Ukrayna' da Oynanan Oyun

21 Eylül 2008 Pazar

Moskova Belediye Başkanı Yurt Luzhkov, yaz başında Sivastopola yaptığı bir ziyarette söyleyeceğini söylemiş:

Sivastopol bir Rus şehridir. Yeniden bir Rus şehri olmalıdır!

Tabii arkasından büyük bir skandal kopmuştu filan ama anlatmak istediğim bu değil...

Rusların bu stratejik Karadeniz limanına ilişkin zihin haritası böylesine açık ve net. Ne istediklerini, neyin peşinde olduklarını biliyorlar. Demem o ki son Ukrayna krizi, ağustostaki Gürcistan arbedesiyle başlamadı. Karadenizdeki depremin merkez üssü esasen Ukrayna ve özellikle de Kırımın Sivastapol limanı.

Paylaşılamayan ‘sınır’ ülkesi

Batı ile Moskovanın oluşturmaya çalıştığıyeni Rus ekseni arasında bir o yana; bir bu yana çekiştirilen, adı dahi sınır anlamına gelen Ukraynanın ortasından geçen bu büyük güçler dengesinde”; “kartların yeniden açıldığınıgeçen yıldan itibaren yazdığım yazılarda söylemiştim:

Gelişmeleri; Brüksel şimdilik siperden izliyor demiştim. Stratejik bakıştan yoksun AB hâlâ siperde ve ortak tavırdan yoksun.

Almanya, Fransa, İtalya, İspanya gibi -Ruslara cephe almaktan kaçınan- bir eski Avrupa büyük devletler ekseni var ABde. Polonya, Çek Cumhuriyeti gibi eski Doğu Avrupa ülkelerini kapsayan Rus karşıtı bir yeni Avrupa var. Bir de kayıtsız şartsız ABDyi destekleyen İngiltere.

Moskova bu durumda AB içinde yalnızca ağırlığı olan büyük devletleri, boyun kadar konuş!” hesabına dikkate alıyor haliyle.

Putin: ‘Ukrayna devlet değil!’

Irak ve Afganistan gibi başka öncelikleri varken; buralarda renkli devrimler fitillemeye kalkan ABD ise seçim yılında. Washingtonda bir lider boşluğu var. Üstüne üstlük nerde duracağı belli olmayan bir Wall Street krizi ile cebelleşiyor.

Moskova borsasını da vuran kriz gerçi Rusyada da etkisini hissettiriyor ama önemli fark şu: Rusyada tartışmasız bir lider var: O da Putin.

Rus ekseninin beyni; dün olduğu gibi, bugün de operasyonu başbakanlık şapkası altında yöneten ve Medvedevi yönlendiren Putin.

En son geçen nisandaki açıklamaları uyarınca Putine göre Ukrayna bir devlet bile değil”...

Rüzgâr nereden eserse ona göre pozisyon alan Kievin dıştan güdümlü liderciklerinin kördövüşüne bakacak olursak, Rus Çarı tamamiyle haksız değil...

Turuncu Devrimin başkahramanlarından Batı yanlısı Başbakan Yulya Timoşenko, Gürcistan krizi itibarıyla aldığı 180 derecelik virajla, direksiyonu Moskovaya kırmış görünüyor...

Ukraynayı ne pahasına olursun AB ve NATOya sokmak; Rusları da Sivastopolla Kırımdan söküp atmak isteyen Cumhurbaşkanı Viktor Yuşçenko bunu ihanetolarak adlandırıyor.

‘Yeni Yalta’ nerden geçecek?

Devlet Başkanı ile Hükümet Başkanı arasındaki giderilemeyen bu çatlak; son dört yılda altı seçim yaşayan Kievde büyük ihtimalle yeniden sandıkların açılması anlamına geliyor...

Bu itiş kakış arkasında gerçekten 2010 yılında yapılması gereken Cumhurbaşkanlığı seçimleri var.

Yulya Timoşenkonun derdi, Yuşçenkoyu koltuğundan edip, Cumhurbaşkanlığına çıkmak...

Sarı, kalın örgü topuzu ve değişmez incileriyle belleklere kazılan Timoşenko; Rus desteğiyle Cumhurbaşkanlığını alıp, Yuşçenkoyu devre dışı bırakmak istiyor.

Bu durumda başbakanlığın en güçlü adayı da Rus yanlısıViktor Yanukoviç olacak.

Bugün Kievdeki siyasi kaosun altında yatan ve Yuşçenkoyu çileden çıkaran hesap bu.

Hesap planlandığı gibi yürürse, Putin Gürcistan gibi Ukrayna bahsini de kazanmış olacak!

Ukraynanın iki siyasi lideri: Yuşçenko ve Timoşenko arasında yaşanan bu amansız kapışma; basit bir siyasi mücadeleden ibaret değil özetle. Mücadelenin sonucu, yeniYalta düzenininnereden geçeceğini ve Karadenizdeki kuzey komşumuzun hangi tarafta kalacağını belirleyecek....

Ukraynayı yakından izlemekte yarar var.

[email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları