Gölleri kurutan ülkeyi de kurutur. Bir göl cinayeti öyküsü

25 Eylül 2018 Salı

Daha 15 gün önce adada deniz kenarında küçük arkadaşım Aylin fotoğrafta giydiğim tişörtteki yazıları okuyup ne demek diye sordu. Ona Burdur kentinde büyük ve çok güzel bir göl olduğunu ama gölün, yıllar içinde suyunun azalması ile küçüldüğünü ve kurumaya yüz tuttuğunu anlattım. Gölün Burdur’a hayat verdiğini, “Göl Yoksa Burdur da yok”, dedim. “Göl kurumasın” diye haykırdı!
Tabii sordu da, göl niye kuruyor?
Hey iktidar, devlet, su işleri, Burdur’daki devlet! Gelin Aylin’e anlatın, Burdur Gölü niye kuruyor? Daha doğrusu gölü niye kurutuyorsunuz, lütfen anlatın..  

Yıllardır kuruya kuruya...
Doğa Derneği’nden 2012’de davet alınca hemen gittim. Burdur Gölü’nün kuruduğunu ve farkındalık yaratmak istediklerini söyledilerdi. Bir grup gazeteciydik. O zamanki CBT’de yazdık. Tişörtü de hediye ettiler, saklarım ve bazen de giyerim. En son Aylin kardeşime denk geldi tişört. Gölde yaşayan Dikkuyruk kuşu da vardı, çok güzel Dikkuyruk rozeti de vermişlerdi, kaybettim. Kuşları gölde seyrettik.
Hürriyet’te Selim Uzun’un haberini okuyunca yeniden yazmak şart oldu.
2002’de gölün kuruyan çok geniş arazisinde arabalar gidip geliyordu. Oradan Isparta’ya havaalanına kadar dümdüz bir arazi! Yani çöl!
Habere ve fotoğrafa bakıyorum, çöl büyümüş, tabii ki göl de daha küçülmüş.
2002’de her şeyi yazmışız. Üçte bir küçüldüğünü ve nedenlerini...
Haberde benim için yeni olan ise Prof. İskender Gülle’nin tüyleri ürperten korkutucu çığlığıydı: Göldeki su azalması kritik noktayı aştı, artık eski haline dönmesi mümkün değil!

El fatiha!
Başka şeyler de söylüyordu Gülle:

10 yılda tuzluluk oranı artarak deniz suyunu geçecek. Toz ve tuz yerleşim yerlerine akacak, bu durum solunum yolu hastalıklarını, kanser türlerini, kalp ve damar hastalıklarını artıracak.
Kuş türleri azalacak, ekoloji mahvolacak.
Yazın sıcaklar, kışın don olayları artacak.
Gülle’ye göre, suyun azalmasında yüzde 10 doğal, yani buharlaşma gibi, yüzde 90 da aşırı su kullanımı etkili. Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Erengiz de çaresiz haykırıyor.
Yapılabilecek şey ise gölün ömrünü uzatmak, diyorlar.
Hayır bunu bile yapamazsınız. Göl, çok daha hızlı küçülecek artık ve çevreyle birlikte insanlar da daha çok ölecek. Çünkü oradaki hayat göle göre biçimlenmişti. En iyisi Burdurlular şimdiden nerelere göç edeceklerini planlamaya başlasalar iyi olur.
Gölü kurutarak öldüren ülkeyi de öldürür. Zaten doğayı öldürme planları tüm hızıyla sürmüyor mu ülkede! Doğayla birlikte hayat da insan da ölüyor, ama kimse farkında değil.
İktidar fazla su çekilmesine göz yumuyor, karışamıyor, çünkü ülke oy sandığına göre yönetiliyor.

Şahit olduklarım, yazdıklarım
75 kilometrekaresini kaybeden, 15 metre kadar azalan göl çevresinde meyve sebze üretimi var. 2002’de Doğa Derneği yöneticilerinin verdikleri bilgiye göre, 1000 ruhsatlı, bir o kadar da ruhsatsız kuyu vardı. Gölü besleyen yeraltı sularını bitiriyorlardı.
*Gölü besleyen su kaynakları göle ulaşamıyor. Yağışlarda bir azalma yok, ama göl küçülüyor..
*Göl seviyesindeki azalmanın başlıca nedeni, 1970 yılından bu yana gölü besleyen akarsuların üzerine inşa edilen baraj ve göletler. Akarsular göle ulaşamıyor.
*Kış ve ilkbahar döneminde görülen yüksek miktarda yağış ile gerçekleşen akış da büyük ölçüde baraj ve göletlerde depolanıyor. Gölü besleyen en büyük olan Bozçay üzerinde 14 baraj ve gölet var. Karaçal Barajı’nın da su tutmasıyla birlikte artık Bozçay’dan Burdur Gölü’ne su ulaşmıyor.
* Tarım faaliyetlerinde kullanılan su, damla sulama gibi tasarruflu yöntemlerin uygulanmaması halinde heba oluyor.
Ne yapılması gerektiği de açıktı: Havzada gölü etkileyen tüm faaliyetleri kapsayacak şekilde zaten hazırlanmış yönetim planı..
Yeraltı suyu rezervlerinin belirlenmesi ve sondaj kuyularının göle olumsuz etkilerinin azaltılması.
Burdur Gölü ile ilişki içinde yasayan herkesin, gölün, Burdur’da yaşamın devam edebilmesi için vazgeçilmez olduğunu hatırlaması.
Hem Burdurluların pek çoğu ile işbirliği halinde, devlet, iktidar ve bağlı herkes, tabii ki su işleri, gölü öldürüyor.
Bir cinayet işleniyor herkesin gözü önünde.
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları