Barış Doster

Kaşıkçı cinayeti ve Suudi Arabistan – ABD ilişkileri

20 Ekim 2018 Cumartesi

Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın, ülkesinin İstanbul Başkonsolosluğu’nda öldürülmesi, sorunun diğer boyutlarının yanında, ABD - Suudi Arabistan ilişkilerine daha yakından bakmayı da gerektiriyor. Çünkü iki ülkenin ilişkileri yoğun, derin ve çok yönlü. ABD’nin Ortadoğu’da Suudi Arabistan’a ihtiyacı var. Suudi Arabistan açısından ise ABD desteği vazgeçilmez, yaşamsal. Bu ilişkinin boyutlarını daha iyi anlamak için, ABD’nin Ortadoğu’ya ilişkin hesaplarını sıralamakta yarar var.
1) İsrail’in güvenliğinin pekiştirilmesi.
2) Bölgenin enerji kaynakları ve enerji güzergâhları üzerinde ABD’nin söz sahibi olması.
3) Dört bölge ülkesinin (Türkiye, İran, Irak, Suriye) bölünmesiyle, ABD güdümünde ve İsrail himayesinde bir Kürt devletinin kurulması.
4) İran’ın bölgede artan etkisinin önlenmesi, bu ülkenin kuşatılması, tercihen rejiminin değiştirilmesi.
5) Rusya’nın Ortadoğu’da yükselen nüfuzunun dizginlenmesi.
6) Enerji tedariki açısından bölgeyle yakından ilgilenen, muazzam ekonomik gücü sayesinde bölgede ağırlığı artan Çin’in yükselen etkisinin engellenmesi.
ABD’nin bu hedeflerinin hangisini ele alırsak alalım, bölgede Suudi Arabistan’a olan ihtiyacı görülüyor. Çünkü Suudi Arabistan’ın Körfez’deki Arap ülkeleri üzerinde etkisi büyük. İsrail’le yakın ilişkileri var. Sünni Arap âleminin liderliği konusunda, görünürde iyi ilişkilere sahip olsa da, gerçekte Mısır ile rekabet ediyor. Mısır kökenli Müslüman Kardeşler örgütünü (İhvan) tehdit olarak görüyor. ABD silah sanayisinin en önemli müşterileri arasında. İslam NATO’su, Arap NATO’su gibi projelerde başı çekiyor. İran ile tarihsel, siyasal, toplumsal, mezhepsel, etnik, jeopolitik, stratejik, ekonomik rekabet içinde ve İran’a karşı bölgede yürütülen vekâlet savaşlarının en güçlü mali destekçisi konumunda. Suriye’de, Lübnan’da, Yemen’de, Bahreyn’de, Katar’da bu açıkça görülüyor...

Suudi Arabistan’ın devlet kapasitesi
Ne var ki Suudi Arabistan’ın politik hırsları ile devlet kapasitesi arasında uçurum var. Dünyanın en büyük petrol üreticilerinden biri ve düşen petrol fiyatlarından etkileniyor. Bu nedenle son yıllarda bütçe açığı verdi. Öyle ki, bazı üst düzey yöneticilerin maaşlarında indirim yapmak zorunda kaldı. Kanlı taht kavgaları ve saray darbeleriyle dikkat çekiyor. Gelir kaynaklarını çeşitlendirmek ve petrol ihracatına olan bağımlılığını azaltmak için “Vizyon 2030” başlıklı strateji belgesini hazırladı. Buna rağmen işler çok da iyi gitmiyor. ABD Başkanı Trump’ın büyük desteğini alan ve kısaca MbS diye anılan veliaht prens Muhammed bin Selman’a karşı da tepki söz konusu. MbS de bunu aşmak için Batı’ya şirin gelecek kimi adımlar atıyor. Örneğin; kadınlara verilen kimi simgesel haklar bu kapsamda...
Öte yandan Suudi Arabistan, ABD’yi ürkütmeden Rusya ve Çin’le de ilişkilerini geliştirmeye çabalıyor. Bu iki büyük gücün küresel ve bölgesel ölçekte artan ağırlığını dikkate alıyor. Suriye ve İran örneğinde ise bu gerçeği açıkça, doğrudan yaşıyor. ABD ve İsrail’le yakın ilişkilerinin İslam ülkelerinde, Suudi rejimine yönelik öfkeyi artırdığını biliyor. Bölgesel aktör olmak için ABD desteğini arkalamanın ve büyük mali güce sahip olmanın, her zaman yeterli olmadığını görüyor.
Kıssadan hisse: Suudi Arabistan’ın ABD bağımlılığı yapısaldır. ABD de Suudi Arabistan’dan vazgeçmez. O nedenle Kaşıkçı cinayeti, ikili ilişkilerde gerilim yaratsa da, bir süre sonra aşılır. Kalıcı bir soruna veya kopuşa yol açmaz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları