Vurun entele!

03 Ekim 2018 Çarşamba

Bu ülke ve o parti, bir gün bu halkın bir kesimi entelektüel, akademik ve elitist bir seviyeye yükselirse onları hızla gerisin geriye çeksin, yerin dibine tıksın, dillerini kopartsın diye kurulmadı.
Halk, çağdaşlığı hedefleyen devrimlerin izinde entelektüel, akademik ve seçkin bir seviyeye yükselebilsin diye kuruldu.
Dağ köylerinden piyanistler, yetimhane köşelerinden akademisyenler, yoksul evlerden felsefeciler çıkabilsin diye kuruldu.
Çalıkuşu diye bir roman yazılabilsin diye kuruldu.
Hatırlarsanız...
Köylü iktidarların kölesi değil, halkın efendisi olsun diye kuruldu.
Ama aradan geçen şu neredeyse yüz yılda, ana muhalefette olan o parti politik bir telaşla “Entelektüel, akademik ve elitist bariyerleri aşarak, sağ partilere oy veren büyük kesimin diliyle konuşulması” gerektiği aklına vardı.
Ve aslen “hedef” olması gereken kavramları “bariyer” diye tanımlayarak korkunç bir niyete imza attı.
Bu ülkede bu hedeflerden utanmayı aklına getirmeyecek çocuklar yetişebilsin diye, dilden eğitime, kılık kıyafetten hukuka kadar geniş bir yelpazede devrimler yapıldı.
Bu hedefleri bariyer olarak gören ve karşı propaganda yapan kesimler demokrasiye ve cumhuriyete zarar verme-sin diye onca çaba sarf edildi.
Şimdi, aslen bir sınıf savaşı üzerinden verilmesi gereken mücadele, din tacirleri tarafından hileli bir sınıf savaşı bahanesiyle ortadan kaldırılmaya çalışılırken;
Din tacirlerinin bu hilesine prim veren bir muhalefet partisinin kurtuluşu, halkla aynı yerden ilişki kurmakta araması tehlikelidir.
Çünkü o yer...
Aklın küçümsendiği, bilimin hiçe sayıldığı, cehaletin pohpohlandığı yerdir.
Dogmaların yüceltildiği, rasyonelliğin es geçildiği yerdir.
Uygarlığın kendi bacağına sıktığı yerdir.
Bağnazlığın tiranlık kurduğu ve aydınların arenada aslanlara parçalatıldığı yerdir.
En karanlık yerdir.
Halkla aynı dili konuşmak için entelektüel aklı, akademik çabayı ve seçkin fikirleri çöpe atarsanız elinizde kalanla anca bugünkü şu ülkeyi kurarsınız.
Şu anda bu ülke zaten barbarlığı yücelten ve cumhuriyetin zar zor yerleştirmeye çalıştığı değerleri ezip geçen politik din tüccarlarının işgali altında can çekişiyor.
Aklın, bilimin, seçkin fikirlerin değerini küçümsemeyi erdem sayan bir faşizmin rüzgârıyla yıkılan cumhuriyeti aynı rüzgârı arkasına alarak kurtaracağını zanneden bir muhalefet partisinin kendi dilini kurarken gösterdiği bu tehlikeli hoyratlık sadece mevcut iktidarın işini kolaylaştırmaya yarıyor.
Kendisine solcu diyen ama aslen o sol değerlere güvenmeyen kesim, kendi ideolojisini yeniden masaya yatırıp baktığında aklına sadece kendi değerlerinden utanmak geliyor.
O değerlerin nasıl olup da değersizliğe dönüştüğünü sorgulamıyor.
Cehaletin pohpohlandığı bu küflü ortamda göz gözü görmezken karşısında ki rakibinin argümanlarını kuşanarak zafer elde edebileceğini zanneden bir aklın kendisine ve ülkeye bir hayrının dokunmayacağı aşikâr.
Laikliği faşizmle bir tutan politikaların ürettiği “akıl ve fikir” düşmanlığının, entelektüelliğin aşağılamasına, akademik dilin küçümsemesine ve seçkinlik seviyesinin karalamasına dönüştüğü şu politik ve sosyolojik enkazda...
Boynunda bir ilmikle duran bu ülkenin ayağının altındaki tabureye son tekme ana muhalefet tarafından atılmak üzere.
Bu arada entelektüel ve seçkin olmak;
Cahillerin zannettiği ve kurnazların da körüklediği gibi zengin, iyi eğitimli, saray soylu olmak falan değildir.
Gerçek entelektüel, aydın, seçkin... okuduğunu ya da yaşadığını anlayabilene, yorumlayabilene ve kendinde düzeni değiştirme gücü bulabilene denir.
O yüzden okumuş ya da zengin birçok insan entelektüel ya da seçkin değildir.
Ve aksi gibi okumamış birçok insan da entelektüel ve seçkin olabilir.

***

Bir de...
Mevcut iktidarın başarısını “entelektüel, akademik ve elitist bariyerleri yıkmakta ve uygarlığa dair tüm değerleri ezip geçmekte” gören muhalefet par-tisinin önerisini ciddiye alıp bariyerleri aştık diyelim.
Nereye varacağız?
Daha entelektüel, daha akademik ve daha elitist bir noktaya mı?
Yoksa kastedildiği üzere, AKP’yi güçlendiren o yosunlu, karanlık ortama, yani
Daha da eğitimsiz, daha da yobaz ve daha da vasat sınırsızlıklara mı?
E, olay zaten şu an orada geçmiyor mu?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları