CHP’ye Mektuplar (III) UFO Gibi Bir Parti...

26 Ağustos 2014 Salı

Posta kutuma mektup yağıyor…
CHP seçmenlerinin yanardağ gibi patlama noktasına gelen tepkileri, biriken gözlemleri, analizleri, geleceğe yönelik kaygıları, beklentileri, iki seçimde yaşanan düş kırıklığı ve kıstırılmışlığa dair değerlendirmeleri, e-postama akıyor.
Çarpıcı, çok nitelikli bu mektupların hepsini ne yazık ki yansıtamıyorum. Aktarabildiklerim, tekrara girmeden yapabildiğim alıntı/özetlerden ibaret…
Almanya’dan Latif Köybaş; “Hantal, çamurlaşmış, yosun tutmuş bir yapının içinde eylemsizce ve tembelce bağdaş kurmuş statükocu ağırlığın silkelenmesi ve dağıtılması için önce o yapının farkına varmak gerekmiyor mu?” diyor ve “Son 12 yıllık süreçte CHP ne yaptı” sorusunu soruyor…

‘Yakınlarına anlatamıyorlar’
Yapının “farkına varmak” çabasıyla “İzmir’den Karadeniz’e iş gezisine giden” Basri Koyuncu okurumuzun yerel izlenimlerini bugün buraya taşıyorum. Niçin belli bölgelerde CHP yok sorusunun da böylece karşılığını bulmuş olalım…
“Dört günlük Trabzon-Ordu Karadeniz yolculuğundaki gözlemlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Trabzon’dan Ordu’ya... tüm yerleşim yerlerinde CB, RTE’nin teşekkür afişleri, CB forsu ve AKP logoları ile billboardlarla üst geçitleri kuşatmış vaziyette. Son CB seçiminde Artvin’den başlayan kıyı şeridinden Samsun dahil, bölgede oy oranı, yüzde 62 civarında. Halkla sohbetlerde CHP kurultayını ne soran ne konuşan gördüm. Karadeniz’e en büyük çevre zararı veren iki BB var, birisi çevre yolları ile Mesut Yılmaz, diğeri HES’lerle ilgili RTE. Halk buna rağmen RTE’ye oy veriyorsa, bunu irdelemek gerek. Birkaç neden var: 1. Vatandaş gırtlağına dek borçlu. AKP giderse kriz çıkar algısı var. 2. Yeni zengin profili ortaya çıkmış. Bunlar, sistemi kavrayan ve devamı için yoksullarla paylaşımdan kaçınmayan orta kuşak zenginler. Davranışları yoksul kesimde rağbet görüyor. Sosyal devlet işlevinin bir kısmını üzerlerine almış gibiler. Bu, RTE’ye destek olanların, paylaşımcı sosyal devletçi görünmelerini sağlıyor. Bu profil, daha önce merkez sağ/solda siyaset yapan ve devlet/ belediyelerde iş yapan partili işadamı tipine benzemiyor. 3. AKP ile birlikte Karadeniz’ de çok yatırım yapıldığı algısı öyle yaratılmış ki, iyi ki AKP var; iyi iş yapıyor düşüncesi ile halk AKP’de konsolide edilmiş. Yerel yönetimler eliyle yaşam kolaylığı sağlanması ve AKP’nin bir dönemlik asansör parti olmadığı algısı hem halkta hem yerel yöneticilerde net şekilde oluşmuş. Seçmenin partisine ve liderine korkunç özgüveni var. Bu da giderek artan oy oranlarında görülebiliyor. Karadeniz’de halkın tercihlerinin yıllar içinde soldan sağa dönüşmesinde tüm solun suçu var. Bunun birinci belirleyeni halka dokunmayan, halkla acısını, sevincini paylaşmayan projelerin olmayışı, insanların sistem karşısında savunmasız bırakılmasıdır. İzmir’de solcu, CHP’li olmak dünyanın en kolay işi. Karadeniz’de solcu-sosyal demokrat olmak o kadar zor ki. Bu insanlar sokakta yalnız. Arkalarında bir partileri yok, ekonomik olarak zordalar. Yakınlarına bile partilerini anlatmakta zorlanıyorlar. Aday belirlemede yanlışlıklar da eklenince küskünlük, kırgınlık almış gitmiş. Gelecek nasıl görünüyor derseniz…

‘Mevcudu koruyamayabiliriz’
Ülkedeki muhalefet anlayışı ile var olan oyların ve mevzilerin korunması bile başarı olarak değerlendirilebilir. Özellikle halkın açılım süreci ile ilgili RTE’nin yanlış yapmayacağı inancı çok yüksek olup, kişisel karizma ve algı yönetimi ile o bölgede sanki ülkede tek lider varmış gibi bir hava yaratılmış vaziyettedir. Muhalefet partileri liderleri ile ilgili algı zayıf değil, çok çok zayıftır. Sonuç olarak var olan yapı, bu zamana dek yapılan muhalif çalışmalar ve benzerleri ile yıkılması mümkün olmayıp, farklı, halka dokunan, üreten, yaşam standardını değiştirmeye yönelik projelerle ve inandırıcı söylemlerle değiştirilebilir.”

‘Her şey ekonomide biter’
Karadeniz özelindeki tespitleri, elektrik mühendisi okurum Metin Şenel’in Türkiye geneli analizi tamamlıyor:
“CHP’nin programatik (ideolojik) ve pratik (reel politika) politikaları UFO, yani ‘tanımlanamayan uçan nesneler’ gibi...
1- CHP ekonomide serbest piyasaya, serbest rekabete samimi olarak inanıp inanmadığını halka net olarak anlatmalıdır. Bildiğim CHP örgütlerinin yönetici kadrosunun çoğunluğu 12 Eylül öncesi Marksist örgüt deneyimi yaşamış, '6Bafaları karışık, Marksist partilerde siyasi ikbal olasılığı görmediklerinden CHP’yi siyaset yapılacak tek mecra olarak görmektedirler. Sosyal demokrasi; evrensel serbest rekabeti esas alan, Marksizmle yollarını çoktan ayırmış ve liberal partilerden farkı piyasa ekonomisinin yol açtığı eşitsizliklere açık-serbest toplum çerçevesi içerisinde çözüm üreten parti olmalıdır. Özelleştirmelere karşı olmak yerine varlıkların peşkeşine karşı çıkıp, ekonomiye daha çok katkı sağlayacak özelleştirmeleri savunmalıdır. Emekçi kesim bile devletçi, sosyalist tandanslı politikalara yüz vermemektedir. Halkın en önemli oy verme tercihlerinin 1. sırasında ekonomi olduğu tüm araştırmalarda sabit olduğundan, CHP’nin ekonomi ile ilgili tavrı tartışmaya yer bırakmayacak netlikte olmalıdır. Bunun için Avrupa’nın tüm sosyal demokrat partilerinin program ve politikalarına bakmak yeterlidir.
2- CHP acilen kadrolarını çağın ve dünyanın teknolojik, ekonomik, finansal gerçeklerini bilen ‘gerçekten iyi eğitimli’ kadrolarla takviye etmelidir… Söylenecek söz çok. Bu kadarını yapsalar yeter.”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları