Polis

23 Ekim 2018 Salı

Geçen gün Fatih Altaylı ile bir trafik polisi arasında geçen olayı aktarmıştım okurlarıma.
Bu yazı üzerine, gerek polisi öven veya yeren, gerekse Altaylı’yı haklı gören ya da kınayan çok yorum geldi.
Bunun üzerine, genel olarak polisler ve polislik hakkında bir yazı yazmayı düşünürken, olayda yeni bir gelişme oldu:
Fatih Altaylı, Polis Merkezi’ne giderek, arkasını döndüğünde kendi kendine söylendiği ama birisi tarafından kayda alınmış olan çirkin sözlerden dolayı polis memurundan özür diledi.

***

Ben hem ailede hem de okulda, esas olarak polise karşı güven duygularıyla yetiştirildim.
Sonradan toplumbilim okuyunca:
Polise karşı olan bu güvenin arkasında, adalet ve hukuk anlayışının bulunduğunu, onun arkasında da Hukuk Devleti’ne olan inancın yattığını...
Ve bütün bunların temelinin de Hukuk Devleti’ne can veren Demokratik Cumhuriyet bağlılığı olduğunu fark ettim.
Bu inanç hiyerarşisini belirleyen siyasal/ideolojik/tarihsel özeti şöyle yapabilirim:
1) Devlet doğada yoktur; devleti insan, kendini doğaya ve öteki insanlara karşı korumak için yaratmıştır.
2) Egemen kişilerin, ailelerin, Tanrı ve din kavramlarını da kendi iktidarlarını güçlendirmek için kullandıkları ceberut ve baskıcı devlet kavramı, tarih içinde evrimleşmiş, en sonunda, din, dil, ırk farkı olmaksızın, bütün vatandaşlarına eşit davranan, onların Temel Hak ve Özgürlüklerini korumakla yükümlü olan Demokratik Devlet niteliği kazanmıştır.
3) Demokratik Devlet, Temel Hak ve Özgürlüklerin, hem çoğunluğa hem de devlete karşı korunmalarını sağlayan Laik Hukuk Devleti kavramıyla güvenceye alınmıştır.
4) Devletin meşru kaba kuvvet gücünü kullanma yetkisine sahip olan polis, sadece devleti korumakla değil, vatandaşları da korumakla, yani onların Temel Hak ve Özgürlüklerine riayet etmekle de yükümlüdür.
5) Polis bu görevlerini yerine getirirken zor kullanma meşruiyetini, yasalara, Anayasaya ve evrensel hukuka, yani Demokratik ve Laik Hukuk Devleti’ne uygun olarak davranmaktan alır.
6) Özet olarak, polisin zor kullanma meşruiyeti, sadece devlet düzenini korumaktan değil, vatandaşın Temel Hak ve Özgürlüklerini korumaktan da kaynaklanır.
7)Polis devletin polisidir” ama unutulmamalıdır ki, “Devlet halkın devletidir”, dolayısıyla “Polis, halkın polisidir”.
8) Demokrasinin ve/veya Laik Hukuk Devleti’nin yozlaşması Yargının ve Adaletin yozlaşmasına, Yargının ve Adaletin Yozlaşması Polisin yozlaşmasına yol açar.
9) Halk, Demokratik ve Laik Hukuk Devleti’nin yozlaşmasını, polisin “Devletin polisi” olmaktan çıkıp bir partinin, bir zümrenin, bir grubun, bir kişinin çıkarlarını korumaya başlamasıyla algılar.

***

Çözüm elbette tek tek polislerle uğraşmak değil, Demokratik ve Laik Hukuk Devleti’nin işleyiş ve denetim mekanizmalarını güçlendirmektir.
DİREN DEMOKRATİK CUMHURİYET...
DİREN LAİK HUKUK DEVLETİ.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları