Popülist otoriterler ‘gerçekleri’ mış gibi çarpıtarak sandıktan...

25 Eylül 2018 Salı

İnsanlık, uygarlıklar, tüm dinler, kültürlerin tarihleri için geçerli olduğu üzere, İslam dünyasının tarihinde, şeriatın, mezheplerin farklı yorumlarıyla yönetilmiş diktatörlükler, krallıklar, imparatorluklar, padişahlıklar çatıları altındaki yönetimler var.. İslam dünyasında, devrimler, darbelerle de gelenlerin, siyasal İslamcı cemaatler, mezhepler üzerinden aynı biat kültürünü çatışmacılıklar, çelişkiler tuzağında, yandaşlarını kirli çıkar ağları ile de besleme, medyatik güdüleme araçlarını sınırsız kullanarak, bu kez sandıktan çıkmış olarak otoriter liderliklere biat ettirebilmeleri geçerli...
Ortaçağ sonrası diğer dinlerin tarihlerinde kültürlerinde değişik boyutları ile aydınlanmacılığın, Rönesans ve reformların, devrimlerin değişik sonuçları, boyutlarıyla etkileri yaşanıyor. Çokkültürlülük, birlikte yaşamın zorlamalarıyla da laiklik algısı, iktidar erklerinin, ülkelerin yönetimlerinde güç kazanıyor. Bilim, sanat kültürel birikimler, zenginleşme Batı dünyasında geçişle ağırlık kazanıyor. Zengin kuzey, yoksul güney ekseni, sömürgecilik üzerinden değil sadece, laikliğe geçişi yaşayan ülkeler ile imparatorluklar, köylülüğü aşamayan ülkeler arasındaki çelişkileri besliyor..
Emperyal güç odaklarının, zengin kuzeyin çıkar savaşları, 1. - 2. Dünya savaşlarının insanlık adına travmatik kayıpları sonrası, insanlık adına yaşamsal derslerin çıkarıldığı inancı umut olmuştu. BM çatısı altında örgütlenmelerle evrensel insan hakları, hak-hukuk düzeni arayışları algısı ile sanayileşmenin ürünü ideolojiler, emeğin sömürüsünün dayanılmaz acımasızlığına karşı, örgütlülük içinde hak arayışları, sınıf örgütlülüğü sendikalar, Marksist ideolojiler.. Sömürgeciliğin tarihe gömülmekte olduğu gelişmeler, bağımsızlık savaşımlarına Türkiye’den ulusal kurtuluş, kuruluş savaşımları, laik tek İslam çoğunluklu ülke iradesi, Atatürk devrimleri ile katkılar. Yakın tarihlerde Tito Yugoslavya’sı, Balkanlar’da çokkültürlü buluşma savaşı, kazanımlarının 3. Dünya oluşumu ile taçlandırılması.. Derken Marksist düzene geçiş devrimlerinin beklenen Batı dünyası düzeni içinde değil de Rusya ve Çin devrimleri ile farklı tonlarda, kaçınılmaz otoriterlik içinde yaşama geçirilmesi... Emperyal güç odağı, Amerika odaklı, Avrupa’da yine çok farklı tonlarda sosyal devlet, kapitalizmin ehlileşmesi, liberal manifesto ve Sosyalist Enternasyonal çatıları altında buluşan partilerin yarışacakları siyasal arenayı üretmişti...

***

Ne oldu da dünya en abartılısıyla onlu yıllarla, 50’li yıllar geçmişe ancak dayanan, çatışmacı, çok daha vahşi emperyal çıkar savaşları, çatışmaları üzerinden, insanlığın çoğunluğu için çok daha vahşi çatışmacı, milyarlarca dünyalının yaşamını acımasızca kazanılmış yaşam koşullarının çok gerisinde yoksullaşma, yoksunlaşmaya, sivil katliamlar da içinde, ırklar soslu, inançlar, cemaatler, mezhepler, aşiretler.. alt kimlikler gettolaşmalarında sonsuza uzanacakmış izlenimi veren, biri bitmeden diğerlerinin iç içe geçtiği bölgesel iç savaşlara sürükleyen bir bataklığın içine düştü? Trajikomik rastlantı olabilir mi, eski sömürgelerin var olduğu topraklar, İslam dünyası ağırlıklı? Popülist liderler üzerinden otoriterleşmenin emperyal güç savaşlarında başı çekmekte oldukları çatışmacılıkta, iki dünya savaşının ödettiği bedellerin çok üstünde sonuçları, kaosu, insanlık adına işin içinden çıkılamayacakmış gibi umutsuz bir tablo ortaya çıkıyor.
Son güncel öngörülerde, çok az elde işin içinden çıkılmaz karmaşık ağlarla örülmüş kipkirli çıkarlar ağında, dünyadaki tüm canlılara zarar veren bu acımasız gidişte baş suçlu görülen insanoğlunun kendi kendini yok edebilme noktasına gelebileceği varsayımı karşısında, “Belki de tüm canlılar, dünyanın kurtuluşu için daha iyi olur” kara mizah tartışmaları da ciddi ciddi yapılabiliyor.
Hani dün BM çatısı altında bu çok acımasız, Amerikan odaklı çıkarılmış gibi görülen, çelişkilerden beslenip çoğalmış emperyal kirli çıkar savaşlarının, dünyayı kasıp kavuran yangınlarında dün öne, açığa çıkmış haberlerin “gerçekler”miş gibi yapılan öne çıkan haberlerine bir baksanıza. Amerika’nın uç popülist otoriterleşme modeli ile seçilmiş başkanı Trump’ın aslında Rus desteğinde seçim kazandığının yargıya yansıyan ayağında, en yakınının itirafçı tanık olmayı kabul ettiği süreçteyiz ya... Türkiye’ye dönük ayağında evangelizmin İslam uyarlaması Gülen Cemaati ortaklığında Türkiye’de yerleşmiş 16 yıllık İktidarlarının, Amerika’daki başkanlık rejimini mumla aratacak, “Tek adam, hem parti hem başkanlık rejimi tek adam” Saray odaklı ya.. “Suriye üzerinden son kapışmada, Rusya-İran ağırlıkları, Esed-Esad, PKK-PYD ortaklıkları, ilişkileri” çorba ya... “Trump, İran lideri ile görüşmeye hazırmış ama çağrı onlardan gelirse, Erdoğan ile görüşme kotarılıyormuş ama aynı anda yolda karşılaşmışlar gibi olmalıymış...”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları