Yerel seçim, salt yerel seçim değildir!

27 Eylül 2018 Perşembe

AKP ile MHP’nin genel seçimlerin ardından yerel seçimlerde de koalisyon yapacağı kesinleşti. MHP’lilerin, “Ankara, İstanbul, İzmir’de AKP, Adana, Mersin, Manisa’da MHP” diye özetledikleri yol haritası netleşmiş görünüyor. Sırada isimlendirme var.
Koalisyon dönemleri kapandı diye propaganda yapanlar, genel seçimler bir yana, yerel seçimlerde de ortak hareket etmekten başka çıkış bulamıyorlar.
AKP, 24 Haziran’da 71 ilde oy kaybetti. Buna paralel olarak Meclis’te de salt çoğunluğun altında kaldı.
Yerel seçimlerde MHP desteği almadan AKP’nin tek başına başarı elde etmesi zor. MHP’nin oyları da büyük illerin hemen hiçbirinde belediye başkanlığı kazanmaya elverişli değil.
İki partinin ikinci adamlarının yaptığı açıklamalar, ittifakın tamam olduğunu gösteriyor. Ancak siyasette iki kere iki dört eder diye bir şey yoktur; bakarsınız bir etmiş, bakarsınız sekiz etmiş.
Bu nedenle AKPMHP’nin yerel seçim hesapları sandığa uymayabilir.

***

CHP’nin yerel seçim hedeflerinden ilki açıklandı:
İzmir’in yanında İstanbul, Ankara’yı almak.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, aylardır Anadolu illerinin çoğunu sayıp, bunları alacaklarını vurguluyor.
Bu hedefi gerçekleştirmek için izlenecek yol ne, sorusuna yanıt aranırken yeni sorular gündeme geliyor:
Adaylar kim olacak, hangi yöntemle belli olacak?
Görünen o ki CHP Genel Merkezi de bu sorulara kilitlenmiş durumda. Önümüzdeki günlerde bu konulara çok değineceğiz; bu aşamada vurgulamak istediğimiz şu:
Yerel seçimlerde adaylar çok önemlidir. Bunun yanında adayın gösterildiği partinin umut olması, iktidar seçeneği olma iddiasını çok diri tutması gerekir. Sadece aday kim olsun sorusu, yarımdır.
Yakın tarihimizde böyle bir iddia ile yerel seçime giden muhalefet partilerinin başarılı olduğuna, yerel iktidarın ardından da genel iktidar geldiğine ilşkin örnekler vardır.
AKP’nin ülkeyi yönetemiyor olması eşittir CHP iktidarı diye bir formül yoktur.
CHP’nin, AKP’nin ülkeyi çok kötü yönettiğine ilişkin güçlü açıklamalar yapması da tek başına seçenek olmaya giden yol değildir.
Seçenek olmak bunların üstünde bir şey.
CHP, yerel seçim hazırlığını, sadece belediyeleri değil, ülkeyi yönetmeye hazır olduğunu gösterecek şekilde yapmalı.
CHP’de şu aşamada gördüğümüz sadece iki soruya yanıt aranıyor:
Nerede kim aday olsun?
Aday belirlemeyi örgütten nasıl saklarız?

***

İktidar partilerinin, devlet gücünü kullanmanın da verdiği özgüvenle yerel seçimleri çantada keklik gördüğü dönemlerin başında 26 Mart 1989 yerel seçimleri gelir. O dönem iktidar gücünün yanında adayın gücü de vardı. İstanbul’da Özal’ın ANAP’ının adayı Bedreddin Dalan kendisinden o kadar emindi ki, tek soru şuydu; yüzde kaçla alır, 60 mı 70 mi?
Bu nedenle SHP, Dalan’ın karşısında aday bulmakta zorlandı. Bilinen isimler aday olmak istemedi. SHP Genel Başkanı Erdal İnönü’nün doktoru olan, CHP gençlik kollarından gelen Nurettin Sözen aday oldu. Kulak burun boğaz doktoru Sözen’in sekreteri, hasta randevularını 27 Mart Pazartesi gününden itibaren yeniden düzenledi. O da seçimi Dalan’ın kazanacağını düşünüyordu.
İzmir’de de aynı durum vardı. Burhan Özfatura tartışmasız alırdı. Önseçimle belirlenen SHP adayı Yüksel Çakmur’a şans veren azdı. Öyle ki İzmir gazeteleri 26 Mart akşamı Özfatura’nın fotoğrafını birinci sayfaya yerleştirmişti, baskı için sadece oy oranı bekleniyordu.
Sözen ve Çakmur kazandı.
Büyük şaşkınlık geçiren Özfatura’nın tesellisi şu olmuştu:
“Dalan bile kaybetmiş, ben ne yapayım!”
Bütün dileğimiz, yerel seçimin yeni bir iktidar ufku açması.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İYİ Parti çıkmazı! 18 Nisan 2024
Zafer sorumluluğu... 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları