Bedenlerin ritmi ve şiiri...

19 Eylül 2008 Cuma

Afrika kökenlerini, Latin Amerika serüvenini, iç ve dış savaşları, tutsaklıktan özgürlüğe yolculuğu, acılardan, hüzünden ve siyah öfkeden damıttıklarını anlatıyorlar size. Bedenleriyle anlatıyorlar, bedenlerinin sesiyle anlatıyorlar. Siz o sesi duyuyorsunuz. Öyküleri, şiiri, ritmi, anlamı, bedenin sesinden dinliyorsunuz

İşte sahnedeler, karşımdalar. Her biri tek başına... Her biri ayrı ayrı ustalığını ortaya koyuyor, bedenin sınırlarını zorluyor Sonra hepsi bir bütün; bütünün parçaları, bütünün ayrılmaz parçaları Sahnede su gibi akıyorlar, çoğalıyorlar, birbirlerini çoğaltıyorlar Akarak birbirlerine kenetleniyorlar, o kenetlenmede dalgalar oluşturuyorlar Her dalga, bir başka dalgaya, öteki dalgaya ekleniyor, sonra kopuşlar birbirini izliyor, sonra yeniden bütünleşmeler Bitmeyen, sonsuz bir akış var sahnede ve bu akış sahneyi, boş alanı her an yeniden biçimlendiriyor, yeniden oluşturuyor, yeniden dönüştürüyor Mekânı yeniden yaratırlarken en büyük yardımcıları ışık

Alvin Ailey Topluluğunu izlerken müziği elle tutar gibi oluyorum. Müziği gözlerimle görebiliyorum. Onlar dans ederken müzik bugüne dek gördüğüm en somut biçimine dönüşüyor. O müzik ister Duke Ellingtonun dehasının ürünü olsun, ister Johann Sebastian Bachın dehasınınStevie Wonderın sesi, rock ya da hip-hop, salsa,spiritual”, “blues, Mississippi tarlalarında pamuk toplarken ya da pazarları kilisede söylenen şarkılar, hepsi gözümüzün önünde ete kemiğe büründü Tıpkı sessizliğin de büründüğü gibi

İşte önceki akşam, ağzına dek dolu Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayında Alvin Ailey Amerikan Dans Tiyatrosu ayakta alkışlanırken benim içimden şu yukarıda özetlemeye çalıştıklarım geçiyordu.

30 yıl sonra

Temsil sonrasında topluluğun yönetmeni ve koreograf, bir zamanların unutulmaz eşsiz dansçısı Judith Jamison ile konuşurken hem 30 yıl öncesinin İstanbul anılarını tazeliyor hem de Alvin Aileyin 50 yıl önce atmış olduğu tohumların günümüze dek nasıl gelişerek süregeldiğini vurguluyorduk. 1989da Alvin Ailey dünyadan ayrılmıştı ama mirası, gençleşerek yenilenerek ve zenginleşerek günümüze dek süregeliyordu.

Judith Jamisona onca başarılı bir dansçılık ve koreograflık deneyiminden sonra nasıl bunca başarılı bir yönetici, idareci olabildiğini sorduğumda yanıtı çok açık seçikti:Çevreme iyi idareciler ve yöneticiler topladım, benimle her çalışana aşkla sarıldım.

Kolay iş değil, bu topluluk, bir repertuvar tiyatrosu gibi çalışan, yani repertuvarındaki eserleri sürekli olarak gösteri programlarına alan belki de dünyadaki tek dans tiyatrosu. Temsil sonrasında 50. yıl pastasını kestikten sonra, Jamisona bunu da sordum: Bildiğim kadar, tekizdedi

Çok iyi anımsıyorum, Alvin Ailey ile 30 yıl önce yaptığım bir röportajda usta yaratıcı şöyle diyordu:

Her insanın bir bedeni ve ha­reket etme gücü var. Benim yaptığım, bedendeki güzelliği, gücü ve şiiri or­taya çıkarmak için hareketi denetim altına almak, ona bir yön vermek, ba­şıboşluktan kurtarmak... İnsan ken­di bedeninin güzelliğini, kendi bede­ninin gücünü, o bedenin neler yapa­bileceğini anladıktan sonra, bedenin­den gelen sesi duymazlıktan gelemez. İşte danslarımızla biz bu sesi duyuru­yoruz.

İşte önceki akşam onları izlerken duyduğum bu sesti. Ama aynı zamanda modern dansa emek vermiş nicelerinin de sesini, ayrıca sevgili dostum James Baldwinin ve şair Langston Hughesun sesini de duyuyordum.

Alvin Ailey Amerikan Dans Tiyatrosu Topluluğunun 50. yıl turnesi kapsamında yer alan İstanbul gösterileri, HSBC bankacılık sayesinde, İKSV organizasyonuyla gerçekleşti. İkisini de kutluyorum. Son temsil bu akşam, kaçırmayın.

 

e-posta: [email protected]

faks: 0 212 257 16 50

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları