Perihan Ergun

12. Cumhurbaşkanı’ndan İzlenimler

28 Ağustos 2014 Perşembe

Olasılıkların belirginliğine karşın gene de halkın oylarıyla Cumhurbaşkanı seçilen R.Tayyip Erdoğan’ın sonu gelmeyen ve gelmeyecek olan istemleriyle uygulamalarının neler olabileceğinin merak ve kaygıyla izlenmesi düşünülürken ilk attığı adım, anayasanın 101. maddesini ihlal oldu. Bu maddeye göre; bir kişi cumhurun başı olur olmaz eğer milletvekili ve partisinin de genel başkanıysa bu görevlerden yasa gereği hemen soyutlanır. Aksi halde suçlu duruma düşürülür. Gelin görün ki Sayın R.T. Erdoğan, her işlemde olduğu gibi bu konuda da yasa tanımazlıkla sakıncasını da önemsemeden ve sanırım halen yemin etmemiş olduğunu da düşünerek yoluna gönlünce devam etti.
Bu yolda ilk işlemi her ne kadar istişare ettik dese de gene liderlik sıfatıyla danışmanı ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu parti genel başkanlığı ile başbakanlık görevine atadı. AKP’li bakan ve vekillerden bir kısmı kulislerde bu yaptırımı eleştirseler de onun karşısında “emriniz olur”a geçtiler. Kabinede Hakan Fidan, Babacan gibi kişilerin de olup olmayacağının merakına düştüler.Tayyip Erdoğan’ın giderayak A. Davutoğlu’nu, kendisinin yürüttüğü görev makamlarına ataması, onu istemleri doğrultusunda kullanacağı kanısını akıllara getirmiştir.
Bugün yapılacak yemin törenine Suriye dışında Arap Yarımadası’yla Ortadoğu, Balkan ülkeleri, ABD, AB ve Asya’dan devlet temsilcileri çağrılarak büyük bir şölenle dünyaya R.Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı duyurulmuş olacak. Toplumda merakla izlenen bir konu da yeminin içeriğindeki laiklik, çağdaşlık, Batı uygarlığına dönüklük içeren sözlerini R.T. Erdoğan’ın tümüyle seslendirdikten sonra tören kuralı gereği Anıtkabir’de saygı duruşuna gidip gitmeyeceğiydi.

***

Gündemin sayısız olayları içinde dikkat çeken bir konu da T. Erdoğan’ın yedi yıl önce Abdullah Gül’ü cumhurbaşkanlığına getirirken “Can kardeşim” nitelemesiyle topluma sunmasına karşın nedense son ay ve günlerde Gül’e karşıt tavır ve kırıcı eylemlere dönüşmesi düşündürücü ve şaşırtıcı olmuştur. Oysa 2002’de AKP iktidara gelirken T. Erdoğan’ın bir yanında Fethullah Gülen, öteki tarafında da A. Gül vardı. “Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda” şarkısıyla yola çıkmışlardı. Şimdi ise Fethullah Hoca’larıyla kanlı bıçaklı, Gül’le de soğuk ve uzak duruştalar.
Her şeye karşın Gül sabırla sessizliğini sürdürürken, oluşturduğu veda toplantısında hiç beklenmeyen bir şekilde eşi Hayrünnisa Gül Hanım’ın, sabrının tükendiğini belirttikten sonra “Uzun süredir sabır ve sessizliğimize karşın çok kırıcı ve üzücü durumları yaşıyoruz. Bizim de elbette konuşacağımız konular olacaktır” mealinde öfkesini yansıtması oldukça şaşırtıcı oldu.

***

Son günlerin en büyük, yazık ki bize de yansıyan IŞİD vahşetinin dışında bir de Suriyeli sığınmacılar, devletin resmi bildirimlerine göre 2 milyon, İstanbul sokaklarında dilenerek dolaşanların açıklamalarına göre 4 milyonu aşmış. Devletin onlara özel yaptırdığı kampların dışında bu evsiz barksız sığınmacıların sefaletle Güneydoğu Anadolu’nun dışında da giderek sorun haline gelmesi, nedense iktidarca pek de umursanmıyor.

***

Bunlar yetmezmiş gibi bir de ortaöğrenimde karmaşalar yaratılarak, Milli Eğitim laik, çağdaş çizgisinden çıkartılarak velilerinin karşı çıkmalarına rağmen öğrenciler İmam Hatip okullarına kayda zorlanıyorlar. Bu akla ziyan gidişe tüm eğitimcilerin birleşerek karşı çıkmaları vatandaşlık görevidir ve yerine getirilmelidir. Bu yapılmazsa çocuklarımız ortaçağın mahalle mekteplerini aratan dinsel gericiliğe düşürülecektir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Torbadan Öcü Çıktı 18 Eylül 2014

Günün Köşe Yazıları