bireylerdi. Bu dediklerimin gerçekliğini Fransa’da ek eğitim-öğretim görürken ve Topçu Yedeksubay Okulu’nda deneyip anladım.
Eğitim-öğretimin düzeyi 1950 yılında Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle bozulmaya başladı. Cumhuriyet 1924 yılında Necip Fazıl’ı Fransa’ya felsefe öğrenimi görsün diye gönderdi ama Cumhurbaşkanı’nın önderi Paris kumarhanelerinden diploma aldı. “Tek tipçi” iddiasının da gerçeklikle hiçbir ilişkisi yoktur. Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan, Alparslan Türkeş, İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu, Necmettin Topçu, Cemil Meriç, Sezai Karakoç gibi Aziz Sancar, Cahit Arf, Mustafa İnan, Halil İnalcık, Gazi Yaşargil, Erdal İnönü, Engin Arık, Bülent Ecevit, Mümtaz Soysal ve İlhan Selçuk da Cumhuriyet okullarında okumuştur.
Bu “Eski eğitim öğretim mantalitesini bir daha geri gelmemek üzere rafa kaldırdık” diyor ki işte bu doğrudur! Ortaçağın dini tedrisatını geri getirerek, tarihe geçtiler. İmam- Hatip mezunu imamlar laik mesleklerde pratik yapıyor.
ERDOĞAN: Eğitim meselesinde kolaycılığa kapılmadık, köklü reformlar gerçekleştirdik.
BEN: Cumhuriyetin Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nu yasa dışı yollarla ilga ederek çok büyük (!) reform yaptılar ve PISA sıralamasında nal topladılar.
ERDOĞAN: Vasıflı öğretmen olmadan vasıflı gençlik yetiştiremezsin.
BEN: Doğru söze ne denir! Köy Enstitüleri’ni, Öğretmen Okulları’nı ve Eğitim Enstitüleri’ni kapatarak, elbette, vasıflı öğretmen yetiştiren okulların köküne kibrit suyu (kezzap) dökersin. Ben vasıflı ve seçkin Cumhuriyet öğretmeni yetiştiren Gazi Eğitim Enstitüsü’de okudum. Şimdi yerinde yeller esiyor.
ERDOĞAN: Evlatlarımızın çoğu bedenen sınıftalar ancak zihnen başka yerdeler. Zira çok ciddi bir uluslararası kuşatma altındayız. Buna dikkat etmemiz gerekiyor. Bu durumu değiştirecek öğrencilerimizin, sınıfa, derse, okuldaki aktivitelere ilgisini en üst düzeye çıkaracak yenilikleri süratle uygulamaya koymalıyız.
BEN: Cumhurbaşkanı ne demek istiyor, anlamak mümkün değil. Bu durumın sorumlusu bizzat kendisi ve 16 yıllık uygulamaları. 21. yüzyılda, İmam-Hatip kafasıyla, sıfır çemberinin dışına çıkamazsınız!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerli ve milli 24 Mart 2024
Devlet hata yapamaz 22 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları