Öztin Akgüç

Çelişki mi?

20 Eylül 2008 Cumartesi

Bir yanda serbest pazar ekonomisi, devletin ekonomik faaliyetinin azaltılması, özelleştirme, devletin küçültülmesi savunuluyor; piyasa kutsanıyor, piyasa güçlerinin kaynakları en iyi şekilde dağıtacağı, dengeleri kuracağı öngörülüyor; bu doğrultuda, zekâ ve bilgi açısından geri kalmış ülkelere aşılamalar, dayatmalar yapılıyor; öte yandan büyük kuruluşların batmasına izin verilmez diye, devletleştirmeler yapılıyor, devlet ekonomiye müdahale ediyor, bankalar, büyük finans kurumları, şirketler kurtarılmaya çalışılıyor. İlk bakışta söylemlerle, öğütlenenlerle, uygulamalar arasında bir tutarsızlık, bir çelişki var gibi gözüküyor.

Aslında bir çelişki yok, yapılanlar tutarlıdır. Kapitalist düzende amaç sermayenin çıkarlarını korumaktır. Sermayenin çıkarları yerine göre, koşullara göre, özelleştirme ile, yerine göre de devlet müdahalesi, devlet desteği, devlet katkısı ile korunmaktadır.

Gerçekte kapitalist düzen bu bağlamda samimidir. Yalnız yazılanları, söylenenleri doğru algılamak gerekir. Örneğin iktisada girişte serbest rekabetten, serbest pazar, tam rekabet koşullarından, dengelerin oluşmasından söz edilir. Eğitimde daha ileri bir aşamaya geçildiğinde, serbest rekabetin, tam rekabetin olamayacağı; uygulamada düopol, oligopol piyasalarının oluştuğu, olsa olsa tekelci bir rekabetten söz edilebileceği yazılır; dengeler, kâr ençoklanması bu tür piyasalara göre hesaplanır. Bizde ekonomi eğitimi çoğu kez, giriş aşamasında kaldığından, tam rekabetten, serbest rekabetten neoliberal politikalardan söz edilir.

Emperyal ülkelerde yazılanlarla, söylenenlerle uygulamalar arasında çelişki de doğaldır. Yarım yüzyıla yaklaşıyor, ABDde yüksek lisans yaparken bir yandan serbest rekabet söylemi öte yandan korumacılık hatta ABDye ihracat yapan ülkeler üzerine kota koydurarak baskı dikkatimizi çekmişti. Olayı, İÜ İşletme Enstitüsünde öğretim üyeliği de yapmış olan Dr. Demirkan Tokel aktarmıştı. Demirkan, o yıllarda ABDnin dış ticarette söylemi ile uygulamalarının çelişkili olduğunu vurgulayarak, bizim gibi ülkeler de sizin gibi korumacı davranırsa ne olur? sorusuna ABDli hocanın verdiği yanıt da açık ve samimidir. Savaş çıkar, sermayenin çıkarlarının korunması için, müdahale, devletleştirme bir yana, gerektiğinde demokrasi, insan hakları, terörle mücadele alalamasıyla savaş bile çıkarılıp, savaş yapılıyor.

Bilgi, kişilik, zekânın da az gelişmiş olduğu ülkeler, kolay aşılama, telkin altında kalıyor, yönlendiriliyorlar. İrdeleme, sorgulama, nedenini araştırma alışkanlıkları olmadığından, yarım yamalak bilgiler, yahut aşılamalar doğru sanılıyor, buna göre uygulama yapılıyor.

Örnek olarak ABDde Fannie Mae, Freddie Mac gibi, ipotekli taşınmaz (gayrimenkul) piyasasının iki büyük finans devine devlet müdahalesi nedeniyle, ipotekli taşınmaz kredilerine (mortgage) değinelim. Bu tür krediler ülkemizde gündeme geldiğinde, düzenlemeler yapıldığında, bu bağlamda aracı finans kurumlarının, kredi kullanıcılarının ve bu tür kredileri fonlamak için çıkarılacak menkul kıymet alıcılarının risklerine, riskten korunma, kaçınma tekniklerine değinilmişti. Doğal olarak uyarılar dikkate alınmadı. Gerçekten yarı bilgililere, karabilecenlere bir şeyler anlatmak çok zor. Fannie Mae, Freddie Mac gibi, ipotekli taşınmaz mal (mortgage) piyasasında 5,5 trilyon USDlik büyüklüğe sahip, ABDde sözü edilen piyasada yüzde 50.0 paya sahip bir iki dev kuruluşun başına gelenler, belki gözü kapalı mortgage savunucularına bir şeyler öğretmiştir.

Özetleyeyim; sermayenin çıkarlarının korunması, güven altına alınması, serbest pazar ekonomisi; bunun düzeni de demokrasi diye yaftalanmaktadır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Büyüme balonu 20 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları