Sansür Özdil’e Değil Halka

25 Ağustos 2014 Pazartesi

Yılmaz Özdil’in Hürriyet’te makalesinin sansür edilmesi, halkın iradesine vurulmuş bir darbedir.
- Özdil Türkiye’de en çok okunan köşe yazarıdır. Gazeteyi alanların birçoğu Özdil için alıyor. Halkın desteğini çok büyük bir farkla arkasında bulunduran bir köşe yazarının gazete patronu (ve siyasiler) tarafından yazısı sansür ediliyorsa bu okurlara ve demokrasiye karşı gelinen son noktadır.
- Okur yani halk yazarı baş tacı yapıyor, verdiği destekle onu büyük farkla bir numaraya yerleştiriyor; patron ve arkasındaki siyasiler ise “halkın büyük desteği bizi hiç ilgilendirmez yazını sansür ediyoruz” diyorlar.
- Gazete yaptığı açıklamada (17 Ağustos) “bizim ilkelerimiz var” gerekçesi arkasına saklanıyor.
- Sansürlenen Özdil değil halkın iradesidir, özgürlüklerdir, demokrasidir.
Fransa, Almanya, İngiltere ya da Hollanda’da bir gazetenin böyle bir “yayım sınırlama koşulu” var mıdır? Üstelik Özdil, faillerin kendi öz ifadelerini kullanıyor, sadece yorum ekliyor.
Uğur Dündar’ın Sözcü’de yayımladığı Özdil’in yazısında ne bir şahsi hakaret, ne bir yalan haber var. Bir fıkra yazarının en doğal hakkı olan, hakaret içermeyen bazı yakıştırmalar, kinayeler vs. söz konusu. Siyasiler bunlara tahammül göstermek zorundalar.
Eğer bunlardan bile korkuluyor ve sansürleniyorsa bitmiş bir “Yeni Türkiye(!)” ile karşı karşıyayız demektir.

Eski Hürriyet’ten bir anı
Yıl 1974, 1975, TRT’de Prof. Yüksel Ülken ve Erdoğan Alkin’le birlikte aylık iktisat programları yapıyoruz. İsmail Cem döneminde başlamış, Nevzat Yalçıntaş döneminde devam etmiş, sonra da Şaban Karataş gelmiş.
O günlerde bu tür programlar önce banta (kayda) alınıyor, ertesi gün TRT’de yayınlanıyor. Bir yılı aşkın bir süredir devam eden programın yine kaydını “üçlü” olarak İTÜ’nün stüdyolarında yapıyoruz.
Ertesi akşam bakıyoruz ki sansüre uğramışız. Nasılsa Hürriyet’in yazıişleri sorumlusu Sevgili Doğan Koloğlu’nun haberi olmuş. Doğan Koloğlu beni arıyor, üçünüzün konuşma özetlerini birer sayfa olarak bana gönderirseniz Hürriyet’te yayınlarız diyor.
Ülken ve Alkin’le konuştuktan sonra özetleri hazırlayıp gönderiyorum. Ertesi günü Hürriyet’te hocaların TRT’de sansür edilen oturumun (programın) konuşmaları şeklinde güzel ve etkili bir biçimde okurlara sunuluyor.
Acaba bugün yeni Hürriyet’te Doğan Koloğlu gazetenin sorumlusu olarak bulunsa Özdil’in yazısını nasıl karşılardı?
Benim tahminim, “Bu yazı yayımlanmazsa ben istifa ederim” derdi. Ancak o günkü baskılar ile bugünkü tehdit ve baskı farklarını unutmamak gerekir.
Eski Hürriyet’ten yenisine Hürriyet (ve medya) nasıl değişmiş? Demokrasimiz (!) nerelere gelmiş? Baskılar ne boyutlara varmış.
Gözümü açtığımdan beri evimden hiç eksik olmayan iki, üç gazeteden biri olan Hürriyet için bütün bunları yazmak bana büyük acı veriyor.
Ama mesele o kadar açık seçik ortada ki, yadsınamaz gerçekler bunlar. Üstelik çok yakın geçmişte aynı kaderi paylaşan çok yakın dostlarımın anıları hâlâ taptaze. Uğur Dündar, Oktay Ekşi, Emin Çölaşan, Özdemir İnce, Cüneyt Ülsever bunlardan bazıları.

Özdil’e son söz
Yeni Hürriyet seni sansürlemekle aslında arkandaki dev okur kitlesini karşısına almış oldu. Sana bütün dürüst ve ahlaklı kapılar açıktır. Sesin daha da gür çıksın.
Senin üzerinden sansürlenmek istenen dev kitle daha da büyüyecek, seninle birlikte…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları