Gülengül Altınsay

Yerli olsan da

04 Ekim 2018 Perşembe
Biz hâlâ Süper Lig’in tek yabancı teknik adamı Cocu’yu yollamaya çabalarken Kasımpaşa sessiz sedasız Kemal Özdeş’i gönderiverdi. İki yıl önce 16 Eylül’de takımın başına getirdikleri teknik direktörlerini. Üstelik ilk dört maçını hem de iyi futbol oynayarak kazanıp sezona flaş bir başlangıç yapan. Tamam, sonra üç maçlık mağlubiyet serisi izledi bunu. Ama Kasımpaşa, Fenerbahçe değil, Galatasaray değil. Beşiktaş da değil. Yani şampiyonluğa oynayan bir takım değil. Fakat diyelim ki yönetim olarak şampiyonluğa oynamak gibi bir misyon hedeflediler bu sezon için. Ve hocayı yeterli bulmadılar. O zaman neden sezon başında, transfer döneminde, sezona hazırlık döneminde olmadı değişiklik? Neden yönetimin gerekçe gösterdiği ‘fikir ayrılıkları’ yeni sezonun 8. haftasına girerken ortaya birden bire çıkıverdi.

Belki de yabancı teknik direktörlere karşı “herkes kendi çöplüğünde ötsün kardeşim” tutumunun yanı sıra bizim yerli teknik direktörler arasında da kıyasıya bir yer kapmaca oyunu var.

Yanlış anlaşılmasın Kemal Özdeş’in yerine getirilen Mustafa Denizli’ye karşı olduğumdan değil tüm bu eleştiriler. Bırakın teknik direktörlük kariyerini Mustafa Denizli ta 90’lı yılların başlarından beri tanıdığım, kariyeri ve yeterliliği tartışılmaz bir insan. Eleştirim sisteme. Sistemin işleyiş tarzına.

Beklentiler farklı

Bir ülkenin futbolunun gelişmişliği esas olarak futbolu yönetme tarzına bağlı. Yöneticilerin yönlendirmelerine, tercihlerine bağlı. Futboldan ne umduklarına bağlı. Ve tabi futbolcu transfer politikalarına ve o futbolcuların başına getirdikleri teknik direktörlerde aradıkları özelliklere bağlı. 

Ama bizde en üstten en alta ya da en alttan en üste çağın gereklerine göre ve tabii kulübün kültürüne, anlayışlarına göre yapılanma diye bir şey yok. Her şey günü birlik, her şey günü kurtarmak için. Taraftarın tepkisini savuşturmak için. Çünkü işin ucunda yeniden seçilmek, o koltukları kaybetmemek var. Bu yöneticilerden futboldan pek anlamayanlar oluyor nedense.

Öyle olunca da bu sistem içinde başarısızlık durumunda sadece teknik direktörü suçlamak da çok anlamlı olmuyor. Ama kötü gidişata bir kurban gerektiğinde sadece teknik direktörü göndererek tüm suçu onun üzerine yıkarak zaman kazanmaktan daha kolayı var mı?

Fakat yine de teknik direktörlere bu sakat bakışımız, yani sistemin çarpık işleyişi, Cocu’nun gönderilişine bir açıklama bulabilir ama Kemal Özdeş’in gönderilişine hayır.

Sonuçta, bu kafayla Guardiola’yı getirseniz bir faydası yok. Önce Manchester City olmanız gerek. Para bakımından değil, anlayış ve örgütlenme açısından.

Avrupa’da değil miyiz?

Bu akşam Beşiktaş, Malmö ile deplasmanda oynuyor. Akşam 22.00’de. Sonra dönecek pazar akşamı Konya’ya gidecek. Bu maçın pazartesi oynanmaması şanssızlığı. Zaten Beşiktaş’a Avrupa maçları için kolaylık değil zorluk çıkarılmasına alıştık artık.

Ve bir başka darbe de yaz-kış saati uygulamasının kalkmasından geliyor. Bizim takımların Avrupa’daki maçları birer saat daha geçe kaldı. Mesela 29 Kasım’da Norveç’te oynanacak Sarpsborg maçı 23.00 yerine 24.00’te. Yani cuma sabahı oynanacak. Ve Beşiktaş oradan kalkıp pazar günü Galatasaray derbisine çıkacak. İşte size bir şanssızlık daha. Alt tarafı bir saat diyeceksiniz ama böylesi durumlarda bir saatin çok büyük önemi var. Tabi saatle işi olanlar için. Ayrıca madem statü olarak Avrupa’dayız ve Avrupa liglerinde oynuyor takımlarımız, Avrupa saatlerine de uymamız daha mantıklı olmaz mıydı? 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Semih vakası 28 Mart 2024
Yeniden nefret 22 Mart 2024
Suç getirende? 17 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları